Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Devletimizin kurucusu ve "çağdaş Türkiye" idealinin bayraklaşan sembolü Mustafa Kemal Atatürk'ün gerek hayatını, gerekse düşüncelerini konu alan araştırmalar son yıllarda ciddi bir artış göstermiştir. Şüphesiz yapılan araştırmaların çokluğu, bu büyük insanın hayatı ile ilgili bilgilerin ve düşüncelerinin geniş kitlelere ulaştırılması bakımından sevindirici bir gelişmedir. Fakat Atatürk, "doğru" anlaşılıp, kitlelere "doğru" anlatılmalıdır. Bunun için de çalışmaların "doğru" ve "sağlam" kaynaklara dayandırılm
Misâk-ı Millî bir yönüyle Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet'in arka planını oluşturan bir siyasi ve hukuki belgedir. Bir Meclis kararı olduğu için meşruiyeti olan ve onu esas alan kurucu kadronun meşruiyetini de sağlayan bir belgedir. İkinci olarak, Misâk-ı Millî, "Türk çoğunluğuna dayalı bir Türk vatanının sınırlarını" çizmiştir. Bunu da dönemin uluslararası hukukuna dayanarak yapmıştır. İmparatorluğun dağılması sürecinde yeni Türk Devleti'nin hem insan hem de toprak unsurlarını gerçekçi ve insani değerler
Bu eserde “Türk Müslümanlığı” veya “Türk İslamı” denilen, Türklerin kendilerine has “İslam yorumları” ve bunun Cumhuriyet’e, Atatürk’e uzanan etkileri ele alınmaktadır. Çizgi bellidir: “İtikadda Mâturidî, amelde Hanefi” sözü ile ifadesini bulan, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve İmam Mâturidî’nin şekillendirdikleri “akılcı İslam” olarak bilinen anlayış ve onun takipçileri çizgisidir. Bu ekol veya çizgi, Türkistan mıntıkasında Hoca Ahmet Yesevî ile devam etmiş; Anadolu’da ve Rumeli’de ise onun öğrencisi olan de
Tükendi
Millî Mücadele ve Cumhuriyetin kurucu kadrosu içinde yer alan Mustafa Kemal Atatürk, Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir, Refet Bele, Rauf Orbay, İsmet İnönü gibi dönemin siyasi ve askeri şahsiyetleri Osmanlı Devleti’nin son döneminde yetişmiş, bir imparatorluğun ellerinden kayıp gidişini her cephede yaşadıkları ağır travmalarla görmüş, bir büyük yangının küllerinden yeni bir Türk devleti çıkarmayı başarabilmiş tecrübeli insanlardır. Bu insanlar arasında gerek Millî Mücadele gerekse sonrasında devletin kurulu
Türk milletinin yetiştirdiği en büyük insan, Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak, her şeyden önce onun yetiştiği çevreyi ve kültür ortamını iyi bilmekle mümkündür. Ülkemizde Atatürk'ün düşünceleri, ilkeleri ve yaptığı işler, genellikle incelenmiş olmakla beraber; onun soyu, aile tarihi ve içinden çıktığı kültürel ortam pek incelenmemiştir. Bunu fırsat bilen bazı yıkıcı, bölücü insanlar ve kuruluşlar, Atatürk'ü ve onun "en büyük eserim" diyerek âdeta kutsallaştırdığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni karalamaktadır
Türk milleti, 10 Kasım 1938’de kaybettiğimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk için, O’na yakışır bir anıt mezar yapmıştır: Anıtkabir… O’nun ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için merkez yaptığı, demokrasimizin tecelligâhı olan TBMM’ni açtığı ve Kurtuluş Savaşı sonrasında da devlet yeniden yapılanırken genç Cumhuriyet’in “Başkenti” ilan ettiği Ankara’da yapıldı Anıtkabir… O zaman Rasattepe, şimdilerde Anıttepe’de… Uluslararası bir proje yarışması ile tasarım ve yapımına başlanan Anıtkabir inşaatı, yak
Tükendi
Bir devlet adami olarak Atatürk’ün para ve mal ile olan iliskileri O’nu anlamamiz açisindan çok önemlidir. Hem “insan Atatürk’ü” hem de “devlet adami Atatürk’ü” bu sekilde daha iyi tanimamiz mümkün olabilir.“Beytülmâl” devlet hazinesi demektir. Türk devlet geleneginde çogu zaman “tüyü bitmemis yetimin hakki var” deyisiyle ifade ettigimiz üzere devlet hazinesi, hem tarihi hem de inanç geleneklerimiz açisindan çok üst bir noktada görülmüstür ve görülmektedir. Dolayisi ile devleti yöneten insanlardan, millet a
Tükendi
“Hilalin Gölgesinde” isimli bu eser, birbirini kronolojik olarak takip eden olan 4 ciltlik “Türk'ün Tarihi” projesinin üçüncü cildini oluşturmaktadır. Bu eserde Osmanlı Devleti ve dönemi anlatılmaktadır. Osmanlı ve dönemi siyasi, askeri, kültür ve medeniyet tarihi, her konunun değişim çabaları ile birlikte verilmiştir. Aynı tarihsel süreçteki Türk dünyasında yaşanan gelişmelere de ışık tutulmuştur. En geniş döneminde hâkimiyet alanı yaklaşık 24 milyon kilometre kareyi bulan ve üç kıtaya yayılmış olan Osmanl
Lozan, “Bin Yıllık Hesaplaşma”dır. Bu kimilerine bu garip gelebilir. Fakat Lozan tarihsel süreç içinde değerlendirildiğinde gerçek budur. Lozan'da sadece Birinci Dünya Savaşı'nın değil, Türk Milleti'nin Batıya yürüyüşünün, “Şark Meselesi” bağlamında hesabı görülmek istenmiştir. Sevr dayatmasını Milli Mücadele sayesinde elimizin tersiyle itmemize rağmen önümüze ağır bir “hesap” (fatura) konulmuştur. Tutanaklardaki tartışmalara bakıldığında görülecektir ki; Lozan'daki kavga “Hilal ile Haç”ın kavgasıdır. Onun
Bu çalışmada, yaşanan olaylardan hareketle liderlik özellikleri bağlamında İttihatçı Muhalefet - Mustafa Kemal ilişkisi öne çıkarılmıştır. Bu ilişki Mustafa Kemal’in liderliğini anlamak için önemlidir. 1926 İzmir Suikasti sonrasında yaşananlar, Kuva-yı Milliyeciler ile İttihatçı muhalefet arasındaki derin ve son hesaplaşma, İttihat ve Terakki’nin Maliye Bakanı Cavit Bey özelinde masaya yatırılmıştır. O tarihlerde, Başbakan İsmet İnönü, yargılanmakta olan bazı İttihatçılar için, “bu arkadaşlar Cumhuriyet’e s
Tükendi
Kartalın Pençesinde” isimli bu eser, birbirini kronolojik olarak takip edecek olan 4 ciltlik “Türk'ün Tarihiİ” projesinin ikinci cildini oluşturmaktadır. Türklerin İslamiyet'i kabul ederek yeni bir medeniyet dairesine girmeleri ve ilk Müslüman Türk devletleri ile başlayan bu eserin konusu daha çok Selçuklu devri Türk tarihidir. Özellikle yeni bir medeniyet dairesine girilmesi nedeniyle bu dönem adeta bir geçiş dönemi gibidir. Siyasi bakımdan hâkimiyet alanı yaklaşık 10 milyon kilometre kareyi bulan ve daha
Kartalın Pençesinde” isimli bu eser, birbirini kronolojik olarak takip edecek olan 4 ciltlik “Türk'ün Tarihiİ” projesinin ikinci cildini oluşturmaktadır. Türklerin İslamiyet'i kabul ederek yeni bir medeniyet dairesine girmeleri ve ilk Müslüman Türk devletleri ile başlayan bu eserin konusu daha çok Selçuklu devri Türk tarihidir. Özellikle yeni bir medeniyet dairesine girilmesi nedeniyle bu dönem adeta bir geçiş dönemi gibidir. Siyasi bakımdan hâkimiyet alanı yaklaşık 10 milyon kilometre kareyi bulan ve daha
Atatürkün memleketi, soyu ve geçmişi hakkında yayınlanmış birçok eser ve ortaya atılmış birçok iddia vardır. Özellikle iddiaların çoğunluğu bilgi ve belgeye dayanmayan, ilmi geçerliliği olmayan iddialardır. Mustafa Kemal Atatürk, değişik araştırmalarımızda da ortaya konulduğu gibi, hem baba hem de anne tarafından Türktür. Eldeki bütün belgeler ve bilgiler bu konuda hiçbir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır. Hem ailesinde, hem de kendi şahsında muazzam bir Türklük bilinci vardır. Elinizdeki bu eser
İngiliz Başbakanlarından Winston Churchill (1874-1965), Atatürk için "kaderin adamı" tanımlamasını yapmıştır. Belki doğrudur. Fakat bu tanımlamada, biraz da kendi başlarına gelen hezimeti, "yaratılışa" sığınarak örtme çabası olduğu kesindir. Avrupa medeniyetinin "akılcı/rasyonel" Churchill'i, konu emperyalizmin oyununu bozarak Türklüğe yeniden hayatiyet veren Mustafa Kemal'e gelince işi "kadere" havale etmiştir! Elbette Mustafa Kemal Atatürk'ü diğer insanlardan farklılaştıran Allah vergisi bazı üstünlükleri
İngiliz Başbakanlarından Winston Churchill (1874-1965), Atatürk için "kaderin adamı" tanımlamasını yapmıştır. Belki doğrudur. Fakat bu tanımlamada, biraz da kendi başlarına gelen hezimeti, "yaratılışa" sığınarak örtme çabası olduğu kesindir. Avrupa medeniyetinin "akılcı/rasyonel" Churchill'i, konu emperyalizmin oyununu bozarak Türklüğe yeniden hayatiyet veren Mustafa Kemal'e gelince işi "kadere" havale etmiştir! Elbette Mustafa Kemal Atatürk'ü diğer insanlardan farklılaştıran Allah vergisi bazı üstünlükleri
Devletimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk, orta halli bir Türk ailesinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiş, ilk çocukluk ve gençlik yıllarını Selanik gibi kozmopolit bir şehirde geçirmiştir. Dönemin en iyi eğitim kurumları sayılan askerî okullarda eğitimini tamamlamış ve genç bir kurmay subay olarak, dağılmakta olan bir imparatorluğun bütün yükünü omuzlayıp mesleki deneyimlerini çoğu zaman acı olaylarla kazanmıştır. Tarih ona Türklüğün kaderinde âdeta bir dönüm noktası olan 20. yüzyılın ilk çeyreğinde büy
Tükendi
İçinde bulunduğumuz 2013 yılı, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün aramızdan ayrılışının 75., on beş sene Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabrinde bekletilen naşının Anıtkabire bir devlet töreniyle nakledilmesi ve defnedilmesinin de 60. yıldönümüdür. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala onun hastalığı, ölümü, cenaze namazı, cenaze töreni, defin işlemleri ve Anıtkabirin inşa süreci ile ilgili olarak bir takım eksik noktalar ve yanlış bilgiler bulunmaktadır. Atatürkün menkul ve gayrimenkul birikimi, vasiyeti ve ter
Lozan, "Bin Yıllık Hesaplaşma"dır. Bu kimilerine bu garip gelebilir. Fakat Lozan tarihsel süreç içinde değerlendirildiğinde gerçek budur. Lozan'da sadece Birinci Dünya Savaşı'nın değil, Türk Milleti'nin Batıya yürüyüşünün, "Şark Meselesi" bağlamında hesabı görülmek istenmiştir. Sevr dayatmasını Milli Mücadele sayesinde elimizin tersiyle itmemize rağmen önümüze ağır bir "hesap" (fatura) konulmuştur. Tutanaklardaki tartışmalara bakıldığında görülecektir ki; Lozan'daki kavga "Hilal ile Haç"ın kavgasıdır. Onun
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1