Değerli okurlarım, Dünya kurulduğunda insanlar doğal olaylardan korkmuşlar. Bilim ve teknolojnin olmadığı ilkel dönemde, bu olayları yapan görünmeyen gizli bir gücün olduğuna inanmışlar. Bu batıl inancı duvarın ötesine gizleyip, insanları gizemli güçle korkutup mantık tutsağı yapmışlar. Bu durum dinler döneminde de devam etmiş. İnsanları korkutup ve aldatarak sömürme işte böyle başlamış. Halen de devam etmektedir. “Duvarın Ötesi” isimli bu kitap, duvarın ötesine ayna tutarak; gizlenen gerçeği gösterip

Öykülerin bir kısmı yaşanmış olayların; çoğu da anlatılan duyum ve gözlem sonucu öykümsü olarak kaleme alınmıştır. Halkın, bulanık suda çırpınarak nasıl yüzmeye çalıştığı sosyal içerikli, toplumsal ağırlıklı olarak; halk diliyle halka anlatılıyor. Susan Sontag bir yazar için: "Yazar, çektiği acıyı sanatta elde edeceği kazanç uğruna kullanmayı keşfeden kişidir" diyor. Öykülerin bir kısmı yaşanmış olayların; çoğu da anlatılan duyum ve gözlem sonucu öykümsü olarak kaleme alınmıştır. Halkın, bulanık suda çırpın

Kitabımızda, dünyanın kuruluşuna kısa bir giriş ile başlandıktan sonra; kademeli olarak gelişen günümüzdeki olaylar, yaşantılar, özellikle emekçinin mücadelesi kısa ‘manzum öyküler' halinde anlatılmaktadır. Bu manzum öyküler ilgi çekici, anlamlı, düşündürücü bir anlatımladır. Konularla ilgili şiir denemesi de olduğu için, okuma zevkini artırıp okumayı da sevdirir diye umuyor, öykücülüğümüzde de yeni bir çığır açacağını düşünüyorum. Bu çalışmamda yaşamın bir süreç; mutluluğun ise erdemli yaşantıda olduğunu a

Köyün konumu, köy yaşamından esintiler, dedenin, babanın gurbetteki çileli yaşantısı özet olarak anlatıldıktan sonra, Hüseyin Esat'ın İstanbul'a çıkışı ile başlayan mücadeleli yaşamı, üç bölüm olarak kitaplaşmıştır. Bir dağ köyünde doğan, dünyadan haberi olmayan bir çocuğun, suya düşen tahta gibi sağa sola çarparak sürüklenirken, yaşamının yönünü nasıl değiştirip de yeni bir yaşantıya kavuştuğu anlatılıyor. Birinci Bölüm: Hüseyin'in avare yaşam mücadelesidir. Bu bölüm, belki basit bir yaşam öyküsü gibi gör

Kişisel çıkar ve din bezirganları 'emekçilerin mantığını paslı çemberle tutsak ettikleri' için ki, bu kandırılan insanlar asırlardır gölge tutmaya çalışıyorlar. Gerçekleri gören aydınlar kalemiyle, diliyle ve politik uğraşlarıyla emekçi halka ulaşamamışlardır. Bu küçük kitapta karıncayı incitmeden; emekçilerin nasıl uyutulduğu kendi yaşantılarından basit örneklerle anlatılıp, gözünü kapatan perdenin kaldırılmasına çalışılıyor. İnanç konusunda, İslam dini teğet geçilip; Hristiyanlık daha detaylı ve gelişmel

Yüzyıllardır tek düze yaşama alışmış köylüler, kaderim diye köy yaşamına teslim olmuşlar. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra köyden kente göç hızlanmış. Eli iş tutan köyden kaçmış. Kente gelenler bir daha köye dönmemek üzere yaşamını kendine göre ayarlamış. Köy yaşamından kent yaşamına geçenlerin ölümünden sonra, onların çocukları köyü ve köylü yaşamını unutmuşlar. Nerelisin dendiğinde nüfusa kayıtlı olduğu ili söylüyor ama babasının köyünü görmediği için köyü ve köy yaşamı hakkında sessiz kalıyor. Ço