Neredeydi? Neden buradaydı? Son birkaç günde neler olmuştu? Geçmişi sırlar ve yalanlarla dolu Umut ve bunların peşine düşen genç bir doktor. Ve her satırı sizi derinden etkileyecek bir hikâye... Gözlerimi açtığımda karanlığı duyabiliyorum artık. Tünelin taşlarına tünemiş senfonik iç çekişleri... Haklısın, umudumu kaybetmeden bekleyeceğim. İlahi varlık beni affedinceye kadar taşlardan birinde umudun rengine bürünerek sabırla bekleyeceğim... Sahi, umudun kaç rengi vardır?

Hayatın değerini aramaya çalışma Bu değeri veren de, yargılayan da sensin

Ortaya çıkan günlükler muhteşem bir aşkın sırlarını aralıyor. Genç bir gazeteci olan İpek, yoğun bakım hastaları üzerine bir yazı dizisi hazırlamak üzere gazetesi tarafından görevlendirildiğinde hayatında eşine benzerine rastlamadığı büyük bir aşk masalının içinde buluyor kendini. Bir aşk ki gurur ve önyargıların kapanına kıstırılmış, bir aşk ki ancak bıçak kemiğe dayandığında kendini işfa etmeye hazırlanıyor. Bir aşk ki ölü gibi yaşamak ve yaşam dolu ölmek arasındaki farkı belirliyor. Duru bir dil kullan

...Göz göze geldiğinde dizlerinin bağı çözülür gibi oldu. Koltuğa oturuverdi. Bir müddet sessizce bakıştılar. "Ah Şinasi" diye hayıflandı, "nedir bu başımıza gelen? Ne çok sevmiştim seni... Neden bütün bunlar? Bunları hak edecek ne yaptım? Bazı şeyleri affedemesem de artık o kadar üzülmüyorum ama bu lanet nedir, söyle bana Allah aşkına Şimdi de torunumuzu buldu... Susma cevap ver, ne yapacağım şimdi?" Nedir bu lanet, çözülemeyen...