Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sır Derya kıyısında atlarını dinlendiren, yalçın kara dağların bağrında yurt tutan, kardeşini yitirince uğrun uğrun aramaya çıkan, havadaki kuşu yerdeki mahlukatı kovalayan, aslan yüreğiyle yeryüzünde dolaşan, hiç yorulmadan harp eden, ad kazanan, yiğitlik gösteren, göz yaşı döken, şiir söyleyen; kara elbiseli altmış kafirle bir başına vuruşan, on iki gözü gözleyen, on iki suyu izleyen, on iki hikâyeyi dillendiren Oğuzlar’ın duyulsun diye zaman rüzgarına bıraktığı hikayelerdir bunlar! Aykut Ertuğrul ve Güra
Belleği, bizi biz yapan hikâyelerle dolu İki Dünyanın Ustası'nın. Bir yolculuğu anlatmak değil isteği. Kendisiyle yola çıkmanı, denizleri binbir zahmetle aşmanı, kuyularda dolaşmanı, yolun kalp atışlarını duymanı istiyor. Nice ölüye yurt olan ulu Kızıl Çınar'ın kovuğuna, oradan kum fırtınasını büyüten sonsuz çöle, kebikeçlerin ve kitapların evi Babil Kütüphanesi'ne ve bir türlü hatırlayamadığın rüyalara. Daha hikâyenin başında "Neden buradasın?" diye sorarak üzerine harflerden ve bakışlardan bir ordu salıyo
Seyyahlar ve Kâşifler Kitabı; insanlık tarihinin en namlı seyyah ve kâşiflerini hikâyelerle selamlamayı amaçlıyor. Bu selam, artık geri gelmeyecek günlere, serüvenlere, efsanevi yolculara yakılmış içli bir ağıt olarak düşünülebilir. Ama, pekâlâ bir davet olarak da! Çünkü hikâyeler, bizim için hâlâ kahramanları çağırmanın aklımıza gelen en güzel yollarından biri. Aykut Ertuğrul'un yayına hazırladığı Seyyahlar ve Kâşifler Kitabı'nda günümüz öyküsünün yetenekli isimleri; yolu, yolculuğu, bütün anlamlarıyla sey
Bellek nedir? Belki insanoğlunun bütün hevesi ve doymak bilmez keşif iştahına rağmen sırrını hâlâ koruyan gizemli bir labirenttir. Belki de içine düşüldükçe derinleşen, ilerledikçe yabanıllaşan bir tuzak. Peki içinde keşif ve tuzakları aynı yoğunlukta barındıran bir insan tekinin "hatırlama" yolculuğu, aynı zamanda yaşanılan zamanın ve dünyanın hafızasından süzülenler değil midir? Öyleyse Bellek ve Başka Tuzaklar'da, hapishane duvarlarından, şehrin sokaklarına; çay ocaklarından, sınır karakollarına; torunun
Hadi gir içeri! Bu kitaptaki öyküler elbette mümkün öykülerin en iyileri değiller. Kabul et, sen de zaten mümkün okurların en iyisi değilsin. Dur! Anlaşabiliriz, öyleymiş gibi yapabiliriz! Bir süreliğine -miş gibi davranmanın kime ne zararı var? Hem zaten kurmacanın kendisi büyülü bir oyun değil mi? Tam da böyle! Mümkün oyunların en iyisi hem de. Hadi gir içeri! Çünkü içeride, yolları çatallanan bahçede kör bir kuyuya rastlayabilir, kuyunun başında kendini, tanımadığın bir adamla, sonsuz bir yolculuğa çıkma
Bu sümsük atı kovalım ey aziz, bu süslü kraliçe gibi halıyı Dizimiz çürüsün, topuğumuz şişsin, alnımız yaralansın Sırtımızda yetimler oynasın, camide azarın işi ne Bürokrasinin canı cehenneme, aman vermez siyatiğin Ontolojinin, köşk maymunu estetiğin, ayyaş istatistiğin Secdeyi uzun tut biraz, çöksün içimizdeki kibir iskelesi Aşkla al tekbiri, avazını onar, omzun böyle Zülfikâr gibi Allah diyelim ey aziz, yatalak anamız canlansın evimizde Allah diyelim kanasın göğsümüzde sevgilinin kalbi Terimiz birbirine d
İnsan neden hikâye anlatma ihtiyacı hisseder? Öykünün kökenleri, doğası bugünün yazarı için imkân mıdır yoksa aşması gereken bir engel mi? Hikâyeyi gören, öyküyü kuran, en sonunda bütün bu birikimi okura emanet eden öykü yazarı, bu modern edebi formla hesaplaşmalı mıdır? Aykut Ertuğrul, öykü yazma deneyimini örnekler etrafında tartışarak, bir yandan çağdaş Türk öykücülüğünü yorumlarken, diğer yandan geleneksel dönemin hikâye anlatıcılarının bugünün dünyasındaki anlamı ve karşılığı üzerine düşünüyor. Öykü ku
Bir yazarın ilk kitabını dikkatle inceleyen "örnek okur", orada onun kalan ömrü boyunca yazdıklarının izlerini de bulabilir. Keyfekader Kahvesi işte bu yüzden Aykut Ertuğrul'un, öykülerinde etrafında dolaşıp durduğu temaların en saf halde bulunabileceği kitaptır. Labirentler, birbirine bakan aynalar, Doğu ve Batı edebiyatının klasik metinleriyle kurulan akrabalık bağları, kahramanlık, deliliğin sınırları, rüyalar ve bütün bu hikayeleri bir sis gibi kuşatan ölüm, ayrılık ve kader... "Hamle sırası bende! Başı
Ocağın etrafında toplaşıp ninesinin sesinden masallar dinleyenler dünyadaki günlerini sürdüler. Bizse az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bu günlere eriştik. Öykü durur mu o da gitti, pek badireler atlattı, pek vadiler aştı. Arada bir çığır açıldığı olduysa da, masalların o eskimeyen sesi dönüşerek öykülerde kendine yer edinmeyi daima başardı. Epiğin güçlü kökleri süzüle süzüle ince ve zarif yapraklara dönüştüler. Mitler ve masallardaki kahramanlar don değiştirip üzerlerine zamanımızın kıyafetlerini
"Kökleri çok derinde olan hikayeler yazıyor Aykut Ertuğrul. Zamanlar arası dolaşan bir gezgine benziyor. Kahramanları seviyor, muhtemelen kendisi bir kahraman ve kendi kahramanlığını bu şekilde gizliyor. Elindeki kılıcı kalem gibi gösterecek kadar mahir bu konuda.Dördüncü öykü kitabında yeni bir serüvene başlıyor. Dinlenmiş, atını mahmuzlamış, kalemini kuşanmış. Başlangıçların Sonsuz Mutluluğunu yaşamaya hazır. " - Güray Süngü Onun öyküleri ;ileri çağırarak geri döndüren,durmanı isteyerek hareket ettiren,
"Kökleri çok derinde olan hikayeler yazıyor Aykut Ertuğrul. Zamanlar arası dolaşan bir gezgine benziyor. Kahramanları seviyor, muhtemelen kendisi bir kahraman ve kendi kahramanlığını bu şekilde gizliyor. Elindeki kılıcı kalem gibi gösterecek kadar mahir bu konuda.Dördüncü öykü kitabında yeni bir serüvene başlıyor. Dinlenmiş, atını mahmuzlamış, kalemini kuşanmış. Başlangıçların Sonsuz Mutluluğunu yaşamaya hazır. " - Güray Süngü Onun öyküleri ;ileri çağırarak geri döndüren,durmanı isteyerek hareket ettiren
Aykut Ertuğrul öyküsü diye bir tür var artık. Kurduğu binbir dünya ile öykülerinde fantastiği, geleneği, mizahı, kederi, acıyı, dünyaya dair meseleleri, dünyaya dair olmayan meseleleri, zamanı, zaman ötesini ve bunların da ötesini iç içe kullanan bu genç adam, okurlarını heyecanlandırmaya devam ediyor. Bir yandan da o heyecanın farkında olarak muzip bir şekilde sesleniyor sanki okuruna; sakin olun. Bu daha üç.
Tükendi
Keyfekader Kahvesi, genç yazar Aykut Ertuğrul'un ilk öykü kitabı. "Ömer Seyfettin Hikaye Ödülü"ne de layık görülmüş kitap öykü sanatının teknik imkânlarını sonuna kadar kullanan öykülerden oluşuyor. Rahat yazılmış hissi uyandıran, zeka yüklü öyküler bunlar. Öte yandan yazarın beslendiği köklere dair ipuçları veren, duyarlılığıyla kafa karıştıran, kalp burkan öyküler.
Tükendi
Mümkün Öykülerin En İyisi adı kadar iddialı bir öykü kitabı. Kitabın adındaki ironi, içerdiği öykülerin meseleleriyle doğrudan alakalı. Adını ciddiye aldığınız zaman sizi güldürmesi, adındaki ironiye bakarak okuduğunuz zaman ise sizi yaralaması bu yüzden. Her halükârda okurda bir alabora etkisi uyandırıyor. Aykut Ertuğrul'un 'duyarlı' ve 'muzip' sanatçı kişiliğinin mümkün olmayan öykülerin peşine düşerek yazdığı öykülerden oluşan bu kitap "Türkiye Yazarlar Birliği Öykü Ödülü"nün de sahibi.
Tükendi
Necip Fazıl Kitabı, Necip Fazıl'ın 110. doğum yılı vesilesiyle 31 Mayıs 2014 tarihinde "Kalır Dudaklarda Şarkımız Bizim" adıyla Zeytinburnu Belediyesi'nce tertiplenen Necip Fazıl sempozyumunda sunulan tebliğlerle Necip Fazıl'ın hayatını, edebi, Fikri ve siyasi yönlerini ele alıp tahlil eden metinlerden oluşuyor. Ana hatları itibariyle değerlendirme yapıldığında Necip Fazıl Kitabı'nda Necip Fazıl'ın ilgi alanlarının genişliğinden ilhamla, sosyal bilimlerin farklı alanlarında ve muhtelif konularda makaleler
Tükendi
Aykut Ertuğrul'u ve onun öykülerinin sesini biliyorsunuz artık. Hiç uyumamış bile olsanız, içerinde defalarca uyanmaya ve dünyanın tüm anlatı geleneklerini kullanarak oluşturduğu dünyaların farklılığına alıştınız. Onların evrenselliğinin dayandığı noktaları zaten biliyorsunuz. Hikâye anlatmayı değil, güzel hikâye anlatmayı çok seven Borges, Calvino, Cortazar'la paylaştığı düşsel olanla gerçek olanın kaynaştığı uzamı paylaşıyor yazdıkları. Karakterleri Campbell'in, şu Joseph olan, onun bahsettiği tüm yolculu
Tükendi
Keyfekader Kahvesinde sizi kıvrak bir dil, yetkin bir üslup ve kusursuz kurgulara sahip öyküler bekliyor. Modern ve postmodern anlatı biçimlerini aynı yetkinlikle kullanan yazar, farklı biçim denemeleriyle okura keyifli bir çeşitlilik sunuyor: Aykut Ertuğrul, kimi hikâyelerde fantastiğe göz kırparken kimindeyse Borgesyen büyülü gerçekçiliğin sularında yüzüyor. Gelenekten beslenen fantastik temaların yanında sıradan konuların sıradışı bir üslupla anlatıldığı öykülerle okuru adeta esir alıyor. Öykülerde sıkç
Tükendi
Bu kitaptaki öyküler elbette mümkün öykülerin en iyileri değiller. Hadi kabul et, sen de zaten mümkün okurların en iyisi değilsin. Dur! Anlaşabiliriz, öyleymiş gibi yapabiliriz! Bir süreliğine -miş gibi davranmanın kime ne zararı var? Kurmacanın kendisi büyülü bir oyun değil mi? Tam da böyle! Mümkün oyunların en iyisi hem de. Hadi gir içeri! Çünkü içeride, yolları çatallanan bahçede kör bir kuyuya rastlayabilir, kuyunun başında kendini, tanımadığın bir adamla, sonsuz bir yolculuğa çıkmanın kahramanca olup
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1