Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa
çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi
şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış
verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü.
Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi
Edebiyat Ödülüne lay
Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa
çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi
şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış
verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü.
Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi
Edebiyat Ödülüne lay
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
Nâzım Hikmet genç yaşlarından itibaren iyi ve büyük işler yapabilmenin hayalini kurdu, planlarını yaptı. Hep bunu düşünerek yolculuklara çıktı, şiirler yazılar yazdı, zindanlarda yattı. Bu inceleme Nâzım'ın büyük yolculuğuna bir eşlik çabasıdır.
Büyük dedeleri Müşir Mehmet Ali Paşa ve Mustafa Celâleddin, Alman ve Polonyalı isimleriyle dünyaya gelseler de kendilerine vatan seçtikleri Osmanlı için yaşamlarını feda etmişlerdir. Nâzım'ın şairliğinin, halkına adanmışlığının, mavi gözlerinin, resim sevgisinin ge
Nâzım Hikmet genç yaşlarından itibaren iyi ve büyük işler yapabilmenin hayalini kurdu, planlarını yaptı. Hep bunu düşünerek yolculuklara çıktı, şiirler yazılar yazdı, zindanlarda yattı. Bu inceleme Nâzım'ın büyük yolculuğuna bir eşlik çabasıdır.
Büyük dedeleri Müşir Mehmet Ali Paşa ve Mustafa Celâleddin, Alman ve Polonyalı isimleriyle dünyaya gelseler de kendilerine vatan seçtikleri Osmanlı için yaşamlarını feda etmişlerdir. Nâzım'ın şairliğinin, halkına adanmışlığının, mavi gözlerinin, resim sevgisinin ge
"Haluk Oral, gerçekten de ilgi çekici bir edebiyat arkeoloğu.
Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri,
esin kaynakları onun araştırma alanıdır.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, Oral´ın verdiği bilgilerden sonra, o şiire, zenginleşmiş, çeşitlenmiş bir açıdan bakarsınız.
Ünlü şairlerinin biyografilerine baktığınızda, o yapıtı niçin, hangi etkilerle yazdığını öğrendiğinizde şiiri onun edebiyat serüveni içinde bir yere oturtursunuz.
Şiir sev
Haluk Oral'dan "bir roman kahramanı" olarak "Orhan Veli"
Daha önce Bir İmzanın Peşinde ve Şiir Hikâyeleri ile edebiyat koleksiyonculuğunu kitaplara dönüştüren Haluk Oral, Orhan Veli tutkusunu bir kitapla taçlandırıyor.
Bir Roman Kahramanı: Orhan Veli ne sistematik bir biyografi ne de klasik bir anı kitabı. Haluk Oral'ın kendi koleksiyonu ve Orhan Veli arşivindeki belgelerle yıllar içinde kurduğu gerçek bir dünya. Orhan Veli'nin 36 yıl süren hayatının hiç bilinmeyen, az bilinen, daha da önemlisi yanlış bil
Çanakkale'de savaşan taraflar için siperin gerisi yoktu. Bir tarafta deniz, öbür tarafta yalçın sırt; siper tam bir kapandı. Ölümün her an kol gezdiği bu siperler, destanlaşan insan öykülerinin de mekânı olmuştu. Artık padişahı adına değil bilfiil kendi toprağı, yurdu uğruna savaşan Osmanlı neferi için her siper vatandı. Anzak askeri ise, Büyük Britanya İmparatorluğu'nu sorgulamaya başlamış, o siperlerde yazdığı kahramanlık destanıyla uzak diyarlarda kimliğini oluşturmaya yönelmişti. Çanakkale'de savaşanlar
100. YIL ANISINA
TARİHSEL ÖNEME SAHİP ENDER TIPKIBASIM BELGELER EŞLİĞİNDE
25 Nisan 1915'ten 9 Ocak 1916'ya dek Avustralya, Yeni Zelanda, Büyük Britanya ve Türkiye'den birlikler Gelibolu yarımadası için şiddetli bir mücadeleye girişti. İtilaf kuvvetleri Çanakkale Boğazı üzerinden Rusya'ya uzanan bir denizyolu geçidi oluşturmak ve Osmanlı'nın başkenti İstanbul'u ele geçirmek istiyordu. Daha fazla sayıda ve daha iyi teçhiz edilmiş birliklere sahip olmalarına karşın İtilaf kuvvetleri cesur ve işini bilen Türkle
Erol Güney...1914 doğumlubirRusYahudisi... 1940lı yıllardatercümedergisindebirarayagelerekbaşlatılankültürhareketininyaşayan son temsilcisi... Unuttuğumuzusandığımızbirgünbizekendisinihatırlattı... YKY tarafındanyayımlanan Erol GüneyinKe(n)disi, ne sistematikbirbiyografi ne de günügününeyazılmışanılartoplamı. Biraydınınağzından, Göçmen Çevirmen Gazeteci Sevgiliözellikleriyleoradanburadan, şundanbundanamasonuçta her şeydensözedeniçtenlikdolubirgeçmişvebugününöyküsü. Kendisi, kedisiderkenaltmışyıllıkbir ya
Çanakkale'de savaşan taraflar için siperin gerisi yoktu. Bir tarafta deniz, öbür tarafta yalçın sırt; siper tam bir kapandı. Ölümün her an kol gezdiği bu siperler, destanlaşan insan öykülerinin de mekânı olmuştu. Artık padişahı adına değil bilfiil kendi toprağı, yurdu uğruna savaşan Osmanlı neferi için her siper vatandı. Anzak askeri ise, Büyük Britanya İmparatorluğu'nu sorgulamaya başlamış, o siperlerde yazdığı kahramanlık destanıyla uzak diyarlarda kimliğini oluşturmaya yönelmişti. Çanakkale'de savaşanlar
Çanakkale´de savaşan taraflar için siperin gerisi yoktu. Bir tarafta deniz, öbür tarafta yalçın sırt; siper tam bir kapandı. Ölümün her an kol gezdiği bu siperler, destanlaşan insan öykülerinin de mekânı olmuştu. Artık padişahı adına değil bilfiil kendi toprağı, yurdu uğruna savaşan Osmanlı neferi için her siper vatandı. Anzak askeri ise, Büyük Britanya İmparatorluğu´nu sorgulamaya başlamış, o siperlerde yazdığı kahramanlık destanıyla uzak diyarlarda kimliğini oluşturmaya yönelmişti.
Çanakkale´de savaşanla
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.