Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Genç Meslektaşıma Mektuplar, yazarak gitmek duygusundan yola çıkılarak biçimlendi. Hayatını yazıya adayan birinin yazan/yazmak isteyen birilerine ulaşan sesine büründü adım adım. Bu da, gene, okurken/yazarken kendini var etti. Bu anlamda mektup, mektup yazma duygusu anlatabilmenin, iletişim kurabilmenin bir yolu olarak ne denli önem taşıdığını da gösterdi bana. Yayımlandığı mecrada da karşılığını yoğunca bulan mektuplar yalnızca yazıya/edebiyata değil hayata, sinemaya, müziğe, felsefeye, kentlere bizi taşıy
Bir yere, bir zamana ve bir döneme bakışın anlatısıdır. Kaplıcada Son Yaz. Yaşanan zamanlarla akıp giden günlerin kesişme noktalarında buluşan insanların öyküsü… Değişen, dönüşen her şeye tanıklığı içeren İğdebeli Hoca’nın yalnızlığında, ülkenin yakın dönemine bakışla başlayan bu öykü yurdun en ücra köşesindeki Kaplıca’ya, oradan yaşanan dünyanın sessizliğine uzanır. Bir üçlemeyi oluşturan romanın ilk kitabı Sandım ki Göğün Cennet savrulmaları, geçişleri, kendi olma derdindeki insanların varoluşlarını
Feridun Andaç, Paris Bir Yalnızlıktır'da bir dil/zaman çağı yaratarak kentin kalbine yolculuğa çıkarıyor okurunu. Anlatıcının iç yolculuğunun güzergâhlarında yerin dili/anlamı, bakışının yansıdığı edebi coğrafyaların sesleri renkleri vardır. Elinizdeki kitap bir yerin dilini anlamak için ipuçları verdiği kadar yazarak giden, düşünen anlatıcının mekân duygusuyla kurduğu yerdeş söylemlerin de yansılarını içeriyor. Paris'e yolu düşenlerin kendi Paris'lerini görmeleri, yaşamaları için esinleyici bir birikimi i
Tükendi
Kültürsüzlüğümüzün Dört Mevsimi, tarihimiz boyunca mevcut olan, 2000'lerin ortamında giderek sertleşen kültürel krizin ortasında yazılmış denemelerden oluşuyor. Feridun Andaç, sözünü sakınmadan, edebiyat ve yayıncılık dünyası ve gündelik hayat içindeki kültürel yozlaşmanın, düşünsel erozyonun kaydını tutuyor. Geçmişin birikimini canhıraş yok etmeye çalışan bir siyasal atmosferin, ve aynı zamanda ticarileşmenin baskısı altında kültürel üretim süreçlerinin geçirdiği değer kaybını önümüze seriyor. Okumanın, y
Tükendi
Gün Sevincin Kavşağında deneysel öykülerden oluşuyor. Yaşam kavşağı, zaman kavşağı ve dil kavşağında buluşan her bir öykü anlatıcısının da anlatıları kurma bakışını/serüvenini içeriyor. Feridun Andaç bu kez öyküde yaşananla anlatılan, düşlenenle kurgulananın oluşma seyrini dış-iç anlatılarla yansıtıyor. Kurgusal gerçeklikle yaşamsal gerçekliklerin buluşma, dönüşme durumlarında var olabilen öykülerini de birer deneysel anlatı olarak nitelendiren Andaç, okuru insan ruhunun yolculuklarına çıkarıyor. Yaşanan
Tükendi
Sinemayı düşten gerçeğe dönüştüren bir bakışın kitabıdır Türkân Şoray ile Yüz Yüze. Bir sinema sanatçısının sinemadaki ömrünün tanıklığı kadar, onun sinemaya ve hayata bakışını yansıtıyor. Feridun Andaç Türkân Şoray'ın öyküsünü yeni baştan kurdu bu söyleşi-anlatı kitabında.
Tükendi
Günümüz okurunun yazmak eylemini bir uğraşa dönüştürme çabası yazınsal türleri anlama/öğrenmenin de önünü açmıştır. Öyle ki; okuyan okurluktan yazan okurluğa geçiş yapmak isteyen, bir konuyu/temayı hangi türde yazabileceği sorusunu da getiriyor ister istemez. Elinizdeki Öykü Yazmak Hikâye Anlatmak, işte bu türden sorularınıza yanıt bulabileceğiniz bir kitap. Hem edebî okurun hem de yazan okurun ufkunu genişletebilecek bir birikim sunuyor.
Tükendi
Anlatıda yeni bir bakış, yeni arayışlarla karşımıza çıkıyor bu kez Feridun Andaç. İnsanın insana gitmesinin sevinçlerini, burukluklarını, bırakılmışlığının öyküsünü yol arkadaşı kılıyor bize. Hassas Kalp Hikâyeleri, yaşanırken insan ruhunda ve belleğinde iz bırakan ânların, anıların hassas, duygulu bazen de travmatik hikâyelerinden oluşuyor. Üstelik anlatarak iz süren, belleğin labirentlerinde gezinen, gezdiren bir anlatıcıyla yüz yüzeyiz bu kitapta. Her bir yaşanmışlık, onun anlatımıyla hayatın yazıdaki
Tükendi
Feridun Andaç Bir Güz Güneşi Gibi adını verdiği bu kitabıyla, yazıda biriken bir dünyanın dilini kuran yazarlara dönüyor yüzünü. Modern edebiyatın kurucuları olarak adlandırabileceğimiz kimliklerin yaşamda ve yazıdaki tanıklıklarını, kuşaklar arası yolculuklarını bizlere gösterirken, başlı başına bir edebiyat okuma kitabı sunuyor. Her bir yazarın yazı/yaşam deneyimlerinden süzülüp gelenlerin izlerinde usta bir anlatıcının yorumu/bakışı Bir Güz Güneşi Gibi'nin dokusunu oluşturuyor. Yazının geleceğini kurma
Tükendi
?Fırat'ın sularında boğulan Gönül... Urfa'nın orta yerinde babasının bıçak darbeleriyle ölen kız çocuğu Sevgi... Kısas köyünde traktörün altına atılan Rabia... Mardin'de, ?namus' adına karnında 5 aylık bebeği, recm edilerek, yani taşlanarak öldürülen Şemse... Aile meclisi kararıyla Bitlis'ten İstanbul'a varan ölüm fermanını yüklenmiş Güldünya... Sabah akşam şiddet gördüğü kocasından korunmak için yaptığı başvurulara yanıt alamayan ve mosmor gözleriyle ölümünden sonra bile ülke gerçeklerini anımsatan Ayşe Pa
Tükendi
?Dünyaya gelmişim ya, şu güzelim gökyüzünü, yıldızları, ayı, dağ­ların yamacına vuran gün ışığını görmüşüm ya, insanoğlunun tadına varmışım ya, seher vakti, traktörümle sürdüğüm topraktan çıkan kokuyu koklamışım ya... İşte insanlığın aradığı ölümsüzlük otu bu değil mi?" Feridun Andaç, Yaşar Kemal'in anlatı evrenini bir kazıcı gibi ortaya çıkarmaya, görmeye, anlatmaya devam ediyor. Üç kitaplık dizisinin ikin­ci kitabı yazarımızın Yaşar Kemal'le farklı zamanlarda yaptığı söyleşileri içeriyor. Bir yazarı a
En çok da unutmaktan korkardı. Korku üzerine yazarken de sık sık yineleyip durmuştu; "korkudan korkmak," diye. Bundan kurtulmak insanın kendinden kurtulmasıdır, bunun da güç olduğunu anlatmıştı o yazdıklarında. Bambaşka korkular sarmıştı bedenini. Kendine bile anlatamadıkları... Edebiyatımızın iz bırakan, biriktiren ve biriktirdikçe hayatın her alanına dokunarak kendi dilini kuran ve o dil içerisinde yeni bir dünya örgütleyen ender yazarlarındandır Aziz Nesin. Feridun Andaç'ın deyimiyle yaşamı "kurduğu tan
Eleştirmenin görevi nereye gittiğimizi söylemek en azından tahmin etmek midir? Peki ülkemiz yazınında ve yayıncılığında durum nedir? İyi edebiyattan ne anlıyorsunuz? Göstergeleri nelerdir? Bizim yazarlarımız bu ?iyi" edebiyatın neresindeler? Evet, ?iyi yazar"lar her zaman ?iyi edebiyat"ın kurulmasında öncül olmuşlardır. Peki ?İyi eleştiri" nedir? İyi bir okur iyi yazar olabilir mi? Çıkmazdaki Edebiyat ile Feridun Andaç, okuma ve yazma serüveninde pusulaya ihtiyaç duyan okurlara kendi define sandığını aç
Tükendi
Feridun Andaç "Edebiyatımızın Yol Haritası" alt başlığını taşıyan deneme dizisinin yayınevimizden çıkan Romanda ve Öyküde Gerçeklik Arayışları isimli kitabının ardından bu ikinci kitabında, roman ve öyküyü değişen toplum hayatıyla birlikte okuyarak, Türkiye'nin modernleşme serüveninde edebiyatın rolünü ve kendi iç seyrini inceliyor. Anonimleşen Edebiyat'ta popüler kültürün karşısına edebî belleği çıkaran Andaç, yeni edebi-yatın oluştuğu sürece eşlik eden yeni tanımların, kavramların izini sürüyor. Son dön
Tükendi
Rüzgâra Verdim Bakışlarımı, yaşamın tanıklığını, belleğin izlerini dile getiren denemelerden oluşuyor. İç yolculuğun, içe bakışın yansılarını sergileyen her bir yazı, yerin anlamını, hayatın ve mekânların dilini anlatıyor. Henüz ilk bölümü bitirmeden karşı koyamayacağınız duygu, sırt çantanıza birkaç parça giyecek attıktan sonra çokça kitap sığdırıp yola düşmek olacaktır. Feridun Andaç, yeni bir bakış, yeni bir söyleyişle insanlığın binlerce yıllık yeryüzü serüveninin temel izleği olan yolculuğun bin bir
"...Behzad Usta ile oğlu Ferhad mimarbaşıyla Mehmene Banu'nun huzuruna çıkmışlardı.Köşkün nakış işlerini kimin yapacağını görmek istemişti sultan. Daha görür görmez gönlü kayıp gitmişti bir anda. Güneşi gece gören aşkın ateşini bilmez, hele aşk badesi içen sevmenin kalesine, sarp kayasına gitmeyi göze alamaz... O ister ki, felekler bahçesinin gülü ona açsın, yar kokusu ona gelsin, onda can bulsun cihanın bağı. Birlik aşktadır, aşığın maşukuyla buluşmasında. Aşk kararlılıktır. Kendi olmak, kendinden geçmekti
Tükendi
Öykünün zamanına dönük bir bakışın kitabıdır Öykü Yazmak, Hikâye Anlatmak. Anlatıcının yolculuğu kadar anlatılanın ne olduğunu bilmek/anlamak için bir başucu kitabı. İnsanlığın yeryüzündeki serüveni yazıda anlamını bulurken, anlatı geleneğinin oluşmasında sözlü kültürün kaynakları hep besleyici olmuştur. Taşıyıcı olan söz, dilde yeni biçimlere bürünmüştür. Öykü türünün var oluşu da bu süreçte biçimlenir. Feridun Andaç, işte bu birikime bakarken; o kesin ayrımı da dile getiriyor. Sözcük anlamıyla öyküyü hikâ
Tükendi
Sorumluluk; ilkelerine bağlılık; aile sevgisi; kafasının dikine giderken aynı zamanda kendini herkesten çok eleştirme cesareti. Bilgiye ulaşma, edindiği bilgiyi sindirip zihnini ve hayatını zenginleştirerek daha üst aşamaya çıkarma becerisi. Bu duygularla bürokrasinin tepe kademeleri dahil, hayatında edindiği bilgi ve tecrübeleri yazarak paylaşan Kongar'la yapılan bir söyleşi kitabı. Türkiye'nin, üniversite camiasının, basının ve siyasetin tarihsel ve sosyolojik analizleriyle yüklü bir tanıklık.
Söz büyücüsü anlatı ustasını anlayabilmenin tek yolunun yapıtları olduğunu, bilmem söylemeye gerek var mı? Bu kitap onu anlatmaya değil, anlamaya yönelik bir yazı yolculuğunun ilk adımı. Ona ve kendime verdiğim sözün ilk sayfaları. Yazının ve Yaşamın Gerçeğinde Yaşar Kemal çalışmama giden yolun uğrakları da demek yerinde olur. Çokgenli bir bakışın, sözden söze geçişin kitabıdır Yaşar Kemal: Sözün Büyücüsü. Bir tür yazarla/yapıtla kurulan söyleşim... Sözün büyülü evrenine yolculuk...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1