O zamanlar köyde elektrik yoktu. Bir tek çıramız, yani idare lambamız vardı. Tuvalet olmadığı için ihtiyacımızı görmek için o lamba ile ahıra giderdik. Komşularımıza gece oturmasına giderken de idare lambamız yanımızda olurdu. Gittiğimiz komşu evlerinde kuru üzüm, fıstık, bastık, ceviz sunulurdu bakır tabaklarda... Eve döndüğümüzde nenem şunu derdi: Ne kadar da cimriler! Varlıklı oldukları halde çıranın fitilini biraz daha yükseltmiyorlar. Bir haftalık evliyken, benim için her şey toz pembeyken üzerimize an
Bilinmeyen ve çoğul yalnızlıkların esiri olan insanların, siyahlığıydı binlerce damla...
Mahkûmu olduğu, acımasız kırıkların gökyüzünü ağlattığı o damlalar...
Gece yarısı yastığın kenarındaki o masum ıslaklıklar...
Dalıp gitmelerin vermiş olduğu imkânsızlıkların süzülüp gitmesi yıllarından ve sahip çıkamamak dünlere...
Yarınlara dair ne varsa akıtmak dünlerde...
Gözlerin ıssızlığı ve o sessizlikte
bulamamak yarınları...
Kaybolan güvenini perçinleyen kirpikler, bir tek arasından geçirmiş yalnızlığı v
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.