Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de, susamış dertli bir kişi çıkmıştı. Suya ulaşmasına, susuzluğunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Suyun sesi, bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O adam, suyun sesini duymak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya başladı. Sudan da "Ey İnsanoğlu!" diye ses geliyordu. "Böyle kerpiç atmaktan sana ne fayda var?" Adam cevap verdi: Ey su! Bu atıştan benim için iki fayda vardır. Birinci fayda: Benim suyun sesini
Kadîm şehir Sivas, İslâm medeniyetinin ilim, hikmet ve irfan merkezidir. Tarih boyunca bu özellikleriyle varlık bulan bu ruhanî medîne; âlim, ârif, hakîm ve âkiller için tefekkür ve tezekkür ocağı olmuştur. İlim ve irfanın yanında, gönül ve muhabbetin hâkim olduğu bu güzel coğrafya Sivas, içinde ikamet edenlere, dinginlik ve sekînetin her türlüsünü yaşatmaktadır. Dostluk ve muhabbetin buluştuğu İslâm şehrinin ozanları, gönül ve irfan türküleriyle yürekleri sular ve onlara hayat verir. İnsanî değerlere kıyme
Temelleri Antikçağda atılan Ortaçağ düşüncesi, yaygın kanaatin aksine felsefe tarihinde bir fetret devrini temsil etmez. Bununla beraber, bu çağda üretilmiş düşüncenin temelinde dini kaygılar olduğu için, Ortaçağ felsefesinde baskın bir dini karakter vardır. Ortaçağ düşüncesinde önemli roller oynamış İslam filozoflarının inşa ve ihya ettiği hikmet sadece yaşadıkları çağa tesir etmemiş, insanlığın ortak tefekkür mirasına göz ardı edemeyeceğimiz bir katkı sağlamış, Batı düşünce ve kültürünün ufkunu genişletmi
Pek çok insan tanımı arasında belki de en kabul gören tanım, Aristo tarafından yapılan tanımdır. İnsanı 'düşünen canlı' olarak tanımlayan Aristo, Metafizik adlı eserine "insan doğal olarak bilmek ister" cümlesi ile başlar. Eğer bu doğruysa, yani 'bilmeyi istemek' insanın en tabii faaliyeti ise insanlık tarihi bir bakıma düşüncenin tarihidir. Ve dolayısıyla tüm bilimler felsefenin başka varlık boyutlarındaki izdüşümleri olarak düşünülmelidir. Bu yaklaşım, hangi disiplinde çalışırsa çalışsın, bir
Çağın kaotik, ideolojik olarak bağnaz ve modası geçmiş fikirlerinin aklımızı, modern ahlakî marazların kalbimizi karartmasına izin vermemeliyiz. Yüreklerin kar gibi tertemiz kaldığı bir halin ve selim akıl sahibi olmanın yollarını aramalıyız. Bunu yaparken elbette dairemiz İslam olacaktır. Duraklama, kriz ve kırılmalar yaşayan İslam medeniyeti, ortaya koyduğu evrensel projeyle ve uygulamalarla önceki uygarlıklardan farklı bir tavır sergilemiştir. İslam, bünyesinde bulunan tüm unsurlar için din, dil, ırk, et
Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de, susamıs dertli bir kisi çıkmıstı. Suya ulasmasına, susuzlugunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Suyun sesi, bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O adam, suyun sesini dumak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya basladı. Sudan da Ey Insanoglu! diye ses geliyordu. Böyle kerpiç atmaktan, sana ne fayda var? Adam cevap verdi: Ey su! Bu atıstan benim için iki fayda vardır. Birinci fayda: Benim suyun sesini duym
Tükendi
Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hakim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı'da, daha doğrusu Antik Yunan'da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısı
Tükendi
Türk-İslâm tarihinin en önemli simalarından olan Hoca Ahmed Yesevî, taşıdığı ahlak felsefesini Hikmetler'iyle insanlara ulaştırmaya çalışan, toplumu "ahlak" ile fazîletlendirmeye gayret eden öncü şahsiyetlerden... Onun hikmetleri, maneviyat bahçesinden güller dererek insanlığa aşk ve irfân aşıladığı kadar aynı zamanda insanlığın en temel problemlerinden biri olan "ahlak" düzleminde değerler sunuyor. Telif edildiği zamanı ve mekânı aşıp büyük bir coğrafyaya ve yüzyıllara hitap eden Yesevî Hikmetler'i, şüphes
Tükendi
Türk-İslam tarihinin en önemli simalarından olan Hoca Ahmed Yesevî, taşıdığı ahlak felsefesini Hikmetler'iyle insanlara ulaştırmaya çalışan, toplumu "ahlak" ile fazîletlendirmeye gayret eden öncü şahsiyetlerden... Onun hikmetleri, maneviyat bahçesinden güller dererek insanlığa aşk ve irfân aşıladığı kadar aynı zamanda insanlığın en temel problemlerinden biri olan "ahlak" düzleminde değerler sunuyor yüzyıllardır. Yesevi düşüncesinden ahlâk modelleri çıkarma gayesi, Bilgelik Pınarı'na ilham kaynağı oluyor. B
Tükendi
İncelikler ve zarafetler kitabı bu. Modern zamanlarda artık kanıksanan ama gönül yıkma potansiyeli olan olumsuz davranışlar tashih etme kılavuzu aslında. Serçesi ölen çocuğa taziyeye giden bir Peygamber'in ümmeti olduğumuzu hatırlatan bir yol haritası... Günlük hayatın hızı içinde vicdanî öncelikleri unutarak ne kalpler kırdığımızı hatırlatıyor yazar. Aranmayan dostlar, tutulmayan sözler, geç gidilen randevular, zamanında ödenmeyen borçlar, boş çevrilen eller, riyalar, hırslar, kıskançlıklar ve bencillikler
Tükendi
Temelleri Antikçağda atılan Ortaçağ düşüncesi, yaygın kanaatin aksine felsefe tarihinde bir fetret devrini temsil etmez. Bununla beraber, bu çağda üretilmiş düşüncenin temelinde dini kaygılar olduğu için, Ortaçağ felsefesinde baskın bir dini karakter vardır. Ortaçağ düşüncesinde önemli roller oynamış İslâm filozoflarının inşâ ve ihyâ ettiği hikmet sadece yaşadıkları çağa tesir etmemiş, insanlığın ortak tefekkür mirasına göz ardı edemeyeceğimiz bir katkı sağlamış, Batı düşünce ve kültürünün ufkunu genişletmi
Tükendi
İnsan, var olmasıyla birlikte, düşünce ve tefekkürün haz ve çekiciliğinden kendisini alamamıştır. Çünkü insanı özgün, orijinal ve ayrıcalıklı kılan en önemli yönü, bu niteliklerinde gizlidir. Düşünen bir varlık olarak insan, medeniyetlerin ve kültürlerin inşa sürecinde bu özelliklerini bilfiil göstermiş ve ispatlamıştır. Bu anlamda düşünce ve fikrin sahibi tek bir milletle, ırkla veya dinle sınırlandırılamaz. Düşünce imâli ve üretimi, insanlığın ortak mirasıdır. Medeniyetler ve kültürler, bu mirasın birbirl
İslâm düşüncesinin tarihsel tecrübesine odaklanan İslâm Düşüncesi Tarihi Siyasetten İrfana, İslâm düşünce tarihindeki belli başlı düşünce anlayışlarının, felsefî ve siyasal açılımlarını, insan, siyaset, nübüvvet, felsefe ve tasavvuf gibi meselelere yaklaşımlarını esas alarak, analitik bir değerlendirmesini hedefliyor. Bayram Ali Çetinkaya, İslâm düşüncesinin felsefi köklerini ve gelişimini kolay anlaşılır bir dille, kapsamlı şekilde ele alıyor; İslâm düşünce tarihini geniş tarihsel ve kültürel bağlamları i
Medeniyetler, sahip oldukları şehirlerle (medînelerle) şekillenmektedirler. Zira şehirler, uygarlıkları varlık âlemine taşıyan ve onları sergileyen yerkürenin yerleşim merkezleridir. İslâm medeniyeti de, Peygamber'in Şehri -Yesrib- Medîne-i Münevvere'den neş'et etmiş bir medeniyettir. Kutsalı ve bu kapsamda ilim, hikmet ve irfanı önceleyen bu medeniyetin belirgin vasfı, erdemli bir uygarlığı temsil etmesinde görülmektedir. İnsanlığın temel değerleri, bu medeniyetin süsleri ve kimliğidir. İslâm medeniyetini,
Kadim bir medeniyet olan İslâm medeniyeti, içinde barındırdığı çeşitli ırk, din, renk, mezhep ve inanç gruplarıyla evrensel bir uygarlığın işaretlerini vermiştir ve bu durum el'an devam etmektedir. İslâm medeniyetini oluşturan dinamikler; hoşgörü, bilim, erdem ve irfan gibi âlemşümul olgular üzerine dayanmaktadır. İslâm medeniyetinin geleceği, geleneğinden kopartılmadan hoşgörü, erdem ve irfan üzerine bina ve inşa edilmelidir. Bu yapılmadan bilim ve teknolojideki gelişim ve dönüşüm, mekanik ve maddî olmak
Savaş alanlarındaki yenilgiler, toprak kaybı, ordunun çağın gereklerine göre modernize edilememesi, yönetim felsefesinin kaybolması, devletin dirayetsiz askerî ve sivil bürokratlarca idare edilmesi gibi sebepler, ülkenin aydın, münevver ve entelektüellerini düşündürdüğü/ kaygınlandırdığı gibi "âkil" devlet adamlarının da gündemlerini meşgul etmiştir Bu kaygı ve sıkıntıların yoğunlaştığı dönemleri, özellikle son iki yüzyıla sıkıştırmak mümkündür Tanzimat ve Meşrutiyet devirleri, Osmanlı aydın ve bürokratları
Fikir tarihi içerisinde önemli bir tefekkür sahası olan İslâm Felsefesi, özgün bir düşünce sistemi/sistematiğidir. Onun özgünlüğü, vahiy ve aşkın alandan beslenmesinin yanında, kendi içerisinde eleştiri ve tenkide kayda değer bir fırsat ve imkân açmasında aranmalıdır. Bunun bilimsel ve nitelikli ilk örneği; Gazzâlî'nin, Aristo tarzında felsefe yapan Meşşâî filozoflarının bir kısım metafizik düşüncelerine yönelik eleştirilerinde görmek mümkündür. İslâm dünyasında aklî düşüncenin gerilemesi ve zayıflamasına s
Tükendi
Sevgisi yeryüzünde yaşayan her varlığı içine alan Kutlu Peygamber (s), Allahın bütün yaratıklarına, dünyada eşine rastlanmayacak kadar büyük şefkat ve merhamet gösteren bir insandı. Rahmet ve sevgisi; renk, ırk, makam ve cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlığı kapsıyordu. Onun sevgi ve merhametinin ilk muhatapları, evde yakınları, ailesi, çocukları ve hizmetçileri olmuştur. Arkasından fakirler, miskinler, yetimler ve dullar onun şefkat ve merhametinden nasiplenmişlerdir. Hz. Muhammed (s) yeryüzüne sevgi
Şemseddin Günaltay, gerek zihinsel alanda gerekse eylemsel alanda hareketli ve kırılgan bir dönemde ortaya çıkmıştır. O, yorgun ve hasta Osmanlı ile yeni Türkiye arasında bir köprü olan ender fikir ve siyaset adamlarımızdan birisidir.
İhvan-ı Safa topluluğunun ortaya koyuduğu külliyat ve yapıp-ettikleri gözönünde bulundurulduğunda, onların bilimi, felsefeyi ve dini ideolojik amaçlar için kullandıkları söylenebilir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1