"Her suçlu, mutlaka bir iz bırakır, sorun bu izi keşfedebilmek." Deniz Tural, Pentagram Cinayetleri'nde okuru Atılım Dedektiflik Bürosu'na davet ediyor. İtalyan mimarların 1800'lerin sonuna doğru Art Nouveau stilini, Osmanlı geleneksel motifleriyle harmanlayarak yaptıkları bir binanın en üst katındaki bu büroda kimler mi var? Hayatlarını cinayet çözmeye adamış kahramanlarımız elbette: Komiserler Ahmet ve İbrahim, Sevim Göksoy ve sahaf Zahit Sıtkı. Deniz Tural, Pentagram Cinayetleri'nde Sherlock Holmes'ün

Yeni ve yazınsal hayata değişim getiren tüm yapıtlar gibi sanki yabancı bir dille yazılmış. İçedönüktür, aşağılara indikçe Mallarmeın şiiri yükselir: Zarların atılması gereken gece yarısı Igitur merdivenlerden iner, insan tininden aşağı, şeylerin dibine gider, Kehaneti ezbere okur ve hareketi yapar. Aristo bilen, Hegel, Schopenhauer, Heidegger, Kafka okuyan bir katil nasıl olur? Ya da Cibranın şiirlerini ezbere bilen, Kavafisin dizelerini mırıldanan bir cellat, bir toplum mühendisi nasıl olunur? Edgar All

Kör bir dil ve sağır bir yazı ile işlenmiş kurgular, daha doğrusu hiyografik öğelerle imlenmiş. Efendisiz, buyuranların parlak görsel şöleni ve sığıntı olanların gölge izdüşümlerinin yaşandığı bir hakikat coğrafyası ve düşlerin gerçekliğine inananlara bir davet.

Deniz Tural 1978 yılında Vartoda doğdu. İlk ve orta öğretimini Vartoda tamamladı. 1996 yılında Muş Lisesinden mezun oldu. 2002 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bitirdi. İç hastalıkları doktoru olarak mesleğine devam etmektedir. 2009 yılında Kora Yayından Nuhun Gemisini Beklerken adlı öykü kitabı yayımlandı. Hüseyin ve Mezar Kazıcı Mahdumları kitabı, uzun ve tek bir öyküden oluşmaktadır. Kökenini bir mitostan alan bir kehanetin Hüseyin ve ailesinde trajediye dönüşmesi anlatılıyor. Öyküde, kendi yazgıları

Deniz Tural 1978 yılında Varto´da doğdu. İlk ve orta öğretimini Varto´da tamamladı. 1996 yılında Muş Lisesi´nden mezun oldu. 2002 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi´ni bitirdi. İç hastalıkları doktoru olarak mesleğini devam etmektedir. Deniz Tural bu ilk kitabında, felaket sonrası ayakta kalanların yaşamın bayraklarını alıp yokuş yukarı tırmanmasını ve en zor anlarında "oyun bitti" sözündeki ironiyi kahkaha ile haykıran, özgürlük ararken yerine yeni tutsaklıklar bulan karakterlerin gerçek ile kurgunun sın