Milyonlara seslenen TV dizilerinin bizi kendi dünyamızdan uzaklaştırmasının yaratabileceği sakıncaların üzerinde çok tartışılıyor. Çoğu yerli dizi önyargıları pekiştirdiği ve dar klişelerin dışına çıkamadığı için bu görüşü ister istemez destekliyor. Ancak dizilerin empati duygusunu uyandırıcı, düşündürücü bir gizilgücü de olabilir. Bu da tıpkı iyi bir romanda olduğu gibi bize kendi dünyamızın dışında başka dünyalar olduğunu da hatırlatabilir. Dizi Pusulası bize hem dizi eleştirisinin yollarını açıyo

Arkadaşlık başka bir şey. İnsan arkadaşını uzak bir kente taşındı diye unutur mu hiç? Deniz ve Doğan birbirlerine sık sık e-posta gönderiyorlar. Paylaşacakları öyle çok şey var ki. Arkadaşlık başka bir şey; toplumdaki kutuplaşmayı ve değer yargılarını aşıp bütün duvarları yıkıyor. İnanmayacaksınız ama büyüklerin yapamadığını başarıyor. Zehra İpşiroğlu'ndan dokuz yaşın üstündeki herkes için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir kitap.

Çocuk hakları üzerine çarpıcı bir oyun Geppetto atölyesinde renkli tahtalardan çalışma masası yapıyor, neşeli, tasasız bir hali var. Aniden fren yapan bir araba sesi ve bağrışmalar duyuyor. Aynı anda kapısı kırılacakmış gibi vuruluyor: Polis, kapıyı açın! Zehra İpşiroğlu gözü iktidar tutkusundan başka bir şey görmeyenlerin ve baskıya uğrayan çocukların hikâyesini anlatıyor.

"Kadına karşı şiddet izleğini ele alan bu oyun, belgelerden (gazete kupürleri, haberleri, röportajlar vb.) yararlanılarak yazıldı. Anlatılan olayların hepsi ya doğrudan gerçeklere dayanıyor ya da kurmacanın da katkısıyla gerçeklere gönderme yapıyor; başka bir deyişle bildiğimiz, tanıdığımız olayları içeriyor." Zehra İpşiroğlu

Yapıcılığın Gücü, Türkan Saylan'la Söyleyişler kitabı bizi sadece yakın geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarmıyor, aynı zamanda bugüne de ışık tutuyor. Yaşama ve kendine insancıl bir yaşam alanı oluşturma hakkının çağdaş bir demokrasi anlayışı içinde her tür kolektif, kültürel , dinsel, ideolojik kimliğin ötesinde sonuna değin korunması ve savunulması düşüncesi İpşiroğlu ve Saylan söyleşisinin eksenini oluşturuyor. Bu kitapta Türkan Saylan'ın yüz binlerce insanı etkileyen üretici ve yapıcı kişiliği ve mü

Bertolt Brecht herkes için tanıdık bir isim. Oyunları, şiirleri, özdeyişleri herkes için bir pusula işlevi görüyor. Ancak pratikte nasıl bir biçim aldığı ise yıllar içerisinde değişen, farklı anlamlar kazanan, yorumlarla yumuşayan şiddetlenen bir içeriğe sahip. Değişmeyen tek şey ise Brecht'in her daim güncelliği. Aksi takdirde Cesaret Ana'ların günümüzdeki varlığını nasıl açıklardık? Kitap, Zehra İpşiroğlu'nun yurtiçi ve yurtdışında eleştirel bir gözle biriktirdiği deneyimleri, Brecht'in yıllar içerisinde

Herkesin içinde bir güneş vardır, ama bunu keşfetmek kolay değildir. Hayallerin, masalların, rüyaların dünyasında yaşayan küçük bir kıza sahilden mavi bir eşek bakıyor, bir martı gelip resmini çizdiği vazoyu tuzla buz ediyor, bir kutup ayısı onu kovalıyor... Hayaller çook... Ama ne yazık ki gerçek hayat hayal kurmaya pek izin vermiyor; kurallar var, yasaklar var ve yapılmaması gereken daha bir sürü şey... Sonra büyüme yılları... Okuldan okula, şehirden şehire, ülkeden ülkeye göç yılları... Göçmen işçileri

"O geceki korkumu hiç unutmayacağım: Birden uykudan sıçrayışımı... Kalbimin gümbür gümbür çarpışını... Soluğumu tutuşumu... Kapı mı çaldı, rüya mı görüyorum?..." "Kaç kere evden kaçtım, kaç kere evimize döndüm, kaç kere anneme babama bana kapılarını açmaları için yalvardım, kaç kere onu komutanlığa şikayet ettim, kaç kere polise gittim, kaç kere suç duyurusunda bulundum..." "Korku dediğin vahşi, çok vahşi bir hayvan gibi...Kokusu burnuma, genzime doluyor, içim yanıyor..." "Yalancı" diye bağırdım aynaya.

Türkiye'de kadın olmak nasıl bir şey, bu coğrafyada doğmuş bir kadın hangi sorunlarla karşılaşıyor, onu engelleyen güçler neler? Eril zihniyetin en uç noktasını oluşturan şiddet nedir, nasıl yaşanıyor? Kadınlar bu sorunları çözmek için nasıl bir mücadele veriyorlar:Toplumsal cinsiyet izleğini farklı açılardan kuşatan bu kitapta kadının toplumdaki konumu çeşitli açılardan irdeleniyor.

Düşünme korkusu, içinde yaşadığımız şu çalkantılı dönemin belki de en belirgin özelliği. Neye uğradığımızı bile anlamadan düşüveriyoruz bu korkunun pençesine. Giderek yaygınlaşan bir hastalık gibi içimize sızıyor. Kurtulmak kolay değil. Amaçlanan da bu. Özgürce düşünemeyen, sorunlara eleştirel bakamayan suskun insanlar yaratmak. İstendiği gibi biçimlendirilen, yönlendirilen insanlar... Bu soruna deneysel bir araştırmayla ışık tutan bu kitap, bir arayışı dile getiriyor. Düşünme korkusunu yenerek düşünmeyi ö

Her sahne yorumunun kendine özgü bir yapısı, dili ve anlatımı vardır. İzleyicinin bu dili anlayabilmesi sahne tasarımından ışık rejisine, oyunculuktan müziğe kadar sahnedeki tüm göstergeleri bir bir çözümleyebilmesine bağlıdır. Sahneyle seyirci arasında oluşan bu diyaloğun alımlama süreci içinde nasıl geliştiğini farklı sahneleme örnekleriyle irdeleyen elinizdeki kitap keyifli bir düşünme oyununu ya da duyularla düşüncenin buluştuğu anları dile getiriyor

İnsan haklarının sürekli çiğnendiği ataerkil bir toplumda yaşıyoruz. Şiddet, yaşamımızın doğal bir parçası. Bundan en çok payını alanlar kadınlar, çocuklar... Lena, Leyla ve Diğerleri oyunculuk performansına dayanan tek kişilik bir oyun, bir göç öyküsü... Yaşanmış bir olaydan yola çıkarak özgürlüğü kısıtlanan bir kadının parçalanmışlığını anlatıyor. Pinokyo Kral Übü'nün Ülkesinde bir kara güldürü ya da kukla oyunu. Ezilen, horlanan, baskıya uğrayan çocukların sesini gündeme getiriyor. Otoriter bir siste

Yeni bir iletiniz var! Deniz ve Doğan arasındaki mektuplaşmayı okurken, farklı toplumsal katmanlardan gelen iki çocuğun dünyasına girip onların aile, okul ve çevrelerindeki yaşantılarını paylaşacaksınız. Çok eğlenceli, komik, aynı zamanda düşündürücü bir kitap.

Düşünceler Özgür, Düşünmek Özgürlüktür Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim! Çocuk ve yetişkin hakları, şiddetin olmadığı bir dünya, kadın-erkek eşitliği, medya bilinci, çevre ve demokrasi Tüm bunlar çağdaş toplumun temel kavramlarından sadece bazıları. Peki bu kavramların ne kadarını biliyorsunuz, ne kadarı günlük yaşantınızın bir parçası olarak sizinle yaşıyor? Bu sorulara yanıt vermekte zorlanıyorsanız, Prof. Dr. Zehra İpşiroğlunun Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim adlı yardımcı uygulama kitabı tam size g

Gençlerle Dialog, Denemeler, İncelemeler ve Söyleşiler kitabında çocuk ve gençlik yazınından eğitimde tiyatroya, yaratıcı yazmadan okuma kültürüne değin geniş bir yelpaze sunulduğu gibi Anadoluda çocukluk, gençlerin özgürlük arayışı, empati ve farkındalık, ataerkil ve feodal yapılanmanın kıskacındaki kız çocukların sorunları gibi güncel izleklere de yer veriliyor. Prof.Dr. Zehra İpşiroğlunun yıllardır Türkiyede ve Almanyada sürdürdüğü akademik ve yaratıcı çalışmaların zengin bir ürünü olan bu kitap ç

Deprem öncesi Van: İnanılmaz koşullarda okuma savaşımı veren kızlar... Ve bitmeyen hayalleri... Gün gelecek feodal yapılanma, töre ve şiddet kıskacından kurtulacaklar... Gün gelecek hemşire, güvenlik görevlisi, avukat, öğretmen olarak bir sonraki kuşağa da yepyeni kapılar açacaklar. Onlar bu uzun yürüyüşün daha başlangıcındalar... Ama anneleri var arkalarında, anneanneleri var ve eril koşullanmışlığın kıskacından yavaş yavaş çıkma savaşımı veren ağabeyleri ve babaları ve onları destekleyen kadın örgütlenmel

Hepimiz aynı şeyi istemiyor muyuz? İyi yaşama, yaşamımıza anlam katma, yaşanılan anın tadını çıkarma, hayal kurma ve hayalleri gerçekleştirme... Ama bu öyle basit bir şey değil ki, işte önümüzde yükselen dağ gibi engeller... Öyleyse bu işin, yani yaşamın üstesinden nasıl geleceğiz? Bize gereken sadece bir ayna, bir de gözlük Ama ayna da gözlük de bildiğimiz aynalardan ya da gözlüklerden değil, çünkü her ikisi de sihirli. Gençlere mektuplar içimizdeki dönüştürücü gizilgücü, yani sihirli gözlük ve sihirli ay

Taksim Meydanından Gümüşsuyuna doğru inerken hep bir rüzgâr eser. Bu rüzgâr mevsimine göre kimi kez ipek gibi yumuşacıktır, kimi kez sert ve dondurucu. Yaz aylarında insana hoş gelir, kış aylarındaysa öyle bir çarpar ki insan neye uğradığını şaşırır. Özellikle yağmurlu havalarda esmeye dursun, çer çöp havada uçuşur, etekler havalanır, şemsiyeler tersine döner, saçlar darmadağın olur. Ayaspaşanın rüzgârı bir anda serseme çevirir insanı. Galata ve Cihangir sırtlarından sonra doğuda Dolmabahçe, güneydoğuda Kab

Her düş, eğer gökyüzünden yıldızları toplamak gibi uçuk bir düş değilse, doğru anda yaşama geçmeyi bekler. Kimi kez bir düşün yaşama geçmesi yıllarımızı alabilir. Çünkü her düşün kendine göre bir zamanı vardır. Ama hayal dünyasında, yani masallardaki ve öykülerdeki düşler çok çabuk gerçekleşebilir. Düş Hırsızlarına Karşı okuyucuları düş tohumlarının yeşerdiği renkli bir dünyaya götürürken, çocuk hakları ve demokrasi gibi kavramlara da çocukların anlayabileceği bir dille açılım getiriyor. Düş kurmayı düşü

Özgürlük Yolları bir gençlik kitabı Kolektif koşullanma, gelenek ve görenekler, ataerkil ve feodal yapılanma, dinsel baskı, otorite ve şiddet, ayrımcılık ve ötekileştirme kıskacından kurtulma arayışını gündeme getiriyor. Bu arayış modern dünyayla geleneklerin çatıştığı bir Avrupa ülkesinde bizde yaşanıldığından çok daha yoğun bir biçimde yaşanılıyor belki de. Kitaptaki öykülerde ortak olan özgürlük yolunda arayış. Öykülerin birbirinden ayrıldığı nokta, bu arayışı herkesin kendi kişiliğine ve yaşadığı koşul