"İS 21. yüzyılda sükûnet olumsuz, hareket olumlu bir şey olarak anlaşıldı. Sonra gelenin önce geleni her zaman geliştirdiği sanıldı. Bunun farkına varan, sonradan toplumun arasına katılmış ya da doğup belli bir yaşa eriştiğinde toplumdan sıyrılmak isteyen birey artık bunun çok zor olduğunu anlayacaktır. Köyden geleni büyük bir hevesle yutacaktır şehir ama bu nankör bir yutuş olacaktır. Ne kendisi yapacaktır ne de özünü bırakacaktır zavallı insanın. Artık insan, hayatına arafta kalmış bir piyon olarak devam
Usta gazeteci-yazar Mustafa Mutlu son romanı 74. Ferman'da, Ezidi kültürüne odaklanıyor ve bu halkın yakın geçmişte yaşadığı derin acıları anlatıyor. IŞİD saldırısıyla dağılan bir Ezidi ailenin dramı, kaçırılan, tecavüz edilen, köle gibi satılan kadınlar, çaresiz yaşlılar ve çocukların bakış açısından aktarılıyor.
74. Ferman, Irak'ın Sincar bölgesinde ve ölüm topraklarına dönüşen Şengal Dağı'nda, acımasız karanlık karşısında hayatta kalmak için güneşe uzanan ellerin öyküsü.
21. yüzyılda, Türkiye sınırların
Dön Kardeşim, dokuz günde yazıldı. Sadece isyanla değil insana ve geleceğe
duyulan güvenle de yazıldı. Bu dokuz güne gazeteciliğe adanmış bir yaşam ve zorbalığa
boyun eğmeme kararlılığı sığdırıldı. Mustafa Mutlu aslında dokuz günde sadece
işten atılma sürecini ve karşılaştığı tacizleri değil, Türk medyasının dönüşümünü ve basın
özgürlüğünün kapalı kapılar ardında geldiği noktayı kaleme aldı. Mutlu yeni kitabı
Dön Kardeşimde medyada yaşanan rezaletler hakkında bilginin ötesinde umut da veriyor.
Yozlaşmaya ka
Rica etsem saçımı okşar mısınız? bizi anlatıyor... Kalabalıkların arasında kaybolanları, kendi değerlerine tutunarak yaşamaya çalışanları, sessizce direnenleri anlatıyor. Yürekleri büyük insanları... Yedi günaha, iffetsizliğe, tamaha, öfkeye, acımasızlığa, kıskançlığa, gurura, doymazlığa her şeye rağmen elveda diyecek gücü olanları anlatıyor...
Her cambaz dediğinde babası itiraz eder, Cambaz değil, canbaz diye düzeltirdi. Canıyla oynayan manasında... İp canbazına ise rismanbaz denir.
İp, durmadan kayıyord
Mustafa Mutlu, bu kitapta ülkemizde daha önce hiç
denenmeyen bir şeyi gerçekleştiriyor. Bir gazeteci için pek
de kolay olmayan bir işe soyunuyor ve yıllar önce yazdığı
yazılarla hesaplaşıyor...
"Sahibinin sesi değil kendi sesi" olan yazar; iz bırakmış
yazılarının peşine takılıyor ve ilk kez bu kitapta yayımlanan
yüzlerce yeni yazıyla bugün gelinen noktayı gözler önüne
seriyor...
Yazar elinizdeki kitapta gazeteciliğin olmazsa
olmazlarından "fikr-i takip"teki ustalığını sergiliyor ve hem
yazılarıyla hesapla
Koskocaman bir hayatın içindeki acıların ve sevinçlerin; fırtınalar arasındaki küçük huzur anlarının ve huzurlu görünen hayatlardaki büyük fırtınaların harmanlandığı bir aile öyküsüBu kitapta anlatılanlar:
Sıradan ama özel...Günlük ama ömürlük...Küçük ama büyük...Basit ama zor...
Sığ gibi ama derin...
Mustafa Mutlu, bir aile öyküsü etrafında aslında koskocaman bir hayatın içindeki acıları ve sevinçleri; fırtınalar arasındaki küçük huzur anlarını ve huzurlu görünen hayatlardaki büyük fırtınaları harmanlıyor
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.