Osmanlı tahtına sahip olmak, geceyle gündüzü aynı anda yaşamaktır. Gündüzleri nefes kesen sofralar kurulurken önüne; geceleri bir yılan gibi boynuna sarılan urgan kesebilir nefesini... Gündüz önünde el pençe divan duranlar; gece bir padişahın kulağını keserek sunarlar ihanetin en ihtişamlısını...
Zamanın ruhuna saklanan bu romanın kahramanı bir Osmanlı padişahtır. Bilinenin aksine biçare, talihsiz, bahtsız... Sadece bu romanın değil üç kıtada yetmiş iki millete hükmeden imparatorluğun da başkahramanıdır.
Hasan Sabbah, Sessiz, Alamut Dilsizdi. Fedailerse...
Artık zamanı geldi evlat...
Tak bakalım kutsal silahını beline,
O silah ki kılıç olmasın, yay olmasın
Hele hele gürz, çekre yahut topuz hiç olmasın
Sadece avuç büyüklüğünde ucu sivri bir hançer
O hançer ki hem seni hem düşmanı öldürsün
Düş bakalım yollara evlat...
İz bırakmadan git hasmının peşinden
Kervanları kat önüne, gizli saklı...
Ardında saraylar bırak, içi kanla dolu...
Sonra suskun ol ölesiye, ağzını bıçak dahi açmasın
Sen sus ki diğerleri yaşası
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.