Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Birçok insan ‘gök kubbemiz’i kaybettiğimizin henüz farkında bile değilken yolculuğumuzun ilk adımı olarak ‘Nerede yitirdik, nasıl bulacağız?’ sorusunu sormak çok önemli. Genellikle büyük gelenekler gücünü yitirdiğinde iki şey olur: Ya soru sormayı unuturlar ya da asıl soruları atlayıp tali meselelerde kaybolurlar. Bir medeniyet gerçek soruları sormayı bırakıp tali meselelerle oyalanıyorsa artık kendisini de kaybetmeye başlıyor demektir. Etrafına inşa edilen, kendine yabancı, başka birine ait ve suni bir
İbrahim Kalın, dinamik bir yapı olan "medeniyet" kavramının asırlar boyunca geçirdiği değişimleri ve Batı düşüncesindeki aslî manasından zamanla uzaklaştırılarak sömürgeciliğin öncü kuvveti olarak kullanılmasını, Batı'da 19. yüzyılın sonundan itibaren görülen "insanat bahçeleri" rezaletlerine kadar ayrıntıları ve örnekleri ile beraber anlatıyor; medeniyet, barbarlık ve modernite arasında asırlar boyunca kurulan bağlantıları naklederken barbarlığın "modernleşme" ve "ilerleme" adına aldığı yeni şekillerini in
Aklın amel defteri bir hayli kabarık. Sevabı mı yoksa günahı mı daha çok, söylemek zor. İnsanların hayatını kolaylaştıran icatları yapan da Elhamra Sarayı'nı ve Selimiye'yi inşa eden de akıl, milyonlarca insanın ölümüne neden olan savaşları yöneten de kitlesel imha silahlarını yapan da akıl. Elbette farklı akıllar bunlar. Dolayısıyla temel soru şu: Bu fark nereden geliyor? Akıl, kendi özündeki iyiliği unutup neden kötülüğe râm oluyor? Kötüyü kutsayan ve meşrulaştıran akıl nasıl bir varlıktır? Kendi tabi
İslâm ve Batı'nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra, "ben" tasavvuru, "öteki" algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor. Elinizdeki kitap, İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinlerarası bir yaklaşımı esas alıyor. İslâm ve Batı
"Düşünceler ruh ve zihin dünyamızda cereyan eden soyutlamalardan ibaret değildir. Var olma biçimimizi, benimsediğimiz düşünceler belirler. İyi olmak için iyiyi düşünmek, doğru olmak için doğrunun peşinden gitmek, güzel olmak için de güzeli kavramak gerekir." diyen İbrahim Kalın, düşünmenin çileli ama kendini bilmek ve bulmak için varoluşsal bir gereklilik olduğunu derinlikli bir şekilde ortaya koyuyor. Düşünmenin değil; iyi, güzel ve doğru düşünmenin erdemini vurguluyor ve düşüncenin ufkunu açık hâle getiri
Bir tarafta sağlam ve derin kökleri olan ve böylece dünyada bir var olma noktası (“merkezi”) bulunan, diğer tarafta açık ufuk perspektifiyle dünyaya bakan ve yeni imkânlara kapı aralayan bir özne olmak mümkün müdür? Bu soru, Akıl ve Erdem’in temel sorunsallarından birini oluşturuyor . Bir yanda dünyayla entegre olmak ve modernleşmek adına kendi varlığına sırtını dönmek, öte yanda kendi olmak adına her şeyi ötekileştirmek ve küçük milliyetçiliklere hapsolmak, Türk modernleşmesinin ürettiği sonuçlardan bir
Adab-ı muaşeretten şehir hayatına, mimariden müziğe, mutfak kültüründen uluslararası siyasete kadar her alanda karşımıza çıkan medeniyet, son iki asırdır gündemden düşmeyen ve bir o kadar da örselenen ve tüketilen bir kavram. Savaş çıkartmak isteyenler de barış yapmak isteyenler de aynı kelimenin arkasına sığınıyor. "Medenîleştirme misyonu" adı altında yapılan barbarlıklar, modernitenin karmaşık tarihini yeniden ele almamızı zorunlu kılıyor. Barbarlığın, modernliğin ve medenîliğin aynı anda tecrübe edildiği
Bir tarafta sağlam ve derin kökleri olan ve böylece dünyada bir var-olma noktası (merkezi) bulunan, diğer tarafta açık ufuk perspektifiyle dünyaya bakan ve yeni imkanlara kapı aralayan bir özne olmak mümkün müdür? Bu soru, elinizdeki çalışmanın temel sorunsallarından birini oluşturuyor. Bir yanda dünyayla entegre olmak ve modernleşmek adına kendi varlığına sırtını dönmek, öte yanda kendi olmak adına her şeyi ötekileştirmek ve küçük milliyetçiliklere hapsolmak, Türk modernleşmesinin ürettiği sonuçlardan bir
Tükendi
İslâm ve Batı'nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra , 'ben' tasavvuru, 'öteki' algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor. Kitap İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan ve tedâhül eden tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinler arası bir yaklaşımı esas alıyor. Her 'ben
Tükendi
Tarihte islâm ve Batı medeniyetleri kadar yakın ilişki içinde olan başka iki uygarlık görülmemiştir. Çatışma, rekabet, uzlaşma ve birlikte yaşama biçimlerine bürünen bu ilişkinin tarihi, aynı zamanda farklı "ben" tasavvurlarının ve "öteki" algılarının tarihidir. Bu çalışma, iki medeniyet arasındaki ilişkileri tarihî seyri içerisinde incelemekte ve günümüz sorunlarını bu tarihî arka plana dayanarak tahlil etmektedir, islâm'ın tarih sahnesine çıktığı VII. yüzyıldan Orta Çağ'a, Haçlı seferlerinden Endülüs'e, A
Tükendi
İbrahim Kalın'ın Molla Sadrâ ve bilgi meselesine yönelik enfes tahlili, bu son derece önemli düşünür ve mesele bakımından gerçekten çığır açıcı nitelikte. Kalın, İşrâkî düşünceyle alakalı açıklamaların anlaşılmasını güçleştiren teknik jargondan mümkün olduğunca kaçınarak, Molla Sadrâ'nın meşgul olduğu bağlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyuyor. İbrahim Kalın, Molla Sadrâ'yı epistemoloji konusunda ciddi bir şarih ve epistemolojiyi ise İslâm felsefesinde daimi bir araştırma konusu olarak sunuyor ve
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1