Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 42 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Mustafa Kutlu'dan İstanbul gezi yazıları! Bizleri alıp İstanbul’un 35 yıl önceki ara sokaklarına, caddelerine, dükkânlarına, araçlarına götürecek; kendi gözünden yorumları ile kimi zaman duygulandıracak, kimi zaman ise gülümsetecek bir kitap... Üç kitaplık seri hâlinde yayımlanacak olan İstanbul gezi yazıları Kutlu’nun önceden yazıp bir kenara kaldırdığı, şimdi tekrar gözden geçirip okurlara sunduğu gezi yazılarından oluşuyor. İlk kitabını okuduktan sonra diğer kitaplarını da heyecanla bekleyeceğimiz
“Biz dünyadan gider oldukKalanlara selâm olsunBizim için hayır duaKılanlara selâm olsun Ecel büke belimiziSöyletmeye dilimiziHasta iken hâlimiziSoranlara selâm olsun” Mustafa Kutlu, deneme serisinden, bu sefer anı yüklü bir eser ile karşımızda. Bir kısım dostlarından bahsettiği bu eserde, dolu dolu yaşanmış yıllarına değiniyor.Bir fotoğraf ve kısa metinler ile Kutlu, bir dostluğun nasıl kurulacağını, nerelere gelebileceğini bizlere anlatıyor.Bu bir dostluk ve aynı zamanda yaşanmışlıklar kitabıdır.
"... Oltanın ucundaki balık şöyle dedi: ‘Yem öyle büyü­lü, çekici, gerçek idi ki; nasıl desem gerçekten daha gerçekti. Şimdi şu son nefesimi verirken itiraf edi­yorum: "Tanrım bunu beklemiyordum'. * Elinizdeki kitap sadece şu mektuptaki cümle yüzün­den kaleme alınmıştır desem yeridir. Çağdaş Küre­sel Medeniyet'in (O iki asırdan beri peşine düşüp yetişmeye çalıştığımız muasır medeniyet) insanlığı getirdiği son durak burasıdır." Mustafa Kutlu'nun gazete yazılarından derleyerek yazdığı yeni eseri toplumumuzun
"Gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: ‘Ne yapmalı?' Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakîmin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün. Aramak vazifedir. ‘Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır' denilmiş. İnanmak ve sevmek şart... Arayışta esas olan samimiyettir. Kendini belli eden sanattan, nümayişçi ahlâktan ve kendine güvenen ibadetten uzak durmalı. Hakikatın-hayrın-güzelliğin ardına düşüp; gayret
"Gidiyorlar, ağıt yakalım arkalarından. Çünkü gitmek var, dönmek yok. Bağırlarına basmışlar çocuklarını ve dişlerini sıka­rak. Yağmura, kara, dipçiklere ve saat kulelerine aldırmayarak. Tel örgüleri yarıp duvara tırmana­rak. Bozbulanık, coşkun bir nehrin kederli köpüğü gibi. Aniden havalanan sığırcık sürüsü gibi... O kadar kalabalık ve kocamanlar ki kimse görmüyor onları. Bakıyorlar ama görmüyorlar. Ne televizyonlar ne uydular ne çocuk mamaları ne don ne gömlek. Onlar o çocuğun peşindeler, hani güzel fotoğr
Türk edebiyatının usta hikayecilerinden Mustafa Kutlu'nun yeni kitabı Sevincini Bulmak okurlarıyla buluşuyor. Kutlu, Sevinci Bulmak'ta "dış dünyanın hücumuna karşı kitapların dünyasına sığınan" Suna ile Elif'in hikâyesini anlatıyor. Hikaye, Tanpınar hayranı bir akademisyen olan Suna'nın ve onun dert ortağı, sırdaşı Elif'in hayatlarına giren insanların, yaşadıkları aşkların, ayrılıklarının, uğradıkları hayal kırıklarının, hüzünlerinin anlatılmasıyla şekilleniyor. Kutlu, "sevincini arayan" ve bütün zorluklar
Yazarın bu eserinde çok kısa metinlerden oluşan bir bölüm ile uzun metinleri kapsayan ikinci bir bölüm vardır. Eserde şu hikâyeler yer alıyor: Seyfettin'i Severdik, Mahzun Mücahit, Bir Şey Yap, Su Sesi, Uysallığın Lüzumu Yok İsyanın Sırası Değil, Masal ve Rüya, Tâciser'in Şiiri, Hikâye, Bahar Dalı, Yürüyen Hüküm, Aheste Beste, Kambur Hafız ve Minare, Hüzün ve Tesadüf , Karakoncolos, Dürbünlü Çiçek, Mevzu Derin, Uç Selahattin Uç.
"Aydınlığa ve vuzuha açılan bir kapı, sonsuzluğa doğru uzanan bir yol, hakikat ve merhamet deryasına doğru akan bir nehir, göğe yükselen bir miraç... Mustafa Kutlu'nun İlmihali'nde (ki yıllar önce ilk metinler ortaya çıktığında ona birlikte Kutlu İlmihal adını vermiştik) yüksek bir hissiyatın eşlik ettiği bu hikmetli anlatım edebin ve edebiyatın, sanatın imkânlarıyla yeni bir biçime ve üsluba kavuşuyor, terütaze yeni bir ihmihal türüne kanatlanıyor. Yazar metinlerin neredeyse tamamında aslında kendi tecrü
1968'den 2018'e kadar kırk kitaba imza atan Mustafa Kutlu, kendi deyişiyle "öyküsünü geç bulsa da" onu sağlam temellere yaslayarak, yerli ve millî olduğu gibi esasen İslamî bakış açısına sahip bir yazardır. Yaslandığı hikmet ve ahenk çizgisini her kitabında bir üst seviyeye taşımış, geleneği yenileme yolunda kendine has bir dil ve üslup ortaya koymuştur. Müslüman Türk toplumunun modernizmle maruz kaldığı yabancılaşmayı hikâye ve deneme yazılarında kalbî bir dille nakledip eleştiren Kutlu, bu sene yazarlığı
Tükendi
Türk edebiyatının usta hikâyecilerinden Mustafa Kutlu'nun yeni kitabı Tarla Kuşunun Sesi, okurlarıyla buluşuyor... Kutlu, "halk destanı" tarzında kurduğu hikâyede, bir ailenin kuşaklar boyu yaşadıklarını anlatıyor. Kalabalık bir ailenin hayatını merkeze alan Kutlu, diğer hikâyelerinde de olduğu gibi hikâyeyi günlük hayatın unsurlarıyla zenginleştiriyor. İnsana, aileye, topluma "gerçekçi" ve "merhametli" bir gözle bakan anlatıcı, hikâyeye tarihi bir arka plan da çiziyor. "Böyledir. Her şeyin aynı şekilde s
Yoksullar bizi bekliyor.İzbelerde, harabelerde, barakalarda, küflü-nemli karanlık odalarda bekliyorlar. Naylon çadırlarda, toprak damlı evlerde, kuş uçmaz-kervan geçmez M yerlerde ve şehrin göbeğinde. Kanlı gözlerini ufka dikmiş, bir heykel gibi hareketsiz, sessiz, dalgın bekliyorlar. Bebeler açlıktan ağlıyor, anaların gözpmarlarmdan yaş yerine kan akıyor. Çocuklarm dargın bakışlarından çelik parıltılar fışkırıyor. Babalar yumruk sıkıyorlar ve askerdeki oğullar gökyüzünde bir turna katarı arıyor. Dedelerin
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan maddî-mânevî toplumsal sorunları Karslı bir işçi olan Cevher Bican ve çevresindekilerin başından geçen olaylarla irdelendiği Yokuşa Akan Sular sanayileşmeye olduğu kadar peşinden gelecek modernleşmeye de neredeyse bir dervişin gözüyle yapılan bir eleştiri.
Makedonya kralı iskender, Dara'yı yendikten sonra doğuda ilerlemektedir. Dara'nın kızı Rukzan hüviyetini gizleyerek Pencap hükümdarı Eşber'in sarayına sığınır. Eşber'in kızkardeşi Sumru, İskender'i görmeden ona aşık olmuştur. Gizlice buluşan ve sevişen Sumru ile İskender arasında gidip gelirken Rukzan da İskender'i sever. İskender Sumru'nun bütün ricalarına rağmen Pencap ülkesine yürür. Sumru sevgilisine söz geçiremeyince ağabeyini bu savaştan vazgeçirmek ister. Ancak Eşber halkına karşı sorumlu olduğunu bi
Türk hikâye sanatının önemli isimlerinden Mustafa Kutlu, 2000 yılından beri, düzenli olarak her yıl bir hikâye kitabı yayımlıyor. Bu kitaplar sırasıyla; Uzun Hikâye, Beyhude Ömrüm, Mavi Kuş, Tufandan Önce, Rüzgârlı Pazar, Chef, Menekşeli Mektup, Kapıları Açmak ve Huzursuz Bacak... 2009'un kitabı ise Ağustos ayının ilk haftasında okuyucuyla buluşan Tahir Sami Beyin Özel Hayatı oldu. Tahir Sami Beyin Özel Hayatı, esasen günümüzde bir kitapseverin hususi çerçevesini vermek isteyen bir çalışma. Esere edebi ma
Bu kitapta yer alan yazılar taşralı birhikayecinin yaşadığı şehri (İstanbul)tanıma yolundaki gayretlerininmahsulüdür.On yıl boyunca İstanbul'u dolaştım, bugezi izlenimlerimi Zaman gazetesinde"Bir demet İstanbul" başlığı altında yayımladım.Şehir Mektupları, bu tutkulu serüvenin bir sonrakiaşamasıdır. Bu defa insan-şehir-mekân ilişkileriniokuyucularla paylaşan denemeler olarak vücut buldu.Şehrimizi tanımadan kendimizi, birbirimizitanımamız zor.Hele sevmek büsbütün müşkül.
İkibin yılından bu yana hemen her sene bir kitap yayımlayan Mustafa Kutlu, bu defa Rüzgârlı Pazar adlı eseriyle okurların karşısına çıkıyor. Uzun Hikâye, Beyhude Ömrüm, Mavi Kuş ve Tufandan Önce kitapları Kutlu´nun "uzun hikâye" türünde kaleme aldığı son eserleri. Kutlu bu kitaplarında geleneğin halk hikâyesi vadisinden devşirdiği unsurlarla bir yeniden üretim çabası gösteriyor. "Anlatma esaslı" üslup, şifahî edebiyatın bir bakıma yazılı metin haline sokulmasını hedefliyor. Metinlerde kullanılan dil belki d
Anadolu'nun ücra bir kasabasında bir eski otobüs. Otobüsü dolduran her kesimden insanlar. Civardaki tren istasyonuna yapılan bir yolculuk. Mavi Kuş bir yol hikâyesi. Ellili yılların Türkiye'sinden sinematografik bir kesit. Kitap tek bir metinden oluşan bir uzun hikâyedir.
Yağmur ince ince yağıyor. Saatlerdir yağıyor. Bir şehirlerarası otobüs gecenin ıslak karanlığını yara yara gidiyor. Saatlerdir gidiyor. Ses yok. Sanki hemen herkes uyuyor. Arada hafif horultular, alçak sesle konuşanların mırıltıları. Sürücü kasetçalardaki arabesk parçanın sesini iyicene kısmış, belki de sadece kendisi işitiyor. Bir de yanındaki koltuğa yığılmış, başı önüne düşmüş genç irisi muavin. Sürücü sigaranın birini söndürüp, ötekini yakıyor. Yol tenha, gözler uykusuzuktan kızarmış...
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 42 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1