Caddenin uzak ucundaki gökdelenin bomboş hayaletine bakıyorum. Bir tespihin uyuz korkusunu yerlere döken reklam panolarına... Gökyüzünde hiç kuş yok ve sokaklarda tek insan! -Evrenin en hızlı süvarisidir zaman, hiçbir ölünün yatağında beklemez. - Duvardaki ayna eski bir gecenin karanlığını tel tel eğiriyor odamda. Gümüşi aydınlığına sızıyorum sırlı camın. Ayaklarımın altında bir Kaplumbağanın korkak yavaşlığını sürükleyerek usulca. Saygılı, sessiz. -Zamanın ağır yüküdür aynalarda biriken. - Bana itaat etm

Kitabı inceleyen okuyucu, erdem kavramı etrafında dönen bir büyüme ile karşı karşıya gelecektir. Bu kitap, roman tekniğindeki klasik gerçekçi tavrı, olumsuz ütopyaları duyumsatan bir başka tavırla birleştirmeye çalışıyor. Bunu yaparak okuyucuya bir yandan aşina olduğu bir metin okuduğu izlenimi verirken, diğer yandan bu aşinalığı boşa dönüştürerek onu yabancılaştırıyor. Bildik mekanlarda dolaştığını ve aşina olduğu olaylar içinde yol aldığını düşünen okuyucu, bir süre sonra bu aşinalık hissinin kırıldığını

Mustafa Eroğlunu önce başarılı bir şair saydığımı söylemeliyim. Tıpkı son kitabı Üçüncü Yolculukun arka kapağında Haydar Ergülenin akraba bir şiir ve gözü kara saydığı Eroğlu ilk okunuşta çapraz ateşe tutuyor okuyanı. Yani sallayan, silkeleyen, yerinden kıpırdatan bir şairle karşı karşıyayız. Tamamıyla doğaçlama, içinden geldiği gibi, saklamadan, çer-çöpünü bozmadan konuşuyor. Usunda toplanmış kelimelerle, içindeki yokuştan aşağı boşalmış hızı kesmeden yazıyor.

Eser Hakkında Tanıtım Kehribar serçem! Bir elimde Muş, bir elimde bin yıllık gökler. Yaslanırım keyfine. Çünkü, yenilmişimdir. Babamın öldüğü yerde, totemlerin yeşil demiri, bir testi suyla aşk yapıyor. Bir gelinlik kızın entarisinden, bir terzinin yorgunluğunu çıkartıyorum, ıssız melekler kalıyor geriye. Bir papatyanın büyüme zamanından Diyarbakır´ı çıkartıyorum, bana dönüyor bütün silahlar. … Mustafa Eroğlu´nun şiirleri yine övgüye değer…