Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 8 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İslâm’ın dördüncü halifesi, Allah'ın Güçlü Arslanı, Toprağın Babası Ali bin Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’in sevgili yeğeni ve damadıdır. Sevgili Peygamberimize peygamberlik verildiğinde ona ilk inanan çocuk olması hasebiyle de müstesnadır. Hz. Muhammed’in (s. a. s.) nesli Hz. Fâtıma ve Hz. Ali’nin oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den devam etmiştir. Hz. Ali demek, fazilet demektir, feragat demektir, cesaret demektir. İman, takvâ, adalet, ihsan, şefkat, iyilik, güzellik ve nihayet sonsuz aşk ve muhabbet demekti
Bâbîlik ve Bahâîlik, 19. yüzyılda bâtınî yorumlarla, tasavvufun ve Şiiliğin ana esaslarından mehdilik anlayışının ortaya çıkardığı bir cereyandır. Mirza Hüseyin Ali tarafından kurulmuş ve görüşleri itibariyle İslâm kültürüne dayanmakla beraber İslâm dairesinden çıkmış bir fırkadır. Bahâîler, büyük bir gayretle kendilerinin ayrı bir dine mensup olduklarını, Bahâîliğin ayrı bir din sayılması gerektiğini ileri sürerek bu yolda hukukî bir karar elde etmek için çabalamaktadırlar. Elinizdeki kitapta, Bâbîli
İnsanın, içinde yaşadığı coğrafya itibariyle sahip olduğu birtakım hususiyetler, mezheplerin doğuşuna önemli ölçüde tesir etmiştir, denilebilir. Kısa sürede büyük gelişmeler kaydeden İslam fütuhatı, çok değişik din ve kültür muhitine mensup insanları ya hakimiyeti altına almış, ya da onlarla komşuluk ilişkileri geliştirmiştir.Farklı dinlere mensup olup da İslam fethiyle Müslümanlığı kabul etmiş insanların, bir anda eski din ve kültürlerinin tesirinden, hayat tarzlarını ve karakterlerini oluşturan esaslardan
Tükendi
Kâdiyânîliğin bir mezhep olarak doğuşunu gelişmesini ve görüşlerini ortaya koyabilmek için gerek dünyanın gerek İslâm âleminin siyasi ve içtimai şartlarını özellikle mezhebin doğduğu Hindistan'ın durumunu göz ardı etmemek gerekir. Zira dinî ve siyasi bir olayı ya da bunlardan doğan mezhep hareketlerini sosyal şartlardan ve bulunulan coğrafyanın özelliklerinden ayrı düşünmek imkânsızdır. Kâdiyânîlik de on dokuzuncu yüzyıl Hint coğrafyasının bir prototipidir. Maddi üstünlükleri ile bu coğrafyaya gelen güçler
Atatürk'ün ilke ve inkılâpları arasında bize göre en önemlilerinden biri ve vazgeçilemez olanı laiklik ilkesidir. Ama ne gariptir ki laiklik, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana galiba en çok tartışılan, en çok polemik konusu yapılan inkılapların başında gelmektedir. Bazılarına göre laiklik, İslam dünyasına karşı Batı'nın bir komplosudur; çünkü yüce İslam nizamı hem din hem de devlet olduğu için laiklik ile asla bağdaşmaz; dolayısıyla laikliğin İslâm'da hiç yeri yoktur, olamaz da. Bazılarına göre ise, için
Tükendi
İslamın bütünlüğüne yönelmiş zararlı bir hareket olan Kadiyanilik ve kurucusu Mirza Gulam Ahmed hakkında aydınlatıcı bilgiler verilmektedir. Kadiyaniliğindoğuşu, konusu, gelişmesi ve görüşleri incelenmiştir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 8 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1