Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 62 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Taş üşümesi” taş gibi ağır bir söylemdir. Taşında bir dili vardır ve bu yerel olduğu kadar evrenseldir de. Tıpkı çiçeklerin, kuşların, suların dili gibi. Taş taş üstüne örülen bir yapıda yerini yadırgayan taş üşür. Taşa yeniden şekil verilerek yüzyıllar boyu yerleşeceği yeri bulması sağlanır. Peki ya toplum üşümüşse... Aklını kaçıp giden sevdalısıyla gurbete göndermiş Püsküllü Perihan da üşümüş bir taştır. Doğup büyüdüğü mahalleye dönen Kerem öğrencilik ve hapislik yıllarının muhasebesinde kendine
Gökyüzünden yer altına uzanan, nefes kesici bir macera… Lagari Hasan Çelebi, hayatını uçuş çalışmalarına adamış bir bilimcidir. Yedi kollu fişeğiyle dikey uçuş denemeleri yapmış, muhteşem başarılar elde etmiştir. Gelgelelim, kötü niyetli kimselerin kışkırtmaları sonunda, evinden ve ailesinden çok uzaklara sürgün edilir. Lagari için, o günden itibaren, İstanbul’dan Kahire’ye, on yedinci yüzyıldan binlerce yıl öncesine varan fantastik bir yolculuk başlar. Lagari’nin yeni bir hedefi vardır: Dillere destan Sarı
Ağırlıkları 30 tonu bulan dinozorlar yok artık günümüzde. Peki, dünyanın en sevimli, en güçlü dev kertenkeleleri nasıl yok olup gittiler? Günümüzde, küresel ısınmanın hangi boyutlara ulaştığını hepimiz biliyoruz. Bozulan doğal denge hayvanlarla birlikte bizim yaşamımızı da tehdit ediyor. Hayvanların yok olup gittiği bir dünyada hangi insan mutlu olabilir ki... Mehmet Güler'in bu kitabında, doğayı ve hayvanları edebiyatın diliyle sevmenin keyfini yaşayacaksınız.
Badem gözlü, sırma saçlı çocuklar olur da kel çocuk olmaz mı? Keloğlan da bunlardan biri. İçinizden biri. Bu masalı yazan, okuyan gibi. Başı kel ama sırma saçlılar unutulur da Keloğlan unutulmaz. Binlerce yıldır masalların içinde yaşar durur.
Senden, benden önce korkunç kertenkeleler vardı yeryüzünde. Yani dinozorlar. Boyları kırk metreyi, ağırlıkları yüz elli tonu buluyordu. Onlar el ele tutuştuklarında kocaman zincir oluşturuyorlar, görünen ve görünmeyen ufuklara ulaşıyorlardı. Bir oyun, eğlence kurup da üst üste çıksalar yıldızlara değiyordu başları. Tam altmış beş milyon yıl önceydi bu. Güçlüydüler. Mutluydular. Gün geldi, el ele tuttukları zincirleri kırıldı. Kuleleri yıkıldı. "Biz gider olduk bu dünyadan," dediler. "Çünkü yeryüzü
Bir grup öğrenci laboratuvarda deney yapıyordu. Barutla parafin bileşkesinin tepkimesi beklenenden büyük oldu. İkinci dünya savaşında Japonya'ya atılan atom bombası yeniden tetiklenmişti sanki. Bir anda ortalık toza, dumana kesti. Bir kibrit aleviyle başlayan patlama büyüdü de büyüdü. Deney masasının çevresinde bulunan tüm çocuklar bu patlamanın etkisiyle çok uzaklara savruldular. Uçtular da uçtular. Dağlar, denizler geçtiler. Ateş çemberlerine girip çıktılar. Canavarlarla dolu gi
Özlem ve Özgür. Biri çıtı pıtı bir kız, diğeri ise yaramaz bir oğlan. İkisinin de ismi Ö harfi ile başlıyor. Alfabemizin on dokuzuncu harfi nin iki kuzenin adlarının baş harfi olmasından şikayeti yok. Kuzenler bu harf kadar sessiz sakin değiller ama. Birbirlerini çok sevmelerine rağmen zaman zaman tartışıyorlar. Söz aramızda, birbirlerini kıskanıyorlar da... Ama birlikte çok eğleniyorlar, türlü oyunlar oynuyorlar. Bu kitabın içinde hem Çıtı Pıtı Özlem var, hem de Yaramaz Özgür. Ve daha neler neler, Kim bili
Tükendi
İlkbaharın erken postacıları olan erik ağaçları, tüm ağaçlardan önce çiçeklenerek mevsimin müjdecisi olurlar. Oysa aralarından bir tanesi, bir türlü baharın geldiğini haber veremez. Tüm gövdesini soğuklar vurmuştur. Onun uyanmadığını gören bahçe sahibi, ağacı budayarak korkuluğa dönüştürür. Üstüne eski püskü giysiler geçirir. Bu haksızlığa çocuklar razı olmaz. Kuşlar da. Sevenlerinin çağrısına kulak verir erik ağacı. Köklerinde kalan son yaşama umudunu dallarına taşır. Yeniden uyanmak için üstündeki giysile
Tükendi
Beş kızı olan yoksul bir ailedir onlar. Yiyeceklerinin çoğunu ormandan çıkarırlar. Baba, bir kış günü gürül gürül yanan sobada kestane kebabı yapmak ister çocuklarına. Çizdiği kestanenin içinden ak pak bir kız bebek çıkar. Kestane Kız eve neşe, mutluluk getirir. Zamanla büyür, okula başlar. Ailenin günbegün alıştığı kızları, hiç beklemedikleri bir anda yine bir sürpriz yapacaktır
Çocuk edebiyatının usta kalemi Mehmet Güler okulun ilk gününü rengârenk çizimler eşliğinde sıcacık bir öyküyle anlatıyor. Bu kitap o özel günü unutamayan herkes için! Okula başlarken yalnız çocuklar mı heyecanlanır? Ya anneler, babalar? Okula başladığınız ilk günü hatırlıyor musunuz? İlk kalem tutuşunuzu, ilk resim yapışınızı? Öğretmeninizin karşısında ellerinizi koyacak yer aradınız mı? ?Şimdi okullu olduk" diye başlayan şarkı mutlaka aklınızdadır. Öğretmeninizin ?aferin" deyişini, saçınızı okşayışını u
Tükendi
1. Sınıf Okumaya yeni başlayanlar için (7 El Yazılı + 3 Düz Yazılı) Renkli Resimli Öyküler (10 Kitap Takım)
Tükendi
Okumaya yeni başlayanlar için 1. Sınıf Düz Yazılı Renkli Resimli Öyküler (10 Kitap Takım)
Tükendi
Bu bir sevgi, sevda, umut romanıdır... Dilber'le Kuzgun, ilkgençlik dönemlerinde birbirlerine delicesine sevdalanırlar. Dilber,arkadaşını hemen her gün yeni baştankendisine bağlayacak, şaşırtacak kadar çılgın bir kızdır. Sevgilerini ölümsüzleştirmek içinCevizli Bahçe'ye birlikte ceviz dikerler. Onun büyümesini sabırla beklerler. Diktikleri ceviz sevda sevda büyür. Ceviz ağaçlarının,önünden geçenlerin fotoğraflarını çektiklerini,o fotoğrafı gövdelerinde sakladıklarınıbiliyorlardır. Kuzgun'la Dilber hiç ayr
Tükendi
Yüzlerce ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenle bağlantı kurabilseydin ve uzaylı bir arkadaşın olsaydı... Onunla tanışmak için sabırsızlanırdın, öyle değil mi? Ufuk da, Dünyaya gelmek üzere yolan çıkan Uziyi dört gözle bekliyor. Seyahati boyunca zorlukları aşan ve karşısına çıkan canavarlarla mücadele eden arkadaşının heyecanını paylaşıyor. Aklındaysa pek çok soru var: Uzi bize benziyor mu? Okula gidiyor mu? Sevinçleri, umutları, gelecekten beklentileri, düşleri neler? Bu kitabı okuduğunda göreceksin; uzay ne
Tükendi
Ninenizin, dedenizin bahçesindesiniz. Hepsi arkadaşınız: Kuşlar, kelebekler, tırtıllar... Yüzünü görmediğiniz ama sizinle dalga geçen birisi var. Bakıyorsunuz, sesi elma ağacından geliyor. Bakıyorsunuz armuttan. Cevizden... Peki kim bu dalgacı? Elma dersem çık! Armut dersem çıkma! Hayır, hayır, armut dersem de çık! Çünkü merak ettim çok Yazar Hakkında: Öykü, roman, deneme yazarı. Pamukpınar İlköğretmen Okulu'nu, Necati Eğitim Enstitüsü'nün Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. Yurdun türlü yerlerinde Tür
Tükendi
Mehmet Güler bu kitapta çocuklara bir yandan hormonsuz bahçelerden derlenen lezzet sofraları, öte yandan oyuncak yapım serüveniyle tadına varılan bir düşler dünyası sunuyor. Ninesinin adları birbirden ilginç yemeklerini yiyen Can, dedesinin yardımıyla balkabağından araba yapmanın heyecanını yaşıyor. Emek verdikçe güzelleşen, üretmenin yarattığı coşkuyla düş dünyalarının kapılarını açan bu yaz tatili yalnız Can için değil siz okuyucular için de yepyeni heyecanlar ve lezzetler sunacak.
Tükendi
Bu kitapta öğrencilerin gözünden öğretmenleri anlatılıyor. Sınıfın bütün öğrencileri tek tek söz alarak Aras Öğretmen'le başlarından geçen türlü olayları paylaşıyorlar. Anlatılan olaylar boyunca bir yandan öğretmenliğin nasıl güçlükler içinde, fedakârlıklarla yapıldığına tanık olurken öte yandan da bu mesleğin gelecek kuşakların yetişmesindeki belirleyici rolü gözler önüne seriliyor. Ben ve Öğretmenim'de öğretmen-öğrenci ilişkilerinin ne denli önemli, insani bir ilişki olduğunu, yalnız ders kitaplarındaki
Kirazlar güzeldir. Kiraza benzemek de... Ancak zaman akar mevsimler değişir. Annesinin Kırmızı Pelerinli Kurtçuk'u kiraza benzeterek şımarttığı günler sona erer ve tüm çocuklar gibi o da büyür. Annesinin yanından ayrılmasının ve hayatı öğrenmesinin zamanı gelmiştir artık. Kırmızı Pelerinli Kurtçuk en güzel meyvelerin tadına bakar Doğa Ana ile tanışır içinde yaşadığı dünyayı keşfe çıktığı bu yolculukta başka ayvanlarla karşılaşır. Acaba Kırmızı Pelerinli Kurtçuk doğada karşısına çıkan renklerle mutluluğun re
Tükendi
"Uzay Günlükleri"nde adını taşıdığı Eris adlı yıldıza yolculuk yapan bir çocuğun serüvenleri anlatılıyor. Kitapta yer alan birbirinden ilginç öykülerde uzay boşluğundan Kızılırmak kıyılarına, sarp dağlardan deniz kıyılarına, mahalle aralarından kuşdili konuşanlara çok geniş coğrafyalarda dolaşacak, hayal gücünüzün coştuğunu duyumsayacaksınız. Mehmet Güler, çocuk dünyasını bütün canlılığıyla yansıtan renkli bir anlatım diliyle yazıyor öykülerini.
Halfeti, kara gülleri yetiştiren tek toprak, tek iklimdir. Doğa mucizesi bu güller, sevdanın simgesidir. Fırat Nehri üzerine Birecik Barajı kurulduğunda Halfeti sular altında kalır. Toprağını evini yitiren pek çok aile, yurdun türlü yerlerine savrulur. Ahmet ve ailesi İstanbula gelirler. Sevdiği kız Gül, Halfetide mi kalmıştır, başka yere mi göçmüştür, bilinmez. Yıllar akıp giderken, Ahmetin Güle olan sevgisi azalmaz, çoğalır Bu romanı okuduğunuzda kara güllerin yalnız Halfetide değil, yüreğinizde de yeşerd
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 62 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1