Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Selçuklu, Anadolu Beylikleri ve Osmanlı topraklarında oldukça etkili olan Ahiler, Anadolu'nun pek çok şehir, kasaba ve köyünde, yol geçitlerinde, ıssız dağ başlarında kurdukları zaviyelerde gerçekleştirdikleri faaliyetlerle toplumsal dayanışmanın, cömertliğin, iyi ahlâkın, yardımlaşmanın ve kardeşliğin sembolü olmuşlardı. Ahiler, sadece toplum huzurunun sağlanması bakımından değil, yeni fethedilen bölgelerin Türkleşmesi ve İslamlaşması, yerleşime açılması, yıkılan köprülerin, hasar gören dere yataklarının,
İslamiyet sonrası Türk tasavvufî hayatının bir devamı niteliğinde olan Osmanlı sufîliği hakkında çalışmalarıyla tanınan Haşim Şahin, Dervişler, Fakihler, Gaziler adlı kitabında Türklerin İslam dinini kabul ettikleri dönemden itibaren, sufîlerin Türk devletleri içerisindeki faaliyetlerine, Türk hâkimiyet sahasında oluşan sufî ekollere, Türk sufîliğini etki altında bırakan önemli mutasavvıflara, Selçuklu, Anadolu Selçuk­lu ve beylikler döneminde merkezî iktidar ile sufî çevre ilişkilerine değiniyor. Os­manlı
Gazeteci yazar ve şair Haşim Şahin bu kitabında 'İnadına Aşk' diyen bir bireyin, inedına korunmuş çığlığı ile sesleniyor. "Aşkım, Ülkem Bitmez Benim" için, şiir ve düz yazının şairce duyarlılığı diyebiliriz. Deneyimli yazar böyle bir birikim ile sesleniyor bizlere ve inatla isyan ediyor duyarsızlıklara...
Tükendi
Kadim bir kökeni olmakla birlikte İslam medeniyeti içinde müstesna bir konuma sahip tasavvuf düşüncesinin temsilcisi olarak kabul edilen mutasavvıflar gerek yaşadıkları dönemlerde, gerekse ölümlerinden sonra kendilerini takip eden müritleri yahut etraflarında oluşan kült sayesinde bireyleri ve toplumları derinden etkilediler. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kuruluştan yıkılışa hemen her devirde Sünni ya da diğer anlayışları benimseyen, bazen sultanlarla çok yakın ilişkiler kurup, bazen de muhalif olmaları
Tükendi
Osmanlı'da Siyaset ve Diplomasi Sosyal ve kültürel tarih yazımındaki büyük parlamalara rağmen siyasi tarih yazımının önemini devam ettirmesi oldukça doğaldır. Çünkü toplumsal ve kişisel hayat renklense, ilgi alanları çeşitlense bile, dünya kamuoyunu en çok meşgul eden meseleler hâlâ siyasidir. Dolayısıyla ilkçağdan günümüze değişmeyen en temel insan hikâyesinin, siyaset ve iktidar mücadelesi olduğu söylenebilir ve bu, doğal olarak, siyaset ve diplomasi tarihinin asla önemini kaybetmeyeceğini gösterir.
Bu kitapta eskilerin Orta Zaman olarak ifade ettiği Orta Çağ denilen zaman diliminde İslam ve Türk tarihinde adından söz ettirmiş şahsiyetlerin hayatlarından, öne çıkan faaliyetlerinden, hayatlarının bilinmeyen yönlerinden ve Kerbela, Moğol İstilası gibi insanlık tarihini derinden etkilemiş olaylardan behsedilmektedir. Orta Çağ, Avrupa tarihi söz konusu olduğunda karanlık bir dönemi, insanlık dramlarını, bilimsel düşüncenin kötürümleştiği bir anlayışı ifade etse de, İslam ve Türk tarihi söz konusu olduğunda
2011 yılında konuya duyarlı ve ilgili çalısan bir grup akademisyenle ?Tarih Nasıl Yazılır?" adlı editoryal kitabımızı yayınlamıştık. Çalısma önemli bir bosluğun giderilmesine katkı sağlamış olmalı ki kısa zamanda 6. baskısını yaptı. Bu sinerji ve Prof. Dr. Levent Yılmaz'ın daveti ile 2013'te Bilgi Üniversitesinde Türkiye'de Tarihyazımı Çalıştayını düzenledik. Her biri ayrı bir temaya odaklı olmak üzere ikincisini Prof. Dr. Süleyman Seydi'nin ev sahipliğinde 2014'te Isparta Üniversitesinde, üçüncüsünü ise Pr
Tükendi
Osmanlı tarihi pek çok veçhesiyle tarih araştırmalarına konu olmuştur. Lakin Osmanlı çocukları hakkındaki bilgimiz hala çok sınırlı düzeydedir. Osmanlıda Çocuk Olmak Osmanlı elitlerini temsil eden imparatorluk çocukları yani şehzadelerle başlamakta ve klasik dönem ahlak kitaplarında öngörülen ideal çocuk eğitimiyle devam etmektedir. Akabinde sıbyan mekteplerini incelemekte daha sonra ise kimsesiz çocuklar için açılan ıslahhanelere kadar uzanmaktadır. Vidinli Kimsesiz Ahmedin ıslahhaneye kabul ediliş hikâyes
Tükendi
"Zul ve Zulüm" umutsuzluğun içindeki umudu arıyor. Ama bu umut hala çok derinlerde. Unutuşun ve unutuluşun karanlık dehlizlerinde. Haşim Şahin "Zul ve Zulüm" adlı şiir kitabında ülkemizin karanlık tarihinin izini sürerken, faşizmin en sinsi türü olan unutmayı ve unutturmayı sorguluyor aslında. Çünkü zulmün en yakın destekçisi unutmaktır, unutturmaktır. Çünkü kirlenmenin adsız versiyonudur aslında unutmak, unutturmak. Şaire göre cinayetlere ve katliamlara susarak ortak olan ruhlarımızı, ancak ve ancak hatırl
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1