Gerçeğe karşı neden bu kadar tutkululardı? Vazgeçilmez olan neydi? Vazgeçenler bizlere hangi mesajı bıraktı? Hayalleri için ne yaptılar? Nelerden korktular, neye tutundular? Onları farklı kılan neydi? Farklı olmak neler getirdi?
Orhan Tüleylioğlu, farklı alanlarda tanınmış isimlerin hayat hikâyelerinden kesitler sunduğu kitabında gerçeği söylemenin tek bir yolunun olmadığını, gerçek üzerine ısrarcı olmanın ise dünyanın hemen her yerinde ortak bir kader yaşattığını anlatıyor. Gerçeği Söylemek, kimi zaman sı
Tarih 2 Temmuz 1993 Saat 15 sıralarında Sivas'ta Madımak Oteli'nde
gazeteci yazar Battal Pehlivan, fotoğraf makinesinin deklanşörüne
dokundu. Uğur Kaynar'ın eli çenesinde; Metin Altıok'un elinde saplı bir
süpürge, Behçet Aysan'ın elinde ince bir çubuk, önünde yangın tüpü... Üç
insan. Üç şair. Üç aydın kişi... Sivas'taki saldırıyla yaşamını yitiren 33
aydının hatırası hiçbir zaman unutulmadı. Merdivende üç şairin o son
fotoğrafıysa o günün acı bir simgesine dönüştü.
Bu kitapta Orhan Tüleylioğlu, üç şairin do
Türkiye, Cumhuriyet döneminin başından günümüze kadar birçok siyasi cinayete tanık oldu. Sebebi ne olursa olsun
ülkenin birçok parlak zihninin yitmesine sebep olan bu cinayetleri, tüm detayları, arka planı ve sonuçlarıyla 50
maddede bir araya getirdik!
Orhan Tüleylioğlu'nun kaleminden 50 maddede Siyasi Cinayetler etkileyici bir memleket panaroması çiziyor.
Asteğmen Kubilay'dan Sabahattin Ali'ye, Doğan Öz'den Bedrettin Cömert'e ve Maraş Katliamından askeri darbe
dönemlerine kadar siyasi cinayetlerin izinde b
Mutlu son var mıdır? Peki ya mutlu aşk? İlk ansiklopedideki mutluluk maddesini kim yazdı? Mutsuzluğu tanımadan
mutlu olmak mümkün müdür? Mutluluk göründüğü gibi midir? Kişisel gelişim kitaplarıyla mutluluğu bulmak
mümkün müdür? Sahi mutluluğun herkes için geçerli bir formülü var mıdır? Orhan Tüleylioğlu tüm dünyadan
dönemine damgasını vurmuş felsefecilerin, sanatçıların ve yazarların ışığında "mutluluk" kavramının peşine
düşüyor. Tarih boyunca yaşamış en parlak akıllar mutluluğu nasıl tanımladı, nasıl deney
- Dünyaca ünlü Mona Lisa tablosu nasıl çalındı?
- Susan Sontag'ın katiyen karşı olduğu dört şey neydi?
- Gandhi, İngiliz egemenliğini sonlandırmayı nasıl başardı?
- Picasso'nun Nazilere resmiyle verdiği cevap neydi?
- Sinoplu Diyojen'in çilesi neden bugün de devam ediyor?
- Orhan Veli daha uzun yaşasaydı romanlarını da okur muyduk?
- Ömer Hayyam'ı neden hala çok seviyoruz?
Dünyanın Kitapları, farklı zamanlardan ve coğrafyalardan onlarca yazarı, sanatçıyı ve filozofu bilinmeyen yönleriyle bir araya getiriy
Salâh Birsel, "Şiiri seversen mutlu olursun" der. Cemal Süreya, mutluluğun şiirinin yazılamayacağını öne sürer. Hermann Hesse'e göre sevebilen mutludur; Aragon'a göreyse mutlu aşk yoktur... Sylvia Plath meydan okur mutluluğa. Rosa Luxemburg lanet olası bir özlem duyar ona. Tezer Özlü kaçmakta bulur onu... John Berger'e göre mutluluk rastlantısaldır. Fernando Pessoa mutluluğu, mutluluğun dışında arar. Paul Lafargue tembellik hakkında... Nâzım Hikmet, "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin." diye sora
Kitap yakmaktan daha kötü suçlar vardır. Bunlardan biri de kitap okumamaktır. Ray Bradbury
Tarih boyunca kitaba duyulan hınç, hiçbir nesneye duyulmamış. Diktatörlerin en büyük düşmanı kitap olmuş; önce okuma alanını daraltmışlar, olmamış yasaklamışlar, olmamış yakmışlar Yalnız o kitapları yazan yazarları değil, okuyanları da hapse atmışlar. Ama yakarak, yasaklayarak bir kitabı yok etmek olanaklı olmamış. Kitap her defasında küllerinden yeniden doğmuş
Orhan Tüleylioğlu bu çalışmasında, kitap düşmanlığına ışı
Uğur,
Sen aramızdan ayrılalı 19 yıl oluyor. Karın Güldal ve çocukların Özgür ile Özge'nin kurdukları Vakıf, ardından defterlere yazılanları toparlayarak yayınlamaya karar verdi bu yıl. Devasa bir eser oldu. Bir toplumun, haykırışını, sana ve kendine seslenişini buluyorsun içinde.
Öylesine içten, öylesine vakur, öylesine sevgi dolu seslenişler var ki aralarında, onlara yeni bir şey katmak mümkün değil, olsa olsa onlara katılabilirim.
Sayfaları karıştırırken, sana seslenenlerin bir bölümünün de geçen zaman
Otelin merdiveninde basamaklara oturmuş bekleyen üç şair: Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar
Otelin adı, yaylalarda açan çiçekti, Madımaktı. Otelin içindekilerse ülkenin yazarları, şairleri, araştırmacıları, ozanları, karikatürcüleri, tiyatrocuları, semahçıları. Sekiz saat süren bekleyişin sonunda bir kibrit çakıldı. Otuz beş eli kolu bağlı insan alev alev can verdi.
Otelin etrafını saran güruhun protesto ettiği, halk edebiyatımızın büyük ozanlarından Pir Sultan Abdal için düzenlenen şenliklerdi.
Tar
O meşum güne kadar mahallenin adını sakinleri ve komşu ilçeler dışında bilenler sınırlıydı.
Tapusuz ve sıvasız evleri, çamurlu yolları, işsizi ve yoksulu bol olan bu mahalleyi, bağlı bulunduğu ilçenin belediyesi bile unutup kaderine terk etmişti. Çoktan hurdaya ayrılması gereken o da saatte bir gelen otobüsleri de olmasa dış dünyaya bağlantıları külliyen kesilecekti. Ama yaşlı otobüsler sayesinde İstanbul'un merkezi noktalarına ulaşmasalar da hiç olmazsa komşu ilçelere kadar uzanabiliyorlardı...
Takvimler
2 Temmuz 1993 günü, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Sivas'ta halk edebiyatımızın büyük ozanlarından Pir Sultan Abdal için düzenlenen şenlikler çok acı bir sonla, bir katliamla noktalandı.
Cuma namazından sonra kent merkezinde gösteriye başlayan şeriatçılar, Ozanlar Anıtı ve Atatürk heykellerine saldırdılar. Önce valilik ve kültür merkezini daha sonra da şenliğe katılanların kaldığı Madımak Oteli'ni kuşattılar. Sayıları 15 bine ulaşan göstericiler oteli taşlamaya başladılar. "Sivas Aziz Nesin'e mezar olac
Ortadoğu, emperyalizmin kol gezdiği terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütlerinin kanlı ve kirli oyunlar oynadığı karanlık bir dipsiz kuyudur.Bu karanlık ve dipsiz kuyuda cinayetler birbirini izler.Halk deyişi ile Ortadoğu´da "kimin eli kimin cebindedir " bilinmez.Kim, kimi, neden öldürüyor?Bu soruların yanıtlarını anında bulmanın olanağı da yoktur.Olaylar yıllar sonra aydınlanır.O da bir kısmı!
Muammer Aksoy
Çetin Emeç
Turan Dursun
Bahriye Üçok
Musa Anter
Uğur Mumcu
1960'ların sonundan başlayarak 1980'lerin başına değin süren bir dönemi yaşayan çocukların sorusudur bu. Hiç kimsenin yaşam garantisinin olmadığı, insanların sokak ortasında öldürüldüğü, kahvelerin tarandığı, bombalandığı; katillerin haberlerde "kimliği bilinmeyen kişiler" diye anıldığı; kanlı ellerin bulunamadığı, mahkeme önüne çıkarılamadığı bir dönemdir bu. Kapsamlı imha planını adım adım uygulamaktan çekinmeyen bir faşist örgütlenmenin, halkın her kesimini hedef alan, bir ulusu birbirine düşürme tezgâhı
Toplam 16 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.