Naim Kandemir, "Bir Çocuğun Saflığıyla" adlı kitabında Samsun'dan başlayıp metropole uzanan, oradan da ülkenin toplumsal mücadelesine açılan hayat yolculuğundan kesitler anlatırken, "büyümeye" direnerek çocuk kalabilmek ve bunun için mücadele etmek üzerine kurulu bir anlatıyla çıkıyor okurun karşısına. Kitabı okuduğunuzda, asıl mücadelenin politik / toplumsal olandan önce, çocukluk mücadelesi; yani çıkara, iktidara ve sömürüye bulaşmamak, çocukluk dünyasını korumak için verilen mücadele olduğunu anlıyorsunu

Gominist" olmaya koşa koşa giden gençler.Devrimci beyin avcılığı. Migrenli bir devrimci karakola düşerse... ?Ev anarşistliği"nin ?dernek anarşistliği"nden farkı.?Gominizmin merkezi" neresi? ?Kül imtihanı" niçin yapılır? Devrim, her derdin çaresi mi? Devrimde balıklar kimin olacak? Feodal proletarya sosyalistliği nedir?Bentderesi'yle devrimin ne ilgisi var? Devrim için devrimci beslenme ve devrimci spor. Marks, Çorumlu olsaydı ne olurdu? Halkı örgütlemek için Merkez Komitelerine gerek var mı? Feleğin çemberi

Krallarına kraliçe yapmak için kadın kaçıran cinler. Çocukları parayla kendilerine küfrettiren esnaflar. Nane şekerciler, taze tazeciler, motosikletleriyle ölümüne dönen akrobatlar, destancılar Arastanın delilerini haftalığa bağlamış ve hayattan sürekli makas alan bir baba. Pay kuponları, Leyla Sayar, Figen Han, Danıştay kararıyla seyredilen filmler. Kabaran bir hindi neden ötemez? Ayı şehre getirerek şehrin Neil Armstrongu olan ressam. Pike yaptığı Nil nehrine İnönünün şapkasını daldıran tayyare pilotu.

Bir Dakikalık Hikâyeler'de okurların okumalarının önündeki engeller kaldırılmıştır... Her hikâye âdeta uzun bir filmi özetleyen tek bir sahne gibidir. Okura, hikâyeyi anlamadığında hikâyenin adının kendisini götürdüğü yere gitmesi önerilmekte. Kıpkısa hikâyeler hikâyecinin bir nevi gerilla eylemidir. Tek farkı; vurup kaçma anından sonra da etkisini her okuyuşta farklılaştırıp derinleştirmesidir. Yazar, her hikâyede kelimelerden oluşturduğu bir fiyongu okura sunmakta. Okur, her okuyuşunda bu fiyongu kendi