Osman Namdar, yazıyor, yaşamı öyle anlayıp açıkladığını düşünüyor. Şiir ve denemeleri değişik dergi ve gazetelerde yayınlandı, yayınlanıyor. Sukuşu Beklemeleri (1997) ve Suya Eğilimli Kuş Sesleri (2002) adlı iki şiir kitabı var.
Akşamlardan taşan sulara yasladım başımı
Bir de baktım, göçüp gitmiş kuşlar...
Ankâ oldum da uçmağıma uçtum.
"Yetişilmiyor hiçbir aşkın telaşına;
belki deli tayı çayırlara salsam
bir akşama alışır gibi kulunluyor kısrak
kısık gözlerle göğün yalımına bakarak
ince uçlu kamayı bileyliyor usta
ölüm atı hazırlanmış avluda
göğün altında."
Bir hikâyesi olması gerekmiyor bu yazdıklarımın;
bir olay, bir görüntü, bir duygu, bir ses, bir çağrışım
biçiminde ortaya çıkan bir estetik yaşantı olsun sunduğu, yeter.
Bu okuduğunuz kısa metinler, öykü ve şiir arasında duran,
başlayışı ve bitişi arasında çok zamana gerek duymadan yaşantıyı
hemen, an içinde sunuveren bir yapı olsun istedim.
Bilmem, öyşi denebilir mi dilimizde?
Bilim, donuk ve günümüzde insanları yanılsamalara inandırmak için kullanılıyor daha çok; insanlıktan çok egemenlerin hizmetinde. Felsefe ise sadece ve sadece gerçekliğin peşinde, herkesin dünyasına ulaşamıyor. Geriye aşk ve şiir kalıyor yol gösterici olarak. Çünkü bunlar gönül işi. Aşk, mahremiyetini koruyarak yapıyor yapacağını insan yaşamında.
Gönül, yüreğimizdeki sevgi kaynağıysa eğer, insan soyunun varoluş kaygısını yaşadığı yerle ilintili olmalı. Yaşamda hiçbir şey gönülsüz olmaz; olmamalı da. Olur
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.