Çoğul renkler taşıyan, yaşama dayatılan tek tipçi anlayışlar, halkları, insanı kendisine yabancılaştıran, gerçek bir uygarlaşmanın yolunu kapatan başlıca engellerden biridir. Doğadaki çeşitliliğin korunmasının, siyasal ve ideolojik nedenlerle insana, halklara layık görülmemesi düşündürücüdür. Oysa her yerel tomlumsal-kültürel çeşitlilik, binlerce yılın ürünü olup, insanlığın ortak mirasıdır. Bu mirasın uygarlık / uygarlaşma adına korunması, geliştirilmesi gerekmez mi?Kürt Halkı, Ortadoğu'nun yerleşik halkla

1940 yılında Doğubayazıt'ta, Ağrı eteklerindeki bir köyde doğdu. Üç yaşındayken ailesi Çorum'un Alaca ilçesine sürgün edildi. Bu sürgün ve sonuçları ailenin geleceğine damgasını vurdu. Köklerine, insani değerlere bağlı bir muhalif olarak büyüdü. İnsan ve toplum bilimlerine meraklı biri iken teknik bir alanda meslek edindi, ziraat mühendisi olarak yaşamını sürdürdü. Genç yaşlarda sosyalist değerlerle tanıştı. Daha ziyade siyasetin mutfağında, toplumsal örgütler alanında uğraş verdi. 1980 sonrasında toplumsa