Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Türkiye'de yaşayan insanlar olarak çok uzun süredir kimlik meseleleriyle, deyim yerindeyse, "başımız belada": "Modern Batı" ile ilişki içinde kendimizi kim veya ne olarak öne sürmek istediğimiz sorusu düşünce ve siyasetin önemli konularından biri olageldi. Öte yandan kimlik meselesi, dünyada ve Türkiye'de başka içeriklerle de siyasal ve toplumsal mücadelelerin başlıca konuları arasında yer alıyor: çok çeşitli kesimlerin resmi ve gayriresmi tanınma talepleri, retler, siyaset ve hukuk alanlarındaki tartışma v
Tükendi
"Hayaletler, modern toplumların ayrılmaz parçaları, kurucu çelişkileri veya fark unsurlarıdır. Ekonomik eşitsizliklerin yanı sıra kültürel eşitsizliklerin üzerinde dolaşan hayaletler. İşte, hiç kimse bu hayaletlere Frantz Fanon'dan daha çarpıcı bir biçimde dikkat çekmemiştir." Bu kitap, altbaşlıkta ifade edildiği gibi, Fanon'la konuşmayı sürdürme arzusunun ürünü. Kitabı oluşturan makalelerin anafikri, Fanon düşüncesindeki eleştirel potansiyelleri ortaya koymak biçiminde ifade edilebilir. "...biz onu unutm
Fırat Mollaer Yerliciliğin Retoriği'nde "bu ülke"yi düşünmenin hakim biçimlerini sorgularken toplumsal-siyasal meseleleri kültürel mevzulara indirgeyen kültürelciliğe güçlü bir eleştiri yöneltiyor. Buna göre, yerlicilik kültürü bir kavga silahına dönüştürüp toplumu ve siyaseti kültürün bir uzantısı olarak kurgular. Yerlicilik "yerli"den çok "yerli olmayan"la ilgili bir söylemdir, hatta "yerli olmayan"ı inşa etmenin bir yoludur. Öte yandan, yerlicilik kültür silahını "yerli olmayan"a yöneltmekle kalmaz, raki
Tükendi
Nurettin Topçu'nun entelektüel yalmzlığından çok bahsedilir, hatta mesele kendi tarzında bir efsane dahi olmuştur; lakin bunun başlıca sebebi köklü bir biçimde sorgulanmaz. Oysa böyle bir yalnızlıktan söz edilecekse, temel nedeni, Topçu'nun muhafazakar mahfillerde ve fakat liberal muhafazakarlığın güçlü hegemonyasına karşı geliştirmiş olduğu düşüncelerinde aranmalıdır. Topçu'nun ortaya koyduğu problemler, Doğu'yla Batı, Yön ve Büyük Doğu arasında parçalanmış Cemil Meriç'ten, esas sorunurnuzun "Debussy'yi
Tükendi
Muhafazakârlar, kendilerini daha çok kültürel-etik bir alanda tanımlasalar bile. muhafazakârlık iki yüze sahip bir ideoloji olarak tarihselleşmiştir. Tarihsel koşullara göre gizlice geçiştirilen ya da kimi zaman cüretkâr bir biçimde açığa vurulan sosyo-ekonomik bir yüzü daima varolmuştur. Bu yönüyle modern kapitalist uygarlıkla kategorik açıdan çelişkili olmak bir yana dursun, kapitalist dünya sisteminin bir destekçisi olagelmiştir. Bu refakat işlevi, muhafazakârlığı evrensel-ontolojik bir tutum ya da mizaç
Politik kültürümüz, "yaralı bilinç"lerin örneklerini yansıtır.Farklı bilgi blokları arasındaki çelişkilerin zamanında yaşayan bizler, birbirlerini iten ve karşılıklı olarak biçimsizleştiren bağdaşmaz dünyalar arasında çatlağa düşmüşüz:"Zihin açıklığıyla ve hınç duymadan üstlenildiğinde bu iki yanlılık bizi zenginleştirebilir".Oysa durum yıpratıcı da olabilir.Farklı bilgi bloklarının Türkiye´nin düşünce hayatındaki derin tarihsel temellere dayanan yapısallığı aynı zamanda Nurettin Topçu´nun entelektüel yalnı
Modernlik felsefi kuruluşunda kehanetin güçlü çağrışımlarını bilimsel kesinlik arayışıyla sınırlamıştır. Descartes kesinlik araştırmasında meşhur "cin"i başından savarken kahinin yerini modern bilim adamı/filozof alır. Ne var ki Descartes'ın kendisi de bir modernlik kehaneti koymaktan geri kalmaz. Buna göre, modernlik şaşmaz yasalarla düzenlenen, doğanın nesneye dönüştüğü, şeylerin ve toplumun apaçık olduğu bir kesinlikler evrenidir. Bu ilk modernlik kehanetini, modern toplumun ilk eleştirmenlerinden bir
Tükendi
Liberal muhafazakârlık, Türkiye'de kendi tarihi açısından mantıksal sonucuna ulaşarak, tekno-muhafazakârlık biçiminde, hegemonik bir form ve pratik olarak iyice olgunlaştı. Bir metafora başvurulursa, bu terimle, muhafazakârların araçsal rasyonellik ve kapitalizmle uzun erimli flörtünün evlilik aşamasına ulaştığını anlatmaya çalışıyorum. Bu durumda, çağdaş egemenlik ilişkileri açısından bakıldığında muhafazakârlığı halkın ve çevrenin ideolojisi biçiminde konumlandırmak yanıltıcı olmak bir yana, politik zekây
Modern insanın benlik saplantısı ile iktidarların, aslında kendi ben¬liklerine hapsolmuş ve içe kapanmış bireyler üzerinde tatbik ettikleri politikalar bir ironiyi de gözler önüne serer: Bir yanda "ben kimim", ne istiyorum, neyi değerli ve önemli buluyorum, hayat benim için ne anlam ifade ediyor gibi daha çok kişisel arzu ve idealleri dile getiren bir kendini tanımlama ve keşfetme ihtiyacı, insanları, gene kendi ben¬likleri merkezinde daha çok yüzeysel psikolojik okumalara ve ara¬yışlara yöneltirken, diğer
Tükendi
Yusuf Akçura, yaklaşık bir asır önce, Osmanlı siyasal düşüncesinde başlıca üç eğilim tespit etmiş ve buna üç tarz-ı siyaset adını vermişti. Yaşadığımız yüzyılın başından bakıldığında ise, bir çağdaş üç tarz-ı siyasetin çizgilerinin ayırt edilmeye başlandığı söylenebilir. Fırat Mollaer, Türkiyenin son asrının siyasi eğilimlerini tekno-muhafazakarlık, endişeli kemalizm ve liberal sol olarak tanımlıyor. Türkiye için 20. Yüzyılın başında ortaya çıkan bu üç akım üzerine eleştirel yazılar kaleme alan yazarın bu k
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1