Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Antikalarımın tozlanmalarına nasıl izin vermezsem, ölümlerimi de unutuşun küllerine terk edemem. Bütün ölümleri belleğimde, oldukları gibi taptaze saklarım." Bahanur Garan Gökşen tarafından hazırlanan kitap, Selçuk Baran'ın Kış Yolculuğu kitabının ilk öyküsü olan "Türkân Hanım'ın Ölümü"nden yola çıkarak yazdığı üç perdelik oyun. "Türkân Hanım" adıyla Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi'nde 1990-91 sezonunda sahneye konulan bu oyun ilk kez okurun gözü önüne çıkıyor. Dramaturgi Arşivi'nde bulunan yazarın
Tükendi
İşinde, bodrumdaki odasında, üzerinde yükselen bütün katların ağırlığını duyuyor, boğulacağını sanıyordu. Üst katlarda odası olmayacaktı hiçbir zaman. Hayri Bey emekliye ayrıldıktan sonra onun yerine geçebilirdi, o kadar. Belki de ömrü boyunca bodrum katından çıkamayacaktı. (...) Küçük insan olarak yakaladığı ve seve seve yetinebileceği küçük yaşama sevinçlerini, Hayri Bey gibiler kirletecek; üst derecedekiler de, aslında gereksindikleri, benimsemeye, hiç değilse varlığını duymaya can attıkları olağan duyar
Kimse onun gibi gülümsemiyordu bana. Annem, çok işi olduğundan çok yoruluyordu. Bazan gülmeyi unutuyordu. Ablam, dersim var, git başımdan diyordu. Ninem namaz kılıyor, Tanrıyı düşünüyordu. Babamı zaten az görüyordum. O da ikide bir, ben önemsiz bir memurum, diyordu. Porselen abla yorgun değildi. Git başımdan, demiyordu. Önemsiz biri olduğunu da sanmıyordu. Selçuk Baran, bu defa çocuk öyküleriyle bizimle.
Tükendi
İçini kaplamış yaşama bezginliğini kendini oradan oraya atarak dindirmeye çalışan bir adamın yalnızlık destanıdır Bir Solgun Adam Bankacı Mehmet Taşçı, emekli olunca evini terk edip yetmişini aşkın Dürnev Hanımın çatı katı odasını kiralamış, on yıldır orada yaşamaktadır. Bir gün, Dürnev Hanıma haber vermeden Kadıköyde bir otele yerleşir. Bir süre orada kalır, karlı bir günde yollara düşer; İzmit yolundan geri dönüp gene Dürnev Hanıma gelir. Bir süre hasta yatar, gazetede kendi ölüm ilanını okur... Zahire tü
Tükendi
Korka korka iniyordu merdivenleri... Kimselerin kendisini görmemesi için dua ederek bir yandan da. Az sonra Salim beyin yanında olacaktı. Bunu düşünmek güzel, çok güzel bir şeydi elbette, ama şimdilik şu iki dakikayı kimselere görünmeden atlatmak zorundaydı. Her zamankinden daha çok kısmıştı omuzlarını; omuzlarının arasına gizlemeye çalıştığı boynunun uzunluğu bile belli olmuyordu. Görünmekten korkuyordu ya, bir gölge gibiydi aslında; zayıf, solgun, gösterişsiz... İstese bile kimselerin gözüne çarpmazdı: Et
Bugün, sadece yazdıklarıyla değil, son yıllarında inatla susuşuyla da tanınıyor. (Oysa daha ilk kitabı Haziran ile 1973 TDK Öykü Ödülü´nü kazanmış, Bir Solgun Adam ile 1974 Milliyet Yayınları Roman Yarışması´nda mansiyon almış, Anaların Hakkı ile 1978 Sait Faik Hikâye Armağanı´nı Adnan Özyalçıner´le paylaşmış, Bozkır Çiçekleri ile de 1979 Milliyet Yayınları Roman Yarışması´nda mansiyon kazanmıştı). Selçuk Baran´ın görebildiği son iki kitabı (Arjantin Tangoları, 1992; Porselen Bebek, 1996) yayınevimizden ç
Tükendi
"Yeryüzünde büyük insanlar var: Peygamberler, başkomutanlar, vatan kurtaranlar, insanlığa hizmet eden bilim adamları... Küçük insanlar da var: Fener bekçisi Affan gibi. Ama hepsi yataklarını kazarlarken, amaçlarına ulaşırken aynı emeği harcarlar. Tıpkı büyük ırmaklarla, küçük çaylar gibi. Hepsi de sonunda denize ulaşırlar." Güz Gelmeden, 4 Kasım 1999´da aramızdan ayrılan Selçuk Baran´ın çekmecesinde bulunan son romanı. Baran, bu romanında Yeşilçay´da, küçük bir çayın denize kavuştuğu bir sahil kasabasında
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1