Muhiddin Mekki Osmanlı'nın acılı çöküşünü, milli mücadeleyi ve Cumhuriyet'in doğuşunu görmüş, birkaç devre şahitlik etmiş, bunu eserlerine yansıtmış bir edebiyatçımızdır. Muhiddin Mekki edebiyat tarihimizde iki üç tiyatrosunun dışında pek bilinmeyen bir şahsiyet olarak unutulmuş. Onun bu unutuşa layık olmadığını düşünüyorum. Eserleriyle yeniden bu günün edebiyat dünyasına seslenmesi o dönemin ruhunu, edebiyatını getirmesi elbette birçok fayda sağlayacaktır. (Arka Kapak)

XIX. yüzyıl, milletlerin hayatında her cephede büyük ve köklü değişimlerin derin sarsıntıların, arayış ve ümitlerin sahnesi olmuştur. Bilim ve teknikten kültür ve sanata kadar atılan her yeni adım beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlarla problematik bir çehre arz eder. (...) Tanpınar'ın "değişme" parantezine aldığı varlık kategorileri "ruh"u, "ben"i kaybetmeden yenilenme yolunu arıyordu. Tabii ki bulunan yol ve gidiş tarzı her zaman tenkit edilmiştir ve edilecektir. Fakat şunu da unutmamalıdır ki,

Edebiyatımızda seçkin bir yere sahip olan Yahya Kemal, yalnız gelenekle kopan bağları yenilememiş, Batı`dan seçici bir tavırla aldığı bakış açısını, metodu ve estetik anlayışını da edebiyatımızın hizmetine sunmuştur. Kendi kültür kaynaklarımıza yönelerek, aldığı cevheri, bir kuyumcu titizliğiyle işleyip günümüze getirmesi, yeniden yorumlayarak çağa kazandırması açısından o, denebilir ki edebiyatta bir nevi Türk rönesansının da başlatıcısıdır. Şiirlerinde ve onların zeminini oluşturan nesirlerinde Türk kültü