Bu kitap çocukların mastürbatif davranışları ile ilgilidir. Birçok ebeveyn çocuğunu mastürbasyon yaparken gördüğünde panik olur ve genellikle kültür ve değer çerçevesine göre davranır. Oysa küçük çocuklar bedeni keşfetmenin bu kadar anlam yüklenilmiş bir eylem olduğu hakkında hiçbir farkındalığa sahip değillerdir. Ebeveynlerin rahatsızlığı ve utancı, mastürbasyonu yalnızca kendini iyi hissettiren bir şey olmaktan çıkarır. Mastürbasyon hakkında çocuğunuza verdiğiniz mesaj, tıpkı diğer her şeyde olduğu gibi,

Bu kitap çocukların mastürbatif davranışları ile ilgilidir. Birçok ebeveyn çocuğunu mastürbasyon yaparken gördüğünde panik olur ve genellikle kültür ve değer çerçevesine göre davranır. Oysa küçük çocuklar bedeni keşfetmenin bu kadar anlam yüklenilmiş bir eylem olduğu hakkında hiçbir farkındalığa sahip değillerdir. Ebeveynlerin rahatsızlığı ve utancı, mastürbasyonu yalnızca kendini iyi hissettiren bir şey olmaktan çıkarır. Mastürbasyon hakkında çocuğunuza verdiğiniz mesaj, tıpkı diğer her şeyde olduğu gibi,

Utku, annesiyle birlikte yakın arkadaşı Meriç'e doğum günü hediyesi almak için oyuncakçıya gitti. Utku reyonları tek tek dolaşmaya başladı. İstediği gibi bir oyuncak bulamıyordu. Robotların bulunduğu reyona geldi. Robotlara baktıktan sonra ayrılırken arkasından, "Pişttt, baksana!" diye bir ses duydu. Dönüp baktı. Ortalıkta kimsecikler yoktu. Tekrar arkadasını dönüp giderken aynı sesi yine duydu. Ses, kırmızı renkli robottan geliyordu.Utku, şaşkınlık içinde kırmızı renkli robota doğru yaklaştı ve onunla konu

Dağlar yürüyebilir mi sence? Bu hikayenin kahramanı büyük dağ yürümek istiyor. Neden mi yürümek istiyor? Kendini çok yalnız hissediyormuş çünkü. Dağda yaşayan hayvanların, bitkilerin, nehrin ve bulutların arkadaşlığı büyük dağa yetmiyormuş. Yürümek ve bir dağla arkadaş olmak istiyormuş. Ona göre, bir dağın arkadaşı ancak bir dağ olabilirmiş. Hikayenin ortasında işin içine bir ejderha karışıyor. Ejderha, acaba büyük dağın derdine bir çare bulabilicek mi?

Utku, arkadaşı Mustafa'yla okul çıkışı futbol oynamak için sözleşmişti. Mustafa, sözleştikleri saatte gelmemişti. Gel geldiği gibi yanında da okul arkadaşları Ertan vardı.Mustafa ile Ertan, futbol oynamak yerine mahallede kurulan sirke gitmek istiyorlardı. Utku da onlara katıldı.Sirke vardıklarında onları çadırın önünde bir palyaço karşıladı. Palyaço, elindeki rengarek fuları avucunun içine alıp konfetiye çevirdi. Sonra da Utku ve arkadaşlarını çadıra aldı.Utku ve arkadaşları çadıra girdiklerinde kendilerin

Melis okula başlayacaktı, ama okula gitmek yerine evde çizgi film seyretmek ve parkta oyun oynamak istiyordu. Okuma-yazma öğrenip de ne yapacaktı? Ailesi, Melis'in kaydını evlerine yakın bir okula yaptırdı. Melis okulun ilk günü isteksiz gitti. Okulda, aklı oyunda olduğu için çok dalgındı. Okulun ikinci günü Melis okuma-yazma bilmediğinde yanlış servise bindi. Servisten indiğinde evinde de okuldan da uzaktaydı. Yürüyerek eve dönmeye karar verdi. Dinlenmek için oturduğu bankın üzerinde, "Dikkat boyalıdır!

Esin'in babası bahçeye bir sarmaşık dikti. Sarmaşık duvara tutunup büyümeye başladı. Esin, "Sarmaşık kedi gibi duvara tırmanıyor." dedi babasına. Sarmaşıklar, kediler gibi mi duvara tırmanırlar sence? Bu sorunun yanıtını bulmak için Esin babasıyla birlikte sarmaşıkların yapısını inceledi. Sonra da sarmaşıkları örümceklere benzetti. Sence sarmaşıklar duvara nasıl tırmanıyorlar? Sarmaşığın yanında küçük bir sarmaşık daha büyüdü ve o da duvara tutunup tırmanmaya başladı. Ve bir gün.. Esin penceresini açtığında

Ege'nin en yakın arkadaşı kuzeni Begüm'dü. Utku, Begüm ile bilrlikte babasının midillilerle ilgili hediye ettiği öykü kitabını okudular. Öykü kitabındaki, "Asya'nın Başına Gelenler" nasıl bir öyküydü acaba? Bu öyküden etkilenen Ege ile Begüm, bir midilli çiftliğine gitmek istediler. Anneleri, onları isteklerini kırmadılar. İki kuzeni, evlerine yakın bir midilli çiftliğine götürdüler. Utku ile Begüm'ü atların bakımından sorumlu bir görevli karşıladı. Midillilerle ilgili bilgiler verdi. Midilliler, şekeri ç

Utku, dayısını çok seviyordu. Dayısı ile sık sık telefonlaşıyorlardı; ama dayısı son bir kaç gündür aramıyordu. Dayısınına darıldığı gün dayısı elinde bir kitapla geldi. Kipta, Şiva adında bir yavru aslanın başında geçen öyküyü anlatıyordu. Utku, aslanlara bayılıyordu. Merak ve heyecanla kitabı okumaya başladı. Şiva her yavru gibi meraklıydı. Annesiyle birlikte ormandaki gölden su içmeye giderken bir kelebeğin peşine takıldı ve kayboldu. Çaresizce yolunu bulmaya çalışırken kara bir bulut belirdi gökyüzünd

Utku eve geldiğinde masanın üzerinde iki tane oyuncak araba gördü. İkisinin de kendisini olduğunu zannederek sevindi. Annesi, bir tanesinin kuzeni Mustafa'nın olduğunu söyledi. Kuzeni Mustafa arabalardan hangisini seçecekti? Hangi araba Utku'nun olacaktı? Utku, kuzeni Mustafa gelmeden arabalarla sürüş denemesi yapmaya karar verdi. Kırmızı renkli arabanın adını Kırmızı Ejder, mavi renkli olan arabanın adını da Demir Kuş koydu. İki arabaya deneme sürüşü yaptırırken kendini trübünde buldu. Pistte de Kırmızı

Utku, hafta boyunca dört gözle karın yağmasını bekledi. Bir türlü kar yağmıyordu. Umudunu kesip yattığı akşamın sabahında karla uyandı. Sıkıca giyinip sokağa fırladı. Arkadaşları da geldi. Hep birlikte doyasıya kar topu oynadılar. Sonra da kocaman bir kardan adam yaptırlar. Anneleri de üşümesin diye kardan adamın boynuna atkı doladılar. Utku, akşam eve dönüp pencereden yaptıkları kardan adama bakınca içi hüzün doldu. Utku neden hüzünlenmişti? Utku, duygularını annesiyle paylaştığında annesi telefona sarıl

Ağaçkakan Piki cevizi çok seviyordu. Aklına ormanın bitip kayalıkların başladığı yerdeki ceviz ağaçları geldi. Sevinç içinde bazen uçarak, bazen de zıplayarak ulaştı varacağı yere. Daldan dala sıçrayarak düşürdüğü cevizleri yerken Püsküllü Kokarca'yı gördü. Ağaçkakan Piki dünya turnesi sırasında birçok yer gezmiş, farklı türde birçok canlı görmüştü. Püsküllü Kokarca ile Ağaçkakan Piki insanlarla ilgili sohbet etmeye başladılar. Ceviz ağacı da katıldı sohbete dayanamayıp. İnsanların farklılıkları karşısında

Zebra ailesi Libra ve Zipo'nun yakında bir yavruları olacaktı. Yavrularının adını daha doğmadan koymuşlardı. Adı Hippo olacaktı. Hippo doğdu. Ama ailesi onu ağaçların ve otların arasında kimseye göstermeden büyütüyorlardı. Zebra ailesi neden böyle bir şey yapıyordu? Hiç arkadaşı olmayan Hippo, bir gün anne ve babasından izin almadan ormanda dolaşmaya çıktı. Her karşılaştığı hayvan ona, "Sen, ne kadar farklı bir zebrasın." diyordu. Hippo'nun diğer zebralardan farkı neydi? Hippo'nun, diğer hayvanların yavr

Bilge Baykuş, o gün ağaçkakan Piki ve Ormanın Sesi grubunun üyelerine Simurg Efsanesi'ni anlatmaya söz vermiş. Piki ve arkadaşları, Bilge Baykuş'un karşısındaki dala konup Simurg Efsanesi'ni dinlemeye başlamışlar. Simurg o kadar yaşlıymış ki, dünyanın tam üç kez yıkılışına tanık olmuş. Her defasında da 1500 yıl yaşarmış. Öleceği zaman da kendi yakar ve küllerinden yeniden doğarmış. Yeryüzünde daha önce görülmemiş kuraklık, fırtına ve soğuklar olmuş. Denizler kurumuş, dağlar ufalmış. Kuşlar, Simurg'un gelip

Ağaçkakan Piki, ağaçların kabuklarını gagalayarak, altında gizlenmiş tırtıl ve böceklerle beslenirmiş. Sadece beslenmiyormuş ama... Ağaç gövdelerini ritim tutarak gagalıyormuş. Ormandaki tüm hayvanlar, Piki'nin ritmini gürültülü bulurken Bilge Baykuş hiç de öyle düşünmüyormuş. Bilge Baykuş ile konuşmak Piki'yi cesaretlendirmiş. Hayalini gerçekleştirmeye karar vermiş. Piki'nin hayali neymiş? Bilge Baykuş, Piki'yi nasıl cesaretlendirmiş? Piki hayalini gerçekleştirebilmiş mi?

Utku yarıyıl tatilinin ilk haftasını evde geçirdi. İkinci haftasında evde sıkılmaya başladı. Annesi, onu en yakın arkadaşı Ertaginle götürdü. Anneleri de arkadaştı. Utku ile Ertan birlikte oyun oynarken, anneleri de sohbet ettiler. Utku ile Ertan biraz oyun oynadıktan sonra eski eşyaların bulunduğu çatı katına çıktılar. Utku'nun dikkatini eski bir sandık çekti. Çekinerek sandığı açtılar. Sandığın içinde Ertan'ın annesine ait eski eşyalar vardı. Sandıktan eşyaları çıkartıp incelerken Ertan'ın annesi geldi.