Kim kendi gözlerinden kaçar
Ve nereye kadar
Soyulmuş bir nar
Gibi serilirken kent
Ayaklarının altına
Altın pencereleri ve kuleleriyle
Kendinle konuşuyorsun
Dinlemiyorsun ama
Kuyruğunu yiyen bir yılana
Benziyor hikâyen
Kim benzetebilir bir göçmeni kendine
Ve neden
kim atabilir bu yükü omuzlarından
gövdesi bile ağır gelirken insanın taşımaya
ya da neden vakit bulunamaz hiç
aşk yapmaya, dalıp gitmeye, ağlamaya
sahi, zamanı kim ayarlar bay antuan
kurup koskoca çarkları birbiri ardına
biri için bir çan çalar ve biter hayat
sahi, kim toparlar kırılan kalpleri, ne iş!
sahi, kim kapar açık kalan kapıları geceleri
Kendi yağmurumda ıslandım gelirken
neresinden tutsam paramparça
dudakları kalıyor sadece aklımda
bir kızın, yüzü çok güzel olsa da
yara izleri biriktirirdim teninde
sonbaharda, bakmaya doyamadığım
çiçekler varken saçların yerine başında
adını fısıldadım: medusa!
kal ve unut,
küçük çocuğum benim
ne kötü şey uçamamak, hele kanatların varsa
yaşadıkça ağlayacak ardından nasılsa
bir kadın, tahta bir masa, dilsiz bir piyano
kal ve unut,
göreceksin
yeni yağmurlar getirecek sana
gözlerindeki bulut.
Selahattin Yolgiden'in son kitabı Unuttuğum Limanlar'da liman kentlerinin kokusunu, martıların sesini, deniz fenerlerini, kayıkları ve deniz insanlarına dair öyküleri konu almış kendine. Unuttuğum Limanlar'daki şiirlerde, "kıyının iki yakasından" insanların hüzünlü hikâyeleri dalgalanıyor.
Daha önceki şiir kitaplarıyla çeşitli ödüller kazanan ve eleştirmenlerden büyük övgü toplayan Selahattin Yolgiden için şunları söylüyor Cevat Çapan:
"Selahattin Yolgiden'in şiirleri bizi bir çocuk duyarlığının şaşırtıcı
Toplam 5 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.