Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Troya pırıl pırıl bir aydınlığı kucaklıyor İyonya Denizi'nin mavi örtüsü altında... İda Dağı eteklerindeyim... Binlerce yıllık tarih gözümün önünde canlanıyor, Güre köyü sisli bir sabahta karşıma çıkıyor... (!) Troya'dan İyonya'ya uzanacağım... Bu bir dizi röportaj değil!.. Kısacık öyküler, yaşamın içinden kesitler... Belki masallar da olacak yazımızın içinde... Aşk da olacak, tutku da, sevgi de.... Troya'dayım.... (Tanıtım Bülteninden)
Tükendi
İyi bir gazeteci, aynı zamanda iyi bir yazar olmalıdır. Çetinkaya bugüne kadar yayımladığı kitapları ile yazarlık yeteneğini kanıtlamıştır. Sıradan bir gazetecilik yapmaz o, sorunların derinliğine inmeye, usta bir anlatımla o sorunları okurlarına benimsetmeye çalışır. Bir başka özelliği de pek çok kişinin yanaşmadığı, çekindiği yaşamsal konulara, sorunlara tam bir yüreklilikle el atmasıdır. - Oktay Akbal- (Arka Kapak)
Tükendi
Vedat Aydın, Musa Anter, Uğur Mumcu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Mehmet Sincar, Gaffar Okkan ve daha niceleri alçakça katledildi; Sivas'ta onlarca aydınımız yakıldı; 90'lı yıllarda Batman'da yüzden fazla kişi öldürüldü. Bu kanlı ve acımasız cinayetleri gerçekleştirenler kimlerdi? Kan gölünden beslenenleri devlet görmüyor muydu? 1994 yılında TBMM'de bir komisyon kuruldu; milletvekilleri Güneydoğu'da kapsamlı bir araştırma yaptı ve faili meçhul cinayetlerle ilgili bir rapor hazırladı. Bu cinayetleri işleye
Tükendi
Gökyüzünün gölgesinde oturuyorlardı. Hüzün gitmiş yerini sevinç almıştı... Olimpos'un eteklerinde, bir eylül sabahı uyandıklarında onlar uzak ve solgun çocukluk günlerini anımsayıp, umutla birleşen bir sese koşmaya hazırlanıyorlardı... Erkek elinden tuttu kadının... Dedi ki: "Gözlerin gülümsüyor yine!" Her sabah yaşlı güneşle uyanan iki sevgili el ele tutuşup suyla hesaplaştılar, rüzgâra yüzlerini sürdüler... Bir gece önce ay denize vururken oynadıkları oyun, tenha iskelede gök tanrısı Zeus'u bile kıskand
Tükendi
İrticanın tek yüzü yoktur... Çeşitli suratları vardır... Karanlığın perde perde koyulaşıp siyahlaşması gibidir bu farklılaşma... Ancak hepsinde ortak amaç, Atatürk'ün laik Cumhuriyetini yıkarak bir dinci devlet kurmaktır. ilginç olan nokta islamcı irticanın, yalnız Anadolu'da değil, laiklik devrimini 18. yüzyılda gerçekleştirerek "dinci devleti" tarihe gömmüş Avrupa'da örgütlenmesi; "aydınlanma" coğrafyasında palazlanmasıdır. Elinizdeki kitap bu garip çelişkinin öyküsünü anlatıyor... Kiliseye dayanan dinci
Hikmet Çetinkaya "bir beyaz gecede" kaybolmuş kadınları, sokak çocuklarını, çocuk fahişeleri, ayyaşları ve uyuşturucu bağımlılarını anlatıyor bu kitabında... Dünyanın iki ayrı ülkesinden, Türkiye ve Amerika'dan insan portreleri çiziyor... Türkiye'den genelev ve pavyon kadınları... İsimleri Yaprak, Tuba, Necla, Hatice, daha niceleri... Umursamazlıkları umarsızlığa dönüştüğünde, yaşamanın önemini birden anımsadıklarında, bölük pörçük dökülüyor sözcükler ağızlarından. Unutulmaması gereken, yazgıları ne olursa
"Biz bugünlere 24 saatte gelmedik," diyor Hikmet Çetinkaya. "Biz Suudi prenslerine fahri doktora verilmesine sessiz kalarak, Başbakanlıkta tarikat şeyhleri için verilen iftar yemeklerini görmezden gelerek, imam hatiplerin 'arka bahçe' ilan edilmesini, kayıp trilyonları, Yimpaş'ları, 13-14 yaşında imam hatipli çocuklara belletilen 'Ben Muhammed Mustafa ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir devlet haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti
Tükendi
Kim bu Fethullah?.. Hikmet Çetinkaya, adamı kendi dilinden deşifre ediyor, başkasının anlatımı değil; kitapta Fethullah Fethullah'ın kimliğini sergiliyor... Ne diyor adam: "Kabe'de çok sinek vardı, herkesi ısıtıyorlardı, bu sinekler beni bir kez ısıtmadı..." "Komşumuz bizim bahçedeki kazlarımızı dövmüş yaralamıştı; havada bir bulut belirdi, bizim kazları hırpalayan komşunun bahçesine dolu yağdı, ne var ne yok alıp götürdü; köyde başka hiçbir yere dolu yağmamıştı..." "Zelzele olmuş, köyde yıkılmadık bin
Tükendi
Elinizdeki kitap, yalnızca bir yakın tarih belgeseli değildir. Aynı zamanda, günümüz Türkiyesinde yaşanan bütün çelişkilerin asıl kaynağını gözler önüne seren, çok ciddi ve yalın bir hatırlatmadır. Öyle ki, aradan kırk yılı aşkın bir zaman geçmişken, 60lı ve 70li yıllara damgasını vuran birçok olayın, siyasal ve sosyal olarak halen sürdüğünü anlatır. İşte tam da bu noktada, bütün kilitleri açacak, kafa karışıklıklarını çözecek ve o sancılı yıllara da damgasını vuran bir sözcük karşımıza çıkar: Emperyalizm!
Tükendi
Kuzey rüzgarı gelip geçti... Yine tek bir yaprak kıpırdamıyor dışarıda... Bir zaman tünelinden geçtim... Yıllar önceye döndüm... Onlar çocuktu... Hüzünleri, sevinçleri uçsuz bucaksız mağaralarda yitip gitmişti... Yaşamlarının en güzel günlerini cezaevlerinde geçirmişler, geçiriyorlardı... Umutların bir rüzgar gibi dağıldığı gecelerde, karanlığın aydınlığa uşamasını bekliyorlardı... İşkenceden geçmişti hepsi... Yaşları 17-18´idi... Gözlerimi yumdum birden... Gecenin kanat çırptığı, umud
Tükendi
Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ilgilenmedi; on dört yaşında yaşamın kirli sularında yok olup gitti Sisli ve soğuk bir Diyarbakır akşamıydı. Karanlığın gri gölgesi evlerin, caddelerin, sokakların üzerine düşüyordu Evlerin pencerelerinden dışarıya sızan sarı donuk ışıklar yorgun düşleri bir karamsarlık çizgisinde buluşturuyor, umutla umutsuzluğun izlerini yansıtıyordu O evlerin birinde on dört yaşındaki Necla Akdeniz, teyzesinin kızı Işıl Adsız´la birlikte kalıyordu. Birden evin kapısı çalmaya başladı Şimdi
Tükendi
"Amerikan Mızıkacıları" Türkiye´nin içinde bulunduğu süreci anlatıyor... 2002-2008. AKP nasıl iktidar oldu; ABD niçin Irak´ı işgal etti? ABD´nin Büyük Ortadoğu Projesi... Yeşil sermaye... Tarikatlar... Nakşibendi egemenliği, Fethullahçı yükseliş... Okullar, yurtlar, dershaneler, hastaneler... Kuzey Irak´ta Barzani´nin rolü; Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bush, Talabani, Fethullah Gülen... Bu bir Türkiye fotoğrafıdır. Ulus devlet kavramını ortadan kaldıran düşünce tarzı... Kanlı PKK vahşeti... Türkiye nered
Tükendi
Şimdi sana Victor Segalen´in seslendiği gibi "Yasak Mor Şehir"in o gizemli havasından esinlenerek haykırmak istiyorum... Beni sıkılmadan dinle ve hiçbir yere kaybolma!... Orada olmayı, ansızın çıkıp gelivermeyi, giyinik ya da çıplak görünmeyi, kişiliğinin gözle görünür ağırlığıyla etkilendiğimi savlamıyorum kesinlikle... Zamansız ne bir öfke ne de kıskançlık duyuyorum... Ne sesimle yargıçlara, ne acımasız bir bakışla başkaldıranlara, ne de başları tırnaklara asacak insanlara yanıt vermeyi düşünüyorrum yağmu
Tükendi
Çoğunu yakından tanıyorum: İşbitirici, iktidar yalakası, kendi çıkarlarınını savunucusu, köşe dönücü Tayip Beyin, Abdullah Beyin sofralarında, özel uçağında ağırlanırlar Solculuğu çoktan bıraktılar Parasızdılar, kirada oturuyorlardı Sonra ne olduysa, görünmeyen bir el onlara dokundu, zenginleştiler Değişik adlar aldılar. Rüzgargülüydüler önceleri, AKPnin ampülünü sevip böcek örneği kanat çırptılar Öyküleri uzun, anlat anlat bitmez Sahtekarlıklarını, ikiyüzlülüklerini, liberal sol ve liberal demokrat maske
Tükendi
Hikmet Çetinkaya soruyor: Besleme medyanın tarikatçı ve liberal tosuncuklarını izliyor musunuz? Her biri aslan parçası, kükrüyorlar sürekli! Türkiyede nasıl bir demokrasi isteniyor; besleme medya aslanlarının demokrasisi mi?
Tükendi
Evin holünde uzun bir zaman…Kadın, erkeğe gülümsüyor…Erkek “bir oyun” olduğunu o anda seziyor…Kadın, pencere kenarına doğru gidiyor usulca…Kadın, kandırmacaları yaşamına ilke edindiğinekendisi de inanmak istemiyor.O anda anlıyor erkek kadının hasta olduğunu,o anda her şeyi fark ediyor…Diyor ki:“Boşunadır ağlayıp haykırman biliyorum,boşunadır ummak tükenmeyi…”
Tükendi
Mustafa Kemal Atatürk putlaştırılamaz!Atatürk Devrimleri savunulur, korunup kollanır.Yaşamım boyunca Marksist bir bakış açısıyla irdeledim Atatürk´ü...1934´te kadın hakları... Harf ve Dil devrimi...Giyim kuşam devrimi...Uygarlık!Peki bugün yaşananlar...Ve bir soru:"Dinci kuşatma sürecek mi?"Kitapta yer alan yazıları seçerken buna özen gösterdim...Aydınlık bir Türkiye´yi ortaçağın karanlığına gömmek isteyenleribelgeleriyle ortaya koydum...Umarım beğeneceksiniz.HİKMET ÇETİNKAYA
Tükendi
Kaybedilmiş sevgiler, kaybedilmiş zamanlarda, oralarda, gerilerde. Akmamış gözyaşlarımda, saklı anılarda... Saklambaç oynarcasına... İç sızlatan geriye dönüşler... Ama bir yandan da umut veren gelecek... - Ne cehennemdesin Salih?
Tükendi
Dinci örgütlenmenin nasıl ivme kazandığını, tarikatların eğitimi nasıl ele geçirdiğini irdeliyor Hikmet Çetinkaya… 1994-2008… 14 yıllık bir süreç… Dinci kuşatma, ABD emperyalizmi… Nereden nereye geldik?.. Tüm soruların yanıtı "Yobaz ve Hokkabaz"ın gözlerinin içinde ve parmaklarının ucunda…
Tükendi
Bu bir öyküdür aslında… Dünün solcuları, bugün “Soros çocukları” olmuştur… Onların adları, saymakla bitmez! ABD’nin Irak’ı işgaline, “Saddam gitti yaşasın demokrasi” diye çığlık atan onlardır… Laik, demokratik Cumhuriyet’in temeline dinamit koyanları, “demokrasinin ve özgürlüklerin simgesi” olarak görenler onlardır… Ben; bir yurtsever ve solcu olarak onların maskelerini indirmeyi sürdüreceğim. Din baronlarıyla aynı sofrayı paylaşan “Soros çocukları”nı ve “el birliği” ile Türkiye üzerine oyunları bu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1