Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bu dikkat çekici çalışmasında Metin Önal Mengüşoğlu emanete verilemeyecek yegâne olgunun düşünme melekesi olduğunu; insanların bu meleke ile ‘tab edilmiş, tabiata dâhil kılınmış, kaderi belirlenmiş eşya'dan/varlıklardan' ayrıldığını ifade ediyor. Yazar, ayrıca insanın amellerinin yaratıcısı olduğunu tekrar hatırlatıyor. Bu kitapta da okur, yazarın düşünsel gelişimine vesile olan kitaplardan ve yazarlardan izler bulacaktır. Mengüşoğlu, Kur'ân'da geçen düşünme eksenli kelime ve kavramların içeriklerini de aç
Tükendi
Metin Önal Mengüşoğlu 1960'lı yıllardan bugüne Türkiye'de edebiyat ve düşünce dünyasının önemli tanıklarından biri olarak bilinmektedir. Bu kitap Mengüşoğlu'nu bir biyografi çalışmasının ötesinde eserleri sanat ve düşünce anlayışının kökleri öncüleri ilk adımları ilkeleri ve diliyle okurlara geniş bir şekilde tanıtmayı amaçlamaktadır. Özellikle kitapta Mengüşoğlu'nun öteden beri ortaya koymaya ve sürdürmeye çalıştığı tevhidi bilince düşüncenin farziyetine sanat ve düşünce dünyasına yön veren vahyi perspekti
"Endülüs, medeniyetimizin en uzak batıda hüküm ferma olduğu toprakları anlatıyor. O toprakların şehirlerini, o şehirlere can veren ruh veren isimleri anlatıyor." Sıkıştığı son köşede son hasta, Hanedanın son evladı, Terk ederken El-Hamra Sarayını, Muhammed Ebu Abdullah Hissetmişti göğsündeki dermansız ağrıyı, Başlamıştı hırsından ağlamaya. Hıçkırıklar, kırıklıklar diz boyu; Durumu fark eden anne Fatıma Doldurdu ağzını sövgü sözlerle, Gıcırdattı mercan dişlerini Son sözü oldu sözlerin en acısı Dedi ki: ?Ağla
Tükendi
Yaşayamadıklarım Yaşayabildiklerimden daha çok Ve daha layıksa özlenmeğe Sesim, seninle daha gür Şarkılarım daha özgürse Bil ki Yaşayamadıklarımızı Yaşanabilir kılmak için savaşmak Seninle bir menekşeyi koklayıp soldurmak Kadar güzeldir İsterdim öğrenmesin Ta doğacak oğlum bile Sana nasıl yandığımı Ben, tırnağımla kopartırken Ta göğsümdeki kermeleri Doğacak çocuğuma emanet olsun Öfkem, kılıcım, heyecanım Ve yüreğim soğusun diye sevdiğim Yüzüne bakarak susacağım
Tükendi
Bu dikkat çekici çalışmasında Metin Önal Mengüşoğlu emanete verilemeyecek yegâne olgunun düşünme melekesi olduğunu; insanların bu meleke ile tab edilmiş, tabiata dâhil kılınmış, kaderi belirlenmiş eşyadan/varlıklardan ayrıldığını ifade ediyor. Yazar, ayrıca insanın amellerinin yaratıcısı olduğunu tekrar hatırlatıyor. Bu kitapta da okur, yazarın düşünsel gelişimine vesile olan kitaplardan ve yazarlardan izler bulacaktır. Mengüşoğlu, Kurânda geçen düşünme eksenli kelime ve kavramların içeriklerini de açıklıyo
Tükendi
Müslümanların düşünce ve anlayış sorunlarını, engin bir tetkik ve sorumluluk duygusuyla ele alan M. Said Çekmegil İslâmî düşüncenin temel kaynak merkezinde yeniden uyanışı yolunda bir Müslüman, bir terzi, bir yazar, yayıncı gibi pek çok niteliklere sahip alaylı bir mütefekkirdi. Hayatı boyunca Malatya'da sürdürdüğü çalışmalarla, kaynaklara dönüşü savunan tecdid hareketinin sesi olmayı amaçlayan kitaplarla, kurduğu fikir kulübü ile katıldığı yurt içi ve yurt dışı konferans ve seminerlerle Müslümanların bozul
Tükendi
"Fıtrat, vicdan, kalp ve onun düşünme fonksiyonu, bütün insanların içerisinde ilâhî ruh üflenmesiyle beraber daha yaratılıştan mevcut, kendini hesaba çekme melekesidir. Yani akıllılık denildiğinde bir mümin bunu iman, vicdan ve bozulmamış fıtrat sahipliği şeklinde anlamalıdır." Düşünme ile vahiy, aktüel durum ile temel kavramlar arasındaki ilişkileri her zaman başa almış olan yazar, Anladıkça Artan adlı elinizdeki kitabında değişik zamanlarda yazdığı irili ufaklı yazılarını bir araya getiriyor. Kitapta, hem
Tükendi
Kitap, sinema, tiyatro, namaz, Yılmaz Güney, bunları terk edemeyiz, bilmenizi istiyorum. İstanbulun gemileri, bilumum martılar illa ki kalacaklar yerli yerinde! On üç hikâyeden oluşan İstanbul Hikâyeleri bildiğimiz anlatı türlerinden önemli ölçüde farklılıklar taşıyan bir eser. Peki, nedir İstanbul Hikâyeleri? Adı üstünde: Hikâye. Ama aynı zamanda biyografi, anı, gezi yazısı, söyleşi Fakat her halükârda eleştiri Hikâyelerin şehrin elleri ve ayakları olan iki kahramanı var: Muhtaç ve Aciz. Şehrin semtlerini,
Tükendi
Sular söz dinlemez, isyan akardı Bahçesi tarumar çiçeğim güldü Tele konmuş bir kuş ürkek bakardı Ömür bir yokuştu şehre döküldü Ağlayan demirin sesi de demir Kar, beyaz buluttan yağsa gerektir Sellerin önünde çamurdan nehir Dünyanın alnında sarı kâküldü Gözüm dağa doğru, kulak kirişte Bir yeni hayat var her can verişte Künyemi sordular kabre girişte Gönlüm aldırmadı, göynüm üzüldü Neslime akraba olacaktılar Kalbimi açanlar ordan baktılar Kanımı akıtıp sonra yaktılar Benden son hatıra bir avuç küldü.
Tükendi
Havada Bulut Var, Metin Önal Mengüşoğlunun ağırlıklı olarak alacakaranlık yıllarında; yani seksenlerin sonu ile doksanlı yılların ilk yarısında kaleme aldığı denemelerden yapılmış bir seçkiyi içeriyor. Öteden beri Türkiye toplumunun tartışıyor gibi yaptığı fakat bir türlü tartışamadığı meselelere temas eden kitap üç bölümden oluşuyor: Eve Dönen Oğul, Ayaküstü Uyumak, Düşünce Ögüten Değirmen. Mengüşoğlunun denemeleri dünyevilik, demokrasi, laiklik, gelenek, modernite gibi kavramlar üzerinden yaşadığımız ülke
Tükendi
Metin Önal Mengüşoğlu, farklı konulara değinen yazılardan oluşan Kimliğin Fotoğrafsız Yaprağı adlı bu eserinde yetmişli yıllardan doksanlı yıllara uzanan süreçte ilgi duyduğu konuları ele almakta. Eser, anlamların kaydırılması ve gerçekliklerinden saptırılması sürecinde karşımıza çıkan başkalarının diliyle konuşmayı kişilik haline getirmenin meydana getirdiği aldanma biçimlerine dönük eleştirilerinden dolayı farklı bir yerde duruyor. Yazılarda ele alınan konular arasında aydınlar, din, düşünce, gelenek, mod
Tükendi
Çok değişik ve çatışmalı insani durumları bir günde anlatan bir roman Yerler Mühürlendi. Hızlı bir değişim sürecine maruz kalan bireylerin direnmek yerine kendilerini akışa bırakmalarının romanı aynı zamanda. Bir günü anlatan tüm romanlarda olduğu gibi hem ayrıntılarla hem de geriye doğru kırılmalarla dolu. Mütevekkil insanların yaşadığı Yukarışehir üzerinden Türkiye modernleşmesini ve bunun meydana getirdiği sancıları ana izlek edinen romanda Türkler, Ermeniler, Kürtler, Zazalar, Dersim İsyanı, sahih din a
Tükendi
Metin Önal Mengüşoğlu'nun aranan ve beklenen kitabı "Ben Asyalı Bir Ozan" Benim tarihim orda başlar Hiç okşanmamış yanağında bir çocuğun Ve yama üstüne yamalar konmuş Babamın ceketinden bozulan pantolonun Benim tarihimde bekçiler Belleri yere gelmemiş ejderhalardır Suratımda polisler, faytoncular Coplar ve kamçılar ve aşklar vardır Analı babalı büyümüş, yetim Arkadaşlarım oldu çarşılarda Kavgalarım ve yenilgilerim oldu Ama uşaklığım dönemlerim olmadı
Tükendi
Metin Önal Mengüşoğlu, öykülerinde anlattığı olaylar ve can verdiği karakterler ile yaşadığımız ülkenin hakiki portresini çiziyor. Köylerde, kasabalarda ve kalabalık caddelerde yaşayan, umut eden ve birbirleriyle konuşan öykü karakterleri, söyledikleri, sakladıkları ve itiraflarıyla bir ülkenin dönemeçlerini, geçirdiği evreleri işaret ederken, yaşayışa ve inanca dair sarsıcı sorular sormaya da kapı aralıyor. Bunun her ne kadar yakın komşumun sıhhatine zararlı olduğunu biliyorsam da hatta zaman zaman bu yüzd
Kalbim Mühürlenmeden düşünce ve edebiyat dünyamızın önemli isimlerinden Metin Önal Mengüşoğlu ile yapılan söyleşi ve soruşturma cevaplarını bir araya getiriyor. Yazarlık yaşamı boyunca ona sorulan sorulara verdiği cevaplar onun dünyasını daha iyi anlamamızı sağlayacak nitelikte. Otuz yılı aşkın bir süre içinde çeşitli yayın organlarına dağılan cevapları bir araya getiren bu kitap aynı zamanda yazarın kendi hayatına, düşünce yapısının nasıl oluştuğuna ilişkin görüşlerini de ortaya koyuyor. Bu yönüyle okurla
Tükendi
Bir Kelime Mesafesi, düşünce, kavramlar, roman, şiir, inceleme ve eleştiri metinlerinin dünyalarına okur ya da eleştirmen olarak adım atabilmenin, bu metinlerin kuruluş seslerini duyabilmenin, kimi zaman da metinleri hatıralar eşliğinde anlamlandırabilmenin yollarını gösteriyor. Okumanın kendine özgü boyutlarını yitirmeden naif okurdan örnek okura dönüşmek isteyenler, bu yollarda yürüyebilir ve ellerindeki metnin kazandığı anlam zenginliği ile farklı bir okuma deneyimi yaşayabilirler. Örnek okur olmaları b
Tükendi
Türkiye Yazarlar Birliği 2000 Yılı "Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülü" kapsamında yılın Şehir Kitapları dalında ödüle layık görülen Harput Şehrengizi'ni uzun bir aradan sonra yeniden yayınlandık Şehirler kulağınıza küpe takar. Parmaklarınıza çentik atar. Dillerinize işaret koyar. Alnınıza mührünü basar. O mührün kocaman iziyle birlikte izin verir sokaklara dağılmanıza. Artık o şehirlisinizdir. Bazen gitmeseniz gelmeseniz de o şehirlisiniz. Değil mi ki ilk içtiğiniz su, o şehrin toprağına aitti
Tükendi
Sevgili ağabeyim, konuyu belki dağıta dağıta geliştiriyorum ama, özetle demek istiyorum ki, birilerinin ya da bir kitlenin çukurda olduğunu, yani ezildiğini filan farketmekten daha önemlisi, çukurdakinin çukura razı olup olmadığını fark etmektir. Ve yine diyorum ki ben yeryüzündeki adaletsizliklerin birçoğunda zulme uğrayanların, zulme liyakatini hesap etmekden geçmemeliyiz. Adalet terazisinin aynı kefesindedir çoğu zaman zulme uğrayanla zulmeden..Sorunların tümüne dünyacı bir gözlükle bakanlar, sorunun bu
Tükendi
Ve tam Cağaloğlu Yokuşu'nu tırmanırken Sezai Karakoç çıkmasın mı karşıma.İşte yukarıdan aşağıya doğru geliyordu.Eyvah şimdi ne yapacaklardı?Nasıl edip ondan saklanacaklardı?Belki çoktan kendilerini görmüştü bile.İşte işte üzerine doğru geliyor.Bakışları da bizimkilere saplanmış vaziyette. Kaçamazlardı.Aynı hizadaydılar artık.Yürüyüş tempoları hiç düşmemiş.Birbirlerini selamlayarak yollarına devam etmişlerdi.Bu zorlu sınavı atlatmışlardı yani.Sezai Karakoç hafif ama çok hafif yani şöyle belli belirsiz son
Niçin yalnızca benim sanata eğilimim var; öteki arkadaşlarımın ise hangi sebepten böyle bir ilgileri yok? Doğuştan birimize böyle bir kabiliyet diğerimize başkası mı veriliyor? Yoksa doğduktan sonra aileden, çevreden, mektepten mi ediniyoruz temayüllerimizi? Bir şey daha var. Şiirle (sanatla) ilgimi etrafa duyurmaktan utanıyorum. Evet sahiden hafif de olsa bir utanma hissi taşıyorum bu meşguliyet veya ilgimden ötürü. Acaba niçin? Neden bu ilgi hafiflik diye algılanacakmış gibi bir his taşıyorum? Besbelli ki
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1