Geçmişe karşı marifet arttıkça, muhabbet de çoğaldı." diyen Emel Özkan, yurdun yakın tarihiyle atalarının hayat hikâyelerini kesiştirdiği bu kitapta, anılar üzerinden bir dönemin portresini çiziyor. Bulgaristan hudutlarındaki Deliorman'dan Bilecik'e göçle başlayan hikâyede; sanayileşme ile sırlanan ekmek teknelerine, günden güne zayıflayan kültürel belleğe, farklılaşan zaman telakkisine değinilerek günlük hayattaki değişimin izi sürülüyor. Hıdırellez'den Cumhuriyet Balosu'na, eski kahvehanelerden yöredeki
Hasbelkader
Siz kime baktınız sayın okur ?
Bir üzülmelik ömrümüz
Kaybolan uzlet
Bulunan yalnızlık
Sınırdan geçen nağme
Seslere karışıp...
Yanlış bilgi veren yaşamak
Esaret günlerinde...
Harfler taşımak cebinde,kırıntılar
Taşta uyurken bir anlam
Kağıtlarla ısıtmak ellerini
Birşarkı örtüp üstüne gitmek
Bir kelimeyi anlamak, için için ...
Yükünü indirirdi bulutun
Olsaydı şimdi, bir meşelik, şurada.
Taşa sıkışmış bir çiçeğin ayağı.
Parklar sus payı. Benziyor bir balkona.
Sele kapılır yağmur
Oturamıyor bahar, bak, bahçe katında.
Ayrı bir ev açar yeşile insan
Boşa akan bir su diye yaz.
Mevsim toprak sahibi, hâlâ
Yaşıyor şehir dışında.
Yerde kalmış bir ekin şimdi
Boş haneler.
Başaklar, üstü açık uyumuş bir çocuk.
Bir göl içini çeker...
Kalabalık etmezdi yoksulluk ama
Hayat yaş odunlar gibi, sobada.
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.