Leyla ile Mecnun kervanına bizi de kattın. Kavuşamayanların destanını yazdırdın. Bir değil bin değil, milyonların sesi soluğu yaptın. Seninle sonsuzlukta buluşacağız. Hiç ayrılmayacağız Melekler kıyacak nikâhımızı Mutluluktan sarhoş olacağız

1980'li yıllarda Türkiye hızla kentleşirken öğretmenleri de kent merkezlerinde toplandı. Böylece köy/köylü hikayeleri de yazılmaz oldu. Çünkü köy yaşamını en iyi gözlemleyenler öğretmenlerdi. Gündoğdu Yıldırım da köyden kente gelmiş bir öğretmen; fakat o hikayelerini yanında getirmiş ve bizimle paylaşıyor. Böylece ne zamandır uzak kaldığımız köy edebiyatıyla yeniden buluşturuyor bizi. Tipi, yazarın bu kategorideki ikinci kitabı. Türküler Susmaz adıyla yayımlanan birinci kitabı da SOBİL yayınları arasından

Öykü yazarı olarak bildiğimiz Gündoğdu Yıldırım, aynı zamanda yerel medya araçlarında köşe yazarlığı da yapıyor. Bu yolla, bir aydın olarak gündeme dair kimi siyasal konulara ilişkin görüşlerini Anadolu insanıyla paylaşıyor. Bir Başka Köşeden, fikirlerini daha geniş bir okur kitlesiyle buluşturma kaygısıyla ortaya çıkmış bir kitap; Egemen medya köşe yazarlığına tepkiden öte Anadolu'nun sesi gibi...

Evet, kasabaya gelen grup, Türkiye´ye değil, dünyaya sesini duyurmuştu. Ezilenin sesi, soluğu olmuştu. Adı: Grup Yorum. Bundan güzel ne olabilir ki kasabalı için? Sevgi seli oluştu. Ayaküstü kısa bir konser verildi. Gitme zamanı, kucaklaşıp öpüşüldü. Tekrar gelmeleri için söz alındı. Grup, otobüse bindi. Araba hareket etti. Gözyaşları sel oldu aktı. El sallamalar, zafer işaretleri birbirine karıştı. Araba toz duman arasında gözden kayboldu. Hüzün ve gurur aynı anda yaşandı. Tarih yazılmıştı. Bir zaman, bura

ündoğdu Yıldırım, Türküler Susmaz'da kent kültürüün baskısı altında kalan köyöykülerini anlatıyor. Türküler Susmaz, unuttuğumuz köy öyülerine geri dönmek isteyenler için iyi bir başlangıç olabilir. Gündoğdu Yıldırım, bize hepimizin biraz köylü olduğunu anımsatıyor.