Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 26 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Öğretmen okulu öğrencisi bir genç kız ile Anadolu´nun kuytu bir köşesine yeni atanmış genç bir öğretmen, yolları kesiştiğinde, ölüme kadar, ölümden sonra bile süren, dar koşullar içinde geçen, ama sevginin o muhteşem varsıllığıyla donanan büyük bir aşk yaşayacaklarını bilebilir miydi? ´İlk görüşte aşk´la başlayan sürevenlerinin umarsız boyutlara ulaşacağını görebilir miydi? ´Yaşam´ denen yeryüzü sahnesinde sevgilerle, acılarla sarmalanan iki insanın duygularına değdiriyor kalemini Adnan Binyazar, ve insana
Masalını Yitiren Dev, ilkokula on dört yaşında başlayan bir edebiyat adamının, Adnan Bïnyazar´ın çocukluk ve ilkgençlik anılarından oluşuyor. Diyarbakır´da başlayan, yoksulluk içinde geçen bir çocukluk, dağılmış bir aile, çocuk yaşta girilen çalışma hayatı, acımasız koşullar. Anı gibi değil de bir roman gibi okunan bu kitapta Adnan Binyazar, hayatla olan mücadelesini hiçbir abartıya, duygusallığa yer vermeden, son derece nesnel bir tavırla aktarmış. Yaşadıklarını anlatırken, o günlerin Türkiye´sinden çok ca
Bütün masallar birbirine benzer, ama her ülkenin masalı o ülkenin özelliklerini taşır. Her masalda, bir anlatıcı vardır. Bu yüzden, masallar konuşma diliyle yazıldığı için kolay anlaşılır. Masal seven kişi, haklıyı haksızdan, akıllıyı akılsızdan, güzeli çirkinden ayırarak, kendini yüceltebilir. Sıradan bir çocuk bile, aklını kullanarak, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir devi kolayca dize getirecek beceriler gösterebilir. Devlerin, cinlerin, perilerin, cadıların dışında, padişahlar, vezirler, halkının m
Dede Korkut, Oğuz Türklerinin bilinen birkaç eski destâni anlatısından biri. Yazılı tarihe Geçememiş yaşayışın izlerini, savaşların doğaüstü olaylara bezenmiş öykülerini, hükümdarların, beylerin, soylu, bilge kişilerin dünyasını, halkın inançlarını ve toplumsal değerlerini yansıtan bu değerli eser, çocuklar ve gençler için gözden geçirilip yalınlaştırılarak yeniden yayımlandı. Eğitimci ve yazar Adnan Binyazarın otuz yılda altı kez baskıya giren bu çalışması, giriş bölümünde yer alan uzunca bir incelemeyle ç
Güz Masalları, Mevsim Masalları dizisinin dördüncü ve son kitabı. Yine Tarık Demirkanın derleyip çevirdiği, Feridun Oralın resimlediği bu kitap, dizinin önceki kitaplarındaki gibi dünyanın dört bir yanından özenle seçilmiş masallarla dolu... Güz Masalları, çocuklara güz mevsiminin özelliklerini ve bu mevsimde doğanın geçirdiği değişimleri anlatırken tatilin sona erdiği, tatlı bir koşturmacanın başladığı bu günlerde, her yaştan çocuğun zevkle okuyacağı bir kitap.
Tükendi
Güz Masalları, Mevsim Masalları dizisinin dördüncü ve son kitabı. Yine Tarık Demirkanın derleyip çevirdiği, Feridun Oralın resimlediği bu kitap, dizinin önceki kitaplarındaki gibi dünyanın dört bir yanından özenle seçilmiş masallarla dolu... Güz Masalları, çocuklara güz mevsiminin özelliklerini ve bu mevsimde doğanın geçirdiği değişimleri anlatırken tatilin sona erdiği, tatlı bir koşturmacanın başladığı bu günlerde, her yaştan çocuğun zevkle okuyacağı bir kitap.
Tükendi
Genellikle yaratıcı aklın özgür yolunu etkili bir söylemle arayan deneme, içerik yönünden de, düşünceleri, duyguları gölgeleyen her türlü yasağı delip bilgiyle, gözlemsel ayrıntılarla, gerçek kanıtlarla, okuyanı sormaya-sorgulamaya-yorum yapmaya yöneltir. Denemenin beslenme alanı bilgidir, bilginin insan yaşamındaki yeridir. Usta edebiyatçı Adnan Binyazar'ın yeni denemeleri, Sözün Onuru başlığıyla okurların karşısında. Edebiyatın aracı sözdür, hele bir düşünce yazısının sözüyse bu; sözün onuru, yazar için
Tükendi
Her ses, bir özgürlük haykırışıydı... Mızıkam aklıma geldi. Cebimden çıkarıp çalmaya başladım. Ne çaldığımı bilmeden üflüyordum. Mızıkanın sesi dağlarda yankılanıyordu. Çektiğim onca acıdan sonra ister doğadan gelsin, ister kuzudan kuştan, her ses bir özgürlük haykırışıydı. Mızıkayı cebime koydum. Ağzımı dağlara verip olanca gücümle, Yaşasın Özgürlük! diye bağırdım.
Edebiyatımızın usta kalemi Adnan Binyazar'ın denemeleri, derinliği, kapsayıcılığı ve evrenselliğinin yanında açık, arı Türkçesiyle de okurlarımız tarafından ilgiyle takip ediliyor. Binyazar, anlatımında yazınsal tatlar barındıran denemelerinde "fikir gösterisi" peşinde koşmuyor. Okuruna kültürel birikimimizin aktarılması konusunda yoğun, açık bir çaba sarf ediyor. İlk baskısı 1998 yılında yapılan Ozanlar, Yazarlar, Kitaplar da bu çabanın ürünlerinden biri. Bu kitapta yer alan denemeler, edebiyatımıza katkı
Tükendi
Meğer o gün baharı karşılama anlamına gelen "Nevruz" şöleni yapılıyor muş. Fistanı renkli kadınlar, ak gömlekli, beli kuşaklı erkekler, yediden yetmişe tüm halk, saz eşliğinde Semah dönüyordu. Semah'tan sonra, gençlerden biri bir sandalye getirip çimenliğin ortasına koydu, geri döndü. Az sonra kolunda fötr şapkalı bir adamla tekrar aynı yere geldi. Onu sandalyeye oturttu. Adamın elinde saz vardı. Belli ki çalacaktı. Ozanların saz çalıp söylediklerini duymuştum ama onları meydanlarda çalarken görmemiştim. Oz
Tükendi
Kuş gibi kanadım olsaydı... Kaçma hayalleri kurarken çektiğim acıları unutuyorum. Karar verdiğim günden beri ot yatağımda rüya içinde rüya görüyorum. Kaçma planımı sır saysam da rüyamda bir arkadaşa anlattım. Öyle korktum ki, Eyvah, herkes öğrenip ustaya duyuracak kaçacağımı! diye bağırarak yataktan fırladım.
Edebiyat kültürümüze büyük katkılarda bulunan Adnan Binyazar, düşünce dünyamızın en verimli denemecilerinden biri. Kitap, kişiyi bilgece düşünmeye yöneltiyor, onu erdemli kılıyor. İnsan, yeryüzündeki varlığının bilincine ancak kitapla varır. Zamanı en olumlu yönde kullanma alışkanlığını kazandıran bu edim, insana sonsuzca düşünebildiği bir dünyanın kapısını da aralar. Goethenin Faustunun çelişkili kimliğini, ancak bu kapıdan girenler kavrayabiliyor. Kitap, insanca varoluşun kültür belgesidir. Onu çağ
Adnan Binyazar çağcıl bir anlatıcı. Her sözü insana, insan aklına dönüktür. İnsanın yaratıcılığının izlerine yüzünü dönerek kurar anlatısını. Denemede kendini konumlandırdığı yer de çağdaşlık bilincidir elbette. Edebiyatın, düşün dünyamızın birikimine bu pencereden bakar. Sözden dile, dilden yazıya, düşünceden düşe uzanan yaratıcılığın kaynaklarına dönük her bir bakışı/sözü anlam ve anlamlandırmayı içerir. Öyle ki; Binyazar, Aklın İç Kalesi'ni oluşturan denemeler birikiminde de hem çağcıl edebi/düşün/eğitim
Tükendi
?Fırat'ın sularında boğulan Gönül... Urfa'nın orta yerinde babasının bıçak darbeleriyle ölen kız çocuğu Sevgi... Kısas köyünde traktörün altına atılan Rabia... Mardin'de, ?namus' adına karnında 5 aylık bebeği, recm edilerek, yani taşlanarak öldürülen Şemse... Aile meclisi kararıyla Bitlis'ten İstanbul'a varan ölüm fermanını yüklenmiş Güldünya... Sabah akşam şiddet gördüğü kocasından korunmak için yaptığı başvurulara yanıt alamayan ve mosmor gözleriyle ölümünden sonra bile ülke gerçeklerini anımsatan Ayşe Pa
Tükendi
Ağıt, insanımızın yaşam gereğidir, duyarlığı, değer verme erdemidir; direncinin ezgiye dönüşen bilincidir. Ağıt, ölüm üzerine söylenir. Yaşlı ölümlerinde ağıda sessizlik egemendir, şîwan'a durulmaz. Ama bir yiğit vurulmaya, bir gelin murada ermeden uçup gitmeye görsün, yalnızca kadınlar ağlamaz, kurtlar kuşlar, dağlar taşlar ağıda durur. Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binyazar'ın denemeleri, her yaş ve çevreden okur için öğretici, ufuk açıcı. Binyazar yalnızca bilgi aktarmaz; denemeyi bir sanat gibi icra
Tükendi
Nasıl bir acıdır ki bu içimdeki, buradan gidersem ondan uaklaşırım diye korkuyorum? Ak cüppli yanıtladı Mahmutu: Şairin, Bir derdim var, bin dermana değişmem, dediği duygudur bu, sonsuz aşktır. Sen erenlerin elinden dolu içtin, oğul! Artık aşkının yolu çizilmiştir. Önüne çok engeller çıkacak, lakin tümünü aşacaksın.Resmini gördüğün kızın adı Eliftir. Nice dağın, ırmağın ardında Gence diye bir kent vardır. Gence Beynin kızıdır Elif. Şunu bil ki, senin içine düşen ateş, onun içine de düşmüştür. Umudunu kara
Çocuk sahibi olmanız yakındır. Lâkin... Han, sözün sonunu bekleyemeden atıldı. Lakini ne Molla Efendi? Lakini şu: Her can, kendi arzusunun kuludur. Hak, doğacak çocuklarınızı birbirine yazmıştır. Siz siz olun, onların arzusunun önünü almayın!.. Bir an, derin düşüncelere daldı Molla. Gidecek gibi oldu. Yine geri döndü. Bilin ki, arzu öldürenin kendi arzusu da ölür; çocuklara engel olursanız, büyük felaketlere yol açacaksınız! dedi, gözden kayboldu. Söz vardır, sevinçten bulutların üstünde uçurur, söz var
Tükendi
Diyelim geminin güvertesinde canım sıkıldı, soluğu kaptan köşkünde alıyordum. Orada da sıkıldım, alt katlara, geminin makine dairesine iniyordum. İstediğim yerleri gördükten sonra kamarama geçiyor, balkondan horozların ötüşlerini duyduğum, tropikal adalara bakıyordum. Karada ise, trenlere, otobüslere, kamyonlara, motosikletlere, bisikletlere, faytonlara; tekeri dönen her araca binip kilometrelerce uzaklıktaki kentlere ulaşıyordum. Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binyazardan okuru alıp uzak coğrafyalara, bi
Tükendi
Ayrılış saati yaklaştıkça yüzü solgunlaşıyor, serçelerin ürkekliği ona geçiyordu. Az konuşuyor, ben de dalıp gidiyordum. Akşama doğru yüzündeki hafif makyaj da etkisini yitirince, artık o belli yaşlara gelmiş bir kadın değildi, sekiz on yaşlarında, saçı kurdeleli bir okul çocuğuydu. Çirkin çıkmış diye sıkıca tuttuğu küçüklük fotoğrafını çantasının diplerinde bir yere sıkıştırdı. Oysa en çok onu görmek isterdim, acıları yaşamadan önceki saf halini... Okurlarımızın severek okuduğu kitapların yazarı Adnan Bi
Tükendi
Kanlı bakışlarından korkup kaçacak delik aradığım Şah Mahmet benim geleceğimdi; büyüyünce benim de onunki gibi kan çanağı gözlerim, güldükçe parlayan altın dişlerim, kuşağımın arasından görünen tabancam, yastığımın altına yerleştirmeden yatağa girmediğim dua işlemeli kamam olacaktı… Ben de çöp sokup dişlerimi karıştıracak, dilimi dişlerime değdirip cıyk cıyk edecektim… Şah Mahmet´in öyküsü anlatıldıkça içimdeki ona ulaşılmazlık duygusu daha da derinleşiyordu.Şah Mahmet, okurunu sarsan, insanı yaşadığımız dü
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 26 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1