Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hat levhaları salonlarımızı, camilerimizi, müzelerimizi süsleyen değerli sanat eserleridir. Bunların metinleri genellikle âyet, hadis ve hikmetli sözlerden seçilir. Levhalarda çok yönlü özellikler bulunur. Öncelikle sözleri değerlidir. Sıradan ifâdeler levhalara geçmez. Anlamlı, değerli, kutsal kabul edilen kelimeler levhalara yazılır. Bu çalışmada 40 levhanın metni konu edinilmiştir. O yazılar ne diyor, bize neler hatırlatıyor, anlamları nelerdir izah edilmektedir. Yeri geldikçe tasavvufî yorumlara da yer
Tükendi
Kültürümüzde güzel bir söz var: “Doğduğun vakti hatırlar mısın? Hani sen ağlarken sevinçten dolayı herkes gülerdi. Öyle bir ömür sür ki ölürken etrafındakiler ağlasın, sen gülerek git.”Geleneğimizde, gidenleri hayırla anmak esastır. Elinizdeki kitapta çağımızda yaşamış yirmi dört güzel insandan söz edilmektedir. Bir kısmı kamu oyunun yakından tanıdığı isimler: Mahir İz, Ekrem Hakkı Ayverdi, İlhan Ayverdi, Bekir Sıdkı Sezgin, Ahmet Yüksel Özemre, Meşkûre Sargut, Müjgan Cunbur gibi. Bir kısmı ise yazarın tanı
Tükendi
Sâmiha Ayverdi ömrünü Türk-İslâm kültürünün yeniden canlanmasına adamış bir mütefekkir yazarımızdır. O, her türden eserinde tasavvuf inanış ve düşünüşünü başarıyla anlatmış, bu alandaki zengin bir kültür ve inanç malzemesinin günümüz insanına aktarılıp tanıtılmasında bir köprü vazifesi görmüştür. O, dergâhların kapalı olduğu devirlerde, tasavvufu eserlerinde yaşatmıştır. Ona göre üstüne gaflet ve cehâlet tozları yığılmış tasavvuf müessesesinin gün ışığına çıkacağı günler gelecek, tasavvuf inanışı yeniden s
Tükendi
Tasavvuf, Anadolu şehirlerinin kültürel yapısının şekillenmesinde önemli dinamiklerden biridir. Yüzyıllar boyunca sûfîlerin gayret ve himmetiyle oluşan bu güçlü medeniyet, edebiyattan folklore, mimarîden musikîye kadar toplumu besleyen bütün damarlara kaynaklık etmiştir. Anadolu'nun her şehrinde olduğu gibi İzmir'de de güçlü bir tasavvuf geleneğinin varlığı hissedilir. Ünlü seyyah İbn Battuta'nın 1300'lü yıllarda anlattığı Rifâî tekkesinden, çağımızın önemli mutasavvıflarından olan Lütfi Filiz'in anlattığ
İnsan, ikili bir yapıya sahiptir: Madde-mânâ, beden-ruh. İnsanın mutluluğu bu ikiyi birlemekle, yani aralarında denge kurmakla mümkündür. Maddemiz, bedene bağlı güçlerimiz daha baskın bir yapıya sahiptir. İstenen dengenin sağlanması için manevî tarafın kollanması gerekir. Bu kollama işi, dinin tasavvuf yorumuyla temin edilir. Tasavvuf ilk dönemde "zâhitlik" olarak başladı, zaman içinde zenginleşti, olgunlaşma yöntemleri geliştirdi. Elinizdeki kitapta bu yöntemlerden, nefisle savaş demek olan "Büyük Cihat"
Tükendi
Tasavvuf ve tarîkat konusu çoğumu-zun ilgisini çeken fakat hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız alanlardan biridir. Dinî, felsefî, tarihî ve sosyal boyutlarından her biri, ayrı ayrı belli bir ağırlıkla ele alınmadan tam olarak anlaşılması zordur. Tasavvuf ve tarîkat, özü itibarıyla dinin bir algılanış ve yaşanış biçimidir. Duygusal taraf ağır bastığından tarîkatta kolayca yanlışlığa düşülebilir. Onun için bu alan mutlaka doğru bilgi ile beslenmeli ve desteklenmelidir. Her şeyin "ilmi cehlinden yeğdir
Kenan Rifâî 19. asrın son çeyreği ile 20. yüzyılın ilk yarısında yaşadı. Doğu ve Batı kültürünü hazmetmiş biridir. Eğitim öğretimde hocalık ve yöneticilikle birlikte dergâh şeyhliği yaptı. Tanzîmattan itibaren bir kültür ve medeniyet buhranı yaşadık. Kenan Rifâî'de, müslüman kalarak modern hayatı benimsemenin, kendi kültür ve medeniyetimizi terk etmeden çağa ayak uydurmanın örneklerini görürüz. O, tevhit ve aşk anlayışına sahipti; bildiklerini, inandıklarını, içinde bulunduğu şartların imkânına göre anlatm
Tükendi
Bu kitap; işine tutkuyla bağlı, "an"ı yakalama peşinde koşarak beni gölgem gibi takip eden Mehmet Demirci'nin gözünden Cumhurbaşkanlığı dönemimin üç yılının ilginç ve özel anlarını sergilemesi açısından da önemli bir çalışmadır. Makam Memleket Ziyaret Özel zamanlar Görev başında Son gün
Tükendi
Dinin de bir zâhiri, bir bâtını, yani bir dış yönü bir de iç yönü vardır. Abdestin, namazın, orucun, haccın iç anlamlarını bilmek, bu ibâdetleri daha zevkli yapmaya yol açar. Onlara bir mânevî derinlik ve zenginlik katar. Abdest, sadece eli yüzü yıkamaktan ibâret değildir. Aynı zamanda mânevî arınmadır, Hakkın huzûruna çıkmaya bir hazırlıktır. Namaz, kıyamdan, rükûdan, secdeden ibâret değildir. Onun hedefi, mümine mîrâc zevki yaşatmak, Cenâb-ı Hakla beraber olma şuuruna erdirmektir. İbâdetlerde gerçek amaç
Tükendi
Gönül dünyâmızı aydınlatanlar; Velîler, Allah dostları, erenler. Hz. Peygamberin mânevî vârisleri. Yaşadıkları devirde, hayatları ve davranışlarıyla örnek olanlar. Vefatlarından sonra ise sözleri, eserleri, menkıbeleri ve şiirleriyle asırların ötesinden tâliplerine, sevenlerine ışık saçanlar. Elinizdeki kitapta, işte bunlardan 70 tanesine yer verildi. Onların kısa hayat hikâyeleri, menkıbeleri sâde ve anlaşılır bir üslûpla dile getirildi. Önce ilk sûfiler anlatıldı. Gazâlî ve İbn Arabî gibi kitap yazan müel
İslam mutasavvıfları yaratılışı açıklarken Cenâb-ı Hakk'ın bilinmeyi murad etmesinden ve ilk olarak da Hazreti Muhammed'in (s.a.s) nurunu yaratmasından bahsederler. Daha sonra yaratılan her ne var ise bu nurdan yaratılmıştır. Hazreti Muhammed'in (s.a.s) âlemlere rahmet oluşunun anlamı burada gizlidir ki var olan her şey varlığını ona borçludur. Şu halde varlığımızın özü olan Nûr-i Muhammedî'yi tanımak, aslımızla irtibat kurmak ve kendimizi keşfetmek adına büyük önem taşımaktadır. Nûr-ı Muhammedî'yi tanımak
Tükendi
"Ben Muhammed Muhtar'ın yolunun toprağıyım" diyen Mevlânâ Celâleddin Rûmî ve onun mayalandırdığı Mevlevîlik kültürü tarihimizde her devirde etkisini sürdürmüştür. Hemen her seviyedeki sanatkâr, şâir ve düşünürümüzü farklı ölçülerde de olsa etkisinde bırakmış ve bırakmaya devam etmiştir; bunun yanında Türk milletinin her ferdinin gönlünde asırlardır sarsılmaz bir yer kazanmıştır Bin bir renge bürünen Hz. Mevlânâ'dan birçok renk sunan bu eser Hz. Mevlânâ'yı daha iyi anlamaya yarayacak, ehli tarafından bir re
Tükendi
"Hacılardan biri Medîne'de para kesesini kaybeder. Telâş ve şaşkınlık içinde aranmakta iken, kalabalık arasında Câfer-i Sâdık'a rastlar ve "Kesemi sen aldın!" diye tutturur. Câfer-i Sâdık, Hz. Peygamber soyundan gelen varlıklı, cömert, âlim ve fâzıl, bir zattır. Parasını kaybeden adama acıyan Câfer, kesesinde ne kadar parası olduğunu sorar ve bin dinar cevâbını alınca, adamı evine götürür ve kendisine 1000 dinar verir. Şaşkın hacı, kaldığı yere dönünce, akşam bir de bakar ki, kesesi köşe bucak bir yerde d
Tükendi
Asırlar boyunca sayısız velî, alim ve düşünce adamı yetiştiren İslâm medeniyeti, topraklarını, bu tarihî sahşiyetlerin ışığı ile aydınlatmış ve kutsallaştırmıştır. İslâm toprakları bu insanlara yaşarken kıymet verdiği gibi vefatlarından sonra da sahip çıkmıştır. Onların hayat hikayelerini, üstün vasıflarını, ahlâkî meziyetlerini, olağanüstü iş ve davranışlarını örnek alarak yaşamış ve menkıbelerinin destânî-efsânevî bir üslûpla nesilden nesile, dilden dile aktarılmasını sağlamıştır. Şüphesiz buradaki amaç i
Tükendi
Hz. Peygamber maddi ve ruhani hayatıyla örnek insandır.Bize düşen onun ahlakıyla ahlaklanmak ve ona benzemeye çalışmaktır.Onun ahlakı Kuran ahlakıdır.Onun ahlakı daha ayrıntılı biçimde, ondan bize intikal eden hadislerdedir.Hadislerin ışığında Peygamber efendimizi daha yakından tanıyabiliriz. Seçtiğimiz hadisler daha çok ahlak edep ve tasavvuf konularına aittir.Önemli bir kısmı kudsi hadistir.Açıklamalar arasında imkan doğdukça tasavvuf düşüncesine yer vermeye çalıştık.Tasavvuf kültürümüzden süzülüp gelen h
"Güzel ve iyi yüz, kötü huyla birlikte olursa bir kalp akça bile etmez. Testinin şekliyle ne vakte kadar oyalanıp duracaksın? Testinin görüntüsünden geç, ırmağa, suya yürü. Şeklini gördün ama manâdan gafilsin. Akıllıysan sedeften bir inci seç, çıkar. (Mesnevi, c. II, beyit: 843-1015) Fikir ona derler ki, bir yol açsın, yol ona derler ki, bir gerçeğe ulaşsın. Sultan ona derler ki, kendiliğinden sultan olsun, hazinelerle askerlerle değil... (c. II, beyit: 3176 vd.)" ...
"Nur-i Muhammedi" adlı uzun makalenin, memleketimizde alanında ilk olması dolayısıyla, bir köşede kalıp gitmesini istemeyen bazı dostlar, bunun kitap olarak yayınlanmasını istemişti. Çeşitli vesilelerle aynı yazıdan beslenen başka kısa yazı ve konuşmalarım da olmuştu. Onları da bir araya getirerek elinizdeki kitapçık meydana geldi. Bu sırada fark ettim ki, esas tema aynı olduğu için, bazı malzemeler bir çok defa tekrarlanmaktadır . Tekrarları çıkarsam tek tek yazıların bütünlüğü bozulacaktı. Konunun güzelli
Tükendi
İslam medeniyetini anlamak için kuşkusuz İslamın müslüman hayatında ve tarihinde oluşturmuş olduğu etkiye bakmak gerekir. Bu etki kendisini ibadetlerde, kurumlarda, düşüncede ve manevi hayatta belirgin kılmıştır.İşte Armağan Kitaplar bu anlama faaliyetini gerçekleştirmek için yayınlanmaktadır. Tasavvuf dinin daha içten ve derinden yaşanması demektir. Tasavvuf kendini tanımak, gerçek anlamda Hakk’ı bilmektir. Her an Allah’ı görüyormuş gibi davranmaktır. Biz görmesek de O’nun bizi görüp durduğuna inanmaktır.
Dinin iki yönü vardır: Birincisi, akıl boyutu; ikincisi, duygu ve gönül boyutu. Dinlerdeki duygusal boyut daha etkilidir. İdeal olanı, akılla duygu arasında ahenkli bir denge kurabilmektir. Ne sadece akıl yeterlidir, ne de yalnızca duyguyla işi götürmek mümkündür. Görül adamları ciddi bir manevi eğitimden geçerek olgunlaşmışlar; önce kendilerini tanımış ve kendileriyle barışmışlar, daha sonra insanlar bir huzur iklimine davet etmişlerdir. Elinizdeki kitapta gönül adamlarımızdan, gönül dünyamızı aydınlatanl
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1