Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 36 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yunus Emre’nin Şehirleri Yunus Emre, bütün bir Anadolu’yu sevgiyle mayalamış bir ruh kahramanıdır. Milletimiz de ona duyduğu sevgiyi somutlaştırmak için Eskişehir’den Karaman’a, Aksaray’dan Erzurum’a, Isparta’dan Ordu’ya pek çok yerde adına makam dediğimiz türbeler inşa etmiştir. Bu şehirlerin her biri önemlidir. Zira hepsi onun şehirleridir. Her birinde Yunus’tan bir iz, bir hatıra mevcuttur. İşte bu kitap, bu şehirlerin hikâyelerini anlatmayı amaçlıyor. Derdimiz Yunus Emre’yi şu veya bu şehre ait gö
Adım Yunus Emre. Zor bir zamanda yaşadım ama pes etmedim. Anadolu’da köy köy, oba oba gezerek sevgiyi, birliği dile getirdim. Milletin sesi oldum. Onlara mücadele azmi aşıladım. Böylece milli ve dini değerlerimize sarılarak Anadolu ayağa kalktı. Önce Moğol, işgaline son verdi. Ardından Türk boyları birleşip Osmanlı devletini kurdular. Bu, aynı zamanda kendimizi bilme, bulma ve olma yolculuğu idi. Bunun için yeri geldi sarı çiçekle konuştum. Yeri geldi dağlar ile taşlar ile Mevla’ya seslendim. Kimseyi öteki
Yunus Emre denildiğinde aklımıza hemen onun şairliği, asırlardır öneminden, canlılığından hiçbir şey kaybetmeyen şiirleri gelir. Ama onu sadece bu sıfatla anamayız. O, şairliğinin yanında bir derviş, yaşadığı dönemin zor şartlarında insanları aydınlatmış bir gönül eri, İslâm ve tasavvuf düşüncesini geniş kitlelere anlatan bir düşünce insanı, bir eğitimci, Türkçe'yi bir edebiyat ve medeniyet diline dönüştüren bir dil ustası olarak da görülmelidir. Bu kitap, Yunus Emre'yi gençlere daha iyi tanıtmak için bir
YAZMANIN BÜYÜLÜ DÜNYASI Bir yazar, yazar olmaktan çok, öncelikle iyi bir okuyucudur. Hem çağdaşlarını hem de önceki dönem yazarlarını ciddi anlamda okumak durumundadır. Bu faaliyet sadece okumakla da sınırlı kalmamalı, yazarlar ve eserleri üzerinde düşünmeli, yorumlar yapmalıdır. Çünkü bugün için hem içi dolu sözler söylemek hem de yeni şeyler yazabilmek için diğer yazarları okuma ve yorumlama çabası bir gereklilik hatta bir zorunluluktur. Haklarında değerlendirme yapılan yazarların yerli kültür ve edeb
Çocukluğumdan beri ben de güzel Türkçemizle eser veren pek çok yazar ve şairi okudum. Onlar, herkes gibi beni de besleyip yetiştirdiler. Bugün için zihin ve gönül dünyamda iyi, doğru ve güzel adına ne varsa bunların büyük kısmını bu kişilere borçluyum. İşte bu kitapta Yunus Emre'den Necip Fazıl'a, Mehmet Akif'ten Erdem Bayazıt'a, Mehmet Kaplan'dan Bahaettin Karakoç'a yani üzerimde emeği, katkısı olan yazar ve şairlerimiz üzerine yazdığım denemeler, sizin de onların dünyalarına daha kolay girmenizi sağlayaca
ŞİİR ŞAİR İNSAN VE HAYAT Ne zaman bir şiire başlasam, onun yapısı içinde söyleyemeyeceğim kimi sözler, beni bir deneme yazmayla yüz yüze getirmiştir. Bu durum, zahirde bir mecburiyet gibi görünse de aslında benim için deneme yazmak da şiir yazmak kadar önemsediğim bir iştir. Çünkü, denemede de şiirde olduğu gibi ayrıntıların fotoğraflarını çekiyoruz. Küçük şeyler üzerinde iddiasız ve samimi bir dille konuşuyoruz. Ama, "hakikat, ayrıntılarda gizlidir. Ben, buna inanıyorum. Bu kitaptaki denemeler, tenh
OKUMAK VE YAZMAK Yazmak, hüsran'dan kurtulmanın bir yolu olarak çıkıyor karşıma... Bir kulluk eylemi olarak algılıyorum bu amaç ve çabayı. Anlatılması gerekenleri anlama çabası ilk durak ama mesele burada bitmiyor doğal olarak. "Hak ve sabır" kavramları çerçevesinde duygu ve düşüncelerimi bir yürekten başka bir yüreğe taşımak "hüsran"dan kurtulmanın bir başka yolu olarak görünüyor bana... Bu kavrayış, bir sorumlulukla yüz yüze getiriyor beni. Anlıyorum ki, aklım da kalbim de dilim de sorumludur. Zira insa
Okumadan yazmak, konuşmak, düşünmek elbette ki mümkün değildir. Bu yüzden bir yazar/şair için en önemli beslenme kaynağı olarak kitapları görmek gerekir. Bir yazarın kitap okuma amacı ve yönetimi genel okuyucudan farklı olacağı için yazılanları okurken üzerinde düşünmek, yorumlamalar yapmak, okumanın peşi sıra gelen bir eylemdir. Bütün bu sebeplerden dolayı bu kitap ağırlıklı olarak yazar/şair ve eser değerlendirmelerinden oluştu. İlk bölümde ağırlıklı olarak isimler üzerinde durduk. İkinci bölümde ise kita
Tükendi
Mevlana ve Yunus Emre,13. Asırda Anadolu semasında parlayan ve pırıltısı hiç sönmeyen iki mana,iki kutup yıldızı... Malumdur,kutup yıldızı,yol gösterici nitelik taşır ve hep aynı yönü gösterir.Böylece karanlık gecede,uçsuz bucaksız tabiat ortamında yol ve yönlerini bulmak isteyenler ona bakarlar. Bu iki büyük gönül mimarı,aynı kaynaktan beslendiler.Aynı hassasiyetleri taşıdılar.Sadece hitap ettikleri kesimler itibariyle Sanki aralarında sözleşip farklı dil ve üslup kullandılar.Böylece çağrıları,köylüden ş
Tükendi
Aşık oldum erene ermek ile Hakk'ı buldum ben eri görmek ile Ere erdim erde buldum maksudum Bulamadım taşradan sormak ile Her nere baktım ise er oturur Gönlün aldım yüz yere sürmek ile Hak'tan erer cümle nasip canlara Olmaz imiş Kabe'ye varmak ile Kabe senin eşiğindir bilmiş ol Bulamazsın yol çekip ar(a)mak ile Pınar idim kıldı erenler nazar Deniz oldum dört yana ırmak ile Ün geldi Yunus duru – durdum uru Gözüm açtı kulağım burmak ile
Tükendi
Âsım Mehmet Âkif'in ülkenin geleceği için umut bağladığı vatansever çalışkan eğitimli ve yüksek karakterli gençliğin adıdır. Bu nesil dün Çanakkale'de destan yazdı. Savaş bittikten sonra da ülkenin kalkınması için çalıştı. Bugün de böyle bir gençliğe ihtiyacımız var. Bu kitapta günümüz gençlerinin yeni Âsımlar olabilmek adına neleri bilmeleri ve neleri yapmaları gerektiğini öğrenmek için gittikleri bir tatil kampında yaşadıkları olaylar yer almaktadır. Kitabı okuyunca anlıyoruz ki ülkemizde yeni Âsımlar ye
"Çanakkale Geçilmez." Tarihe bu cümleyi yazdıran Çanakkale kahramanlarını hiç unutmadık, unutmayacağız da. Mehmet ve arkadaşları da bu amaçla okullarında bir anma etkinliği düzenliyorlar. Böylece İstanbul'dan Çanakkale'ye; oradan Balıkesir'e uzanan bir yolculuk hikayesi içinde bize Çanakkale'nin ve Seyit Onbaşı, Azman Çavuş, Anzaklı Ömer gibi kahramanların hikâyelerini anlatıyorlar. Biz de Çanakkale'nin neden geçilmez olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz.
Nasreddin Hoca, Türk-İslâm kültürünün yetiştirdiği ilim ve irfan ehli toplumsal bir önder, çağının karanlığını "nükte"leriyle aydınlatan bir mizah dehasıdır. Onun "komik" bir adam değil "bir hikmet ve nükte dehası" olduğunu anlamak ve anlatmak, torunları olarak hepimizin üzerine düşen bir görevdir. Nasreddin Hoca, işte bu kimliğiyle anlaşılırsa dün olduğu gibi bugün ve gelecek adına da hepimiz için önümüzde bir ışık, bir yol gösterici, güler yüzlü bir öğretmen olmaya devam edecektir. Bu kitap, ortaya "sahih
Öğretmenimizin de önceden söylediği gibi karne, çalışmalarımızn karşılığını gösteren bir ayna idi. Çiftçiler gibi biz de ne ekmişsek onu biçecektik. Ben, bu düşünceyle bütün yıl boyunca derslerime düzenli olarak çalışmıştım. Herhalde sonuç, benim için çok iyi olacak, karnemi aldıktan sonra yerimde duramıyordum. Dersin başından beri var olan heyecanım hiç azalmamış aksine çok artmıştı. Ben, bu duygular içindeyken öğretmenimiz benimö adımı okudu: -Ayham Keskin! Dedikten sonra bende arkadaşlarım gibi heyecanla
Bir yazar/şair için şiir, öykü ya da edebiyatın herhangi bir türünde nitelikli eser vermek esastır. Okurun ondan beklediği de budur aslında. Fakat, her yazar ve şair, yazdığı türler üzerinde düşünme ve bunun sonucunda şiirden, hikâyeden ne anladığını ortaya koyan kuramsal yazılar yazma ihtiyacı da duyar. Bu metinler onun yazarlık dünyasının daha iyi anlaşılmasını sağlayacağı gibi yazma işini de ne kadar önemli görüp ciddiye aldığını bunu bir heves olarak görmediğini ortaya koyar. Doğrusu, nitelikli okur da,
Tükendi
Mehmet Âkifin şiirleri ararsında çok özel bir yerde duran İstiklâl Marşı, bir resmi marş olmanın ötesinde anlamlar taşır. İlk bakışta, Milli Mücadele yıllarının o zor şartlarında milleti yüreklendirici, vatanını koruma ve bağımsızlığını yeniden sağlama noktasında motive edici bir metin olarak görülebilir. Bu, böyledir ama İstikll Marşı bu noktada kalmaz. Sadece İstikllin marşı değil istikbalin de marşı olur. Hatta buna bir manifesto demek de mümkündür. Zira; marşın tümüne yayılmış duygu ve düşünce unsurlar
Yunus Emre, Türk şiirinin kurucu ismi olan bir şair. Fakat onun misyonunu sadece şairliğiyle sınırlandıramayız. O, sufi kimliğiyle de başta Anadolu olmak üzere Balkanlar ve Orta Asya Türk coğrafyasında da İslâmı geniş kitlelere sevdirip benimsetmede örnek ve önder olmuş bir şahsiyettir. Yunus Emre, bu özellikleriyle yaşadığı çağdan günümüze, toplumun bütün kesimlerini etkilemiş, onlara rehberlik yapmıştır. Yunus Emre bu rehberliğini özellikle Milli Edebiyat döneminde daha belirgin olarak göstermiştir. Batıl
Tükendi
Yunus Emre, şeyhi Tabduk Emrenin kendisine verdiği isimle Bizim Yunus. Türkçeyi bir medeniyet ve şiir diline çeviren, İslâmı bu dille bütün bir Anadolu coğrafyasına en geniş zenginliği ve güzelliği ile yansıtan bir ulu şair. 13. asrın karanlığında iman ve gönül coğrafyamızı aydınlatan en parlak yıldızlardan biri. Ona bugün de çok ihtiyacımız var. Bu yüzden tarihi bilgi ve belgeler, şiirleri ve menkıbeleri eşliğinde sahih bir Yunus Emre portresi sunmak amacıyla hazırlanan bu kitapla Yunusla yeniden hemhal ol
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 36 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1