Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Odamda ışık Yakmadım, karanlıkta oturup her şeyin nasıl başladığını ve nasıl sona erdiğini hatırlamaya çalıştım. Her şey bana o, eski, kayıp zanâanda kalmış gibi göründü. Yıllar önce çocuk vermiş olan bedenim sanki yeniden incelmiş, henüz olgunlaşmamış bir kız bedenine dönmüş gibiydi. Ben de kalbi hızlı hızlı atârak yatağına oturmuş, uyumadan önce onu düşünen bir kıza dönmüştüm. İstemsizce ellerimin yandığını duyumsadım ve sonra beni telaşlandıran bir şey oldu, tarif etmesi zor bir şeydi. Baştan ayağa anide
Nöbetçiler her zamanki gibi akşam olunca şehrin kapılarını kapattı. Ancak kapıları kapatmak sadece şehir içindeki korkuyu hapsetmeye yaradı. Öldürücü bir buhar gibi korkunç bir kader beklentisi sessiz ve ışıksız evlerin üzerine çökerken, karanlık, bir zamanlar şanlı ama şimdi çökmüş, korku içinde titreyen Romanın üzerine birtabut örtüsü gibi indi. Ancak yıldızlar insanların yakarmalarına kulak asmadan her zamanki gibi kaygısızca parlıyor ve hilal şeklindeki ay sanki hiç barbar tehdidi yokmuşçasına sessizce
Soğuk içine işledi ve kendini tüm bu eşyaların ortasında bir yabancı gibi hissetti. Bu yatakta kimle kimler oturmuştu; ağlamaklı bir halde baktığı aynaya daha önce kimlerin bakmış olduğunu düşündü. Hiç bilmediği bir ülkedeki bir yabancı gibi için korkuyla doldu; hiçbir şey onun için tanıdık değildi ve bu duygu içini buz gibi bir havayla doldurdu.
Yatak odasının kapalı atmosferinden yavaşça çıkıp balkona çıktığında ürperdi. Farkında olmadan bedeninin sıcaklığına yakın olmak için dirseklerini içeri çekti. Aşağıdaki manzara halen sisin içine gömülüydü. Yoğun, sütümsü buhar Zürih Gölünün üzerini kaplamıştı. Bu tepeye tünemiş küçük evinden göl genellikle bir ayna gibi dümdüz görünür ve gökyüzünden geçen her bir beyaz bulutu yansıtırdı. Gözünün gördüğü, ellerinin dokunduğu her yer ıslak, karanlık, kaygan ve griydi.Ağaçlardan su damlıyor, evin kirişlerinde
Ulu Tanrım. kalbim seninle konuşmak için içimde bir su gibi akıyor ama sen bu yüreği korkuyla dolduruyorsun oysa korksam da dua etmem için bana ağız verdin. Bana ne bilgelik ne de kurnazlık bahşettin. senin öfkeni nasıl dindireceğimi bile bilmiyorum. Ama sen ne diyeceğimi biliyorsun. çünkü daha sözcükler dudaklarımdan dökülmeden sen onların ne olduklarını zaten biliyorsun ve tüm yaptıklarımızı görüyorsun. Yine de o zavallı günahkârlar için sana dua edeceğim. Böyle konuştuktan sonra Rahel başını eğdi. Tanrı
Satranç gibi zeka ve stratejik planlar yapmayı gerektiren bir oyun saplantıya, hastalığa dönüşebilir mi? Ya da masum olan bir oyun insanın benliğini ele geçirip, zihnini delice kontrol edip, bütün bu soruların cevabı ve daha fazlasının dahice bir kurgu ve anlatımla SATRANÇ kitabı bize hayretler içinde bırakarak, zihnimizdeki sorulara cevaplar aramaktadır. Stefan Zweig'in edebi ve akıcı diliyle elinizde bırakamayacağı satranç kitabında kendinizle yüzleşme cesareti gösterip, kendinizi sorgulayacak acaba beni
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1