Kıbrıs Adası, 1571 yılında Türkler tarafından alındıktan sonra 307 yıl boyunca Türk hâkimiyetinde, bütün toplumlar için güvenli ve düzenli bir idari yönetime kavuştuğu gibi Türkler için bir vatan olarak algılanmış ve sahiplenilmiştir. Ancak İngiltere tarafından 12 Temmuz 1878 tarihinde işgal edildikten sonra Rumlar lehine yapılan düzenlemeler nedeniyle Türkler, Ada'dan büyük oranda göç etmiş ve kalanlarda Rumların baskı ve zulmüne uğramıştır. Bundan dolayı Kıbrıs Türkleri bir taraftan İngiliz emperyalizmine

Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte her alanda bir dizi inkılâplara girişilirken Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanması, aynı zamanda inkılâpların milletin geneli tarafından tam olarak anlaşılamadığının bir göstergesi olmuştur. Ortaya çıkan bu sonuç karşısında yeni bir kimlik ve modern bir devlet inşa edebilmek için tamamıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel prensipleri doğrultusunda dizayn edilmiş kurumlara ihtiyaç duyulmuştur. Milli bir

Türkler, tarihin ilk zamanlarından itibaren devlet kuran bir millet olarak bilinmektedir. Ancak bu devletler dünyanın değişik coğrafyalarında kurulduğu için, yönetim yapılanmalarında farklılıklar görülmektedir. Diğer yandan din değiştirmelerle birlikte kurulan Türk Devletlerinin ciddi şekilde değişikliğe uğradığı da bir gerçektir. Örneğin; İslamiyeti kabul eden Türkler; Arap-Ortadoğu eksenine dahil olarak birçok kazanımlarını da kaybetmişlerdir. Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığı zaman, Türklerde İsla

Milletleşmek ve milletçe kütleleşmek için açılan Halkevleri; halk için, halk arasında kurulmuş kültür yuvaları olmak itibarıyla parti prensiplerinin ve Türk Devriminin yolunda yürümüştür. İnkılap değerlerinin korunmasına, inkılap fikirlerinin yayılmasına, halk tarafından benimsenmesine çalışan Halkevleri, inkılapçı bir görüşün ve düşüncenin mensuplarıdır. Halkevleri medeniyet tarihimizde ilk defa aydınlar tarafından kurulmuş, fakat halk kıymetleri üzerine oturtulmuştur. Halkodlarıyla birlikte 4800e ulaşa

Irak tarihi gelişimi içerisinde hiçbir Arap ülkesinde görülmeyen eski bir medeniyete sahiptir. Neolitik Çağdan beri ilk yerleşim ve köyler bu bölgede oluştu. Dicle ve Fırat nehirlerinden dolayı da ilk sulama kanalları da bu bölgede meydana geldi. Bu yüzden nüfus arttı ve şehirler kuruldu. Mimari gelişti, ilk kanunlar ortaya çıktı. Bu medeniyetin oluşumunu M.Ö.3200 yıllarında bu bölgede ami ırkından olmayan, bir milletin sağladığı yapılan kazılardan anlaşılmaktadır. Bu medeniyetin sahipleri yakın zamana k

İçinde bulunduğumuz dönemde millet olarak oldukça zor ve bir o kadar da çetrefilli bir yoldan geçmekteyiz. İncelediğimiz zaman gördük ki, millet olarak bu zor dönemde yol gösterici birini arıyoruz. Bu bağlamda ismi ön plana çıkan lider ise, Mustafa Kemal Paşa'dır. Bu düşüncelerden esinlenerek Mustafa Kemal duruşunu ortaya koymaya çalıştık.

"Fırkamızın program temelleri cumhuriyetçilik, milliyetçilik halkçılık, devletçilik, layıklık ve inkılapçılıktır. Programımız, bu ana ve temel prensiplerin hakimiyeti ve ebedileşmesi için bu vasıflarda kuvvetli vatandaşlar yetiştirilmesini, milli seciyenin Türk tarihinin ilham ettiği dercelere çıkarılmasını, güzel sanatların yükseltilmesini, milli kültürün ve ilmi hareket ve faaliyetlerin kuvvetlendirilmesini ehemmiyetli vasıtalar olarak tespit ve işaret eder. Bu esas ve vasıtaların hepsi birden medeniyet y

-İslamiyet öncesi türk devletlerinde devlet başkanlığı -İlk müslüman türk devletlerinde devlet başkanlığı -Osmanlı devleti'nde devlet başkanlığı -Cumhurbaşkanlarının türkiye cumhuriyeti devleti anayasalarındaki görev yetki ve uygulanma şekilleri -Anayasalarda cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve yapılan değişiklikler -Anayasalarda cumhurbaşkanının görev ve yetkileri -Başkanlık ve yarı başkanlık sistemleri -Cumhurbaşkanlarının kısa biyografileri ve nitelikleri