Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 52 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Son yarım asrı aşkın bir sürede Türkiye nereden nereye geldi? Bu millet nelere şahit oldu? Hangi acılara kahroldu ve hangi sevinçlerle şâd oldu? İşte elinizdeki eserde, bir ülkenin neredeyse bir insan ömrüne bedel bir döneminde neler yaşadığının edebî bir dökümünü bulacaksınız Değerli Hocamız Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı'nın kaleminden yakın dönemimizin bütün yönlerini kapsayan bir panaromasını seyredeceksiniz.
Tükendi
Şiirimizin ve fikir dünyamızın ebediyete dek yaşayacak anıt şahsiyetlerinden biri olan Necip Fazıl Kısaküreki bu eserle yakından tanıyacaksınız.
Bizi biz yapan değerlerden ve kendi özümüzden uzaklaştırılmamız yüzünden başımıza neler geldi? Daha neler gelecek? Batı inanış ve görüşlerine körü körüne kapılanmamız bizi nereye götürdü ve nerelere götürecek? Kimlik bunalımı yaşamaya başlayan toplumumuz daha ne badireler atlatacak? Bütün bu soruların kökenleri ve çözümleri Devlet Felsefemiz kitabında ameliyat masasına yatırılıyor. Tekrar eski şaşaalı ve ihtişamlı günlere nasıl yeniden kavuşabiliriz? Sözü dinlenir ve saygı duyulur devlet hâline nasıl gelebi
Dün, petrol için Osmanlı Devleti gibi hak ve adalet terazisi olan aziz bir devleti parçaladılar... Bugün yine petrol için, son sığınağımız Türkiye`yi de bölme emelindeler... Karşımıza dikilecek acı gerçekleri yıllar ve yıllar önce haykıran ve bizleri uyanmaya çağıran çığlıkları duyacaksınız bu kitapta... Ayrıca, geleceğimiz konusunda, gerek bize ve gerekse siyasilerimize yön verecek değerlendirmeleri bulacaksınız.
Bu eserde Ahmet Kabaklı, İstanbul’un geçmişte ve günümüzde şairler için nasıl bir ilham kaynağı olduğunu gözler önüne seriyor. Kendileri İstanbul ile özdeşleşmiş, adları bu şehir ile anılan şairler vardır. Fatih Dönemi’nden günümüze kadar yazılmış en güzel İstanbul şiirlerinden oluşan kuşe kâğıda basılmış, reenkli resimlerle bezeli bu Güldeste, İstanbul’un şairlerin gönlündeki yerini bizlere gösteriyor.
Tükendi
Türkiye`nin birinci meselesi bürokrasiyi önlemek, hiç olmazsa hafifletmektir. Bürokrasi, bir yönüyle eski aydınların "kırtasiyecilik", halkın ise yana yana: "Bugün git yarın gel" diye alaya aldığı zihniyettir. Her türlü okumuş kişiye güvensizlikle bakan halkımız "Allah hükümet kapısına düşürmesin!" veya "Allah, dert verip hekime, dava verip hakime baktırmasın!" derken yine bu köhne bürokrasinin şerrinden Allah`a sığınmaktadır. Bürokrasi, yorgun idarelerin sığındığı bir hantallık siperidir. Yaratma gücü olma
Hür ve serbest düşünen insanların "Atatürk düşmanı" diyerek mahvederler. Türettikleri bu heyulanın "Atatürk" olduğuna bizim cebren inanmamızı isterler. İtiraz eden veya gerçeği açıklayan biri çıksa hemen aforoz ederler. Suni katedralleri, bankaları, matbaaları, gizli dernekleri, ders kitapları, sayısız soyguncu klüpleri, fikir mafyaları, işkenci çeteleri ile manevi engizisyonda parçalarlar... Atatürk bahane edilerek yapıları zulüm ve vurgunları, trilyonla yutulup harcanan millet paraları canımıza yetmiştir.
Tükendi
Hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilmiş olan Yunus Emre`nin şiirleri milyonlarca insanın gönlünü fethetmeye devam ediyor. Onun şiirleri dün olduğu gibi bugün de sevgiye susamış insanlığı huzur, sükun ve barış iklimlerine taşıyor. Çünkü Yunus Emre bütün insanlığı Allah sevgisinden hareketle kucaklıyor. Allah aşkıyla çırpınan bir yürekle gönüllere ulaşıyor ve insanların kalplerine insan sevgisini nakşediyor. Ahmet Kabaklı, yedi asırdır dillerden düşmeyen, hiç eskimeyen, hep yeni kalan Yunus`un sevgi sesl
Şeyhülmuharririn Ahmet Kabaklı, bu eserinde mabetsiz bir milletin asla düşünülemeyeceğini zihinlere yerleştiriyor. Beşer tarihinin hiçbir döneminde mabedi bulunmayan insan topluluğunun görülmediğini hatırlatıyor. Allah`ı inknar eden veya dinin afyon olduğunu iddia eden ideolojilerin bile liderlerini putlaştırdıklarına ve yattığı yeri bir mabede çevirdiklerine dikkat çekiyor. Kitapta birbirinden bağımsız gibi görünen bu kalıcı yazılarında Kabaklı, Mabet ve Millet kavramında hareketle, bu milleti asil millet
Ey, Nedim`in her kuşaktan torunları! Ey şiirin ezeli hayranları... Şiir ve hayal ülkesinin sakinleri olan sizler! Lale Devri içre ve alem içre alemleri gezdim... Tayy-ı mekan, tayy-ı zaman eyledim sizin için! Şair-i Cihan Nedim`den ve devrinden getirebildiğim kadar gerçek ve rüya getirdim size... Hem Nedim`in üçü birbirinden derin, anlamlı ve gerçek üç aşkını elimle mühürledim. Şiirimizin Kaf Dağından şahitli, ısbatlı geldim. Bengisuyu, ab-ı hayatı kimler içti?.. Yunus içti... Altın babaları, zorbalar ve h
Tükendi
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak, O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak, O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal, Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal, Hakkıdır, Hakk`a tapan milletimin istiklal.
Bu eser, öncelikle içinde şiir sevdası olanlar için yazılıyor. Ama, bundan ibaret değil, bu küçük kitapta, asırlar boyunca, şiirimizin şaheserlerinden bir kısmı da bazı sırları ile önünüze seriliyor. Şiirler, büyük oldukları ölçüde hem "arka plan"a, hem büyük kültüre, hem de "sırr"a dayanırlar. Bu unsurları içinde bol bol taşımayan eserlere şiir denemez. Burada, tarih boyunca üstün şairlerimizin hepsinden şiirler seçemedim. Bir vakit bulabilsem, onların şaheserlerinden de hiç olmazsa birini vermek isterim.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 52 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3