Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
BEN DERVİŞİM DİYENE Ben dervişim diyene, bir ün edesim gelir, Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir. Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir, Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir. Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür, Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir. Oda gölgedir deyu, tan eylemen hocalar, Hatırınız hoş olsun, biraz yanasım gelir. Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam, İki kanat takınam, biraz uçasım gelir. Andan Cennete varam, Cennette huriler görem, Huri ile gılmanı, bir
Tükendi
Devleti kuran parti olarak CHP'nin 27 Mayıs sonrasında "ortanın soluna" gelişi, sadece CHP tarihi açısından değil Türkiye'nin siyasi hayatı açısından da önemli bir dönemeçtir. Bunun yalnızca CHP'nin seçimi olup olmadığı ise ayrıca ele alınmayı gerektirir. Yunus Emre, CHP Sosyal Demokrasi ve Sol'da bu "dönüşüm"ü farklı açılardan ele alıyor. Kitapta, sosyal demokrat partilerin tarihsel biçimlenişleri, sınıf ilişkileri ve bunların CHP'deki izdüşümleri eleştirel bir noktadan incelenirken bir yandan da Türkiye'
Tükendi
Yunus Emre ile ilgili bilinen menkıbelerin anlatıldığı ve onun şiirlerinin yer aldığı bir kitap.
O gerçek bir aşık... Aşkın bile kendi tarifini bulduğu bir aşık... Taptuk Emre dergahında söylenen şiirleri, ülkemizin hemen her yerinde bulunan türbesi, mesajları bütün dünyayı dolaşan mısraları ile "gönüller yapmaya gelen" Yunus Emre´nîn en güzel şiirlerinden oluşan bu eser, evrensel değerlerimiz arasında ilk sırayı alan yüce ozanı, günümüz gençliğine daha doğru ve daha doyurucu bir içerikle tanıtmayı amaçlıyor..
Dini-Tasavvufi Türk Halk Edebiyatı olarak da bilinen tekke şiirinin gelmiş geçmiş en büyük temsilcisi Yunus Emre, gönül dünyasında yaşadığı ilahi aşkı, bu aşk ile baktığı doğayı ve insanları samimi bir coşku ve heyecanla dile getirdiği şiirlerinde anlatıyor. Yunus´un şiirlerindeki tasavvuf felsefesi, Yakın Doğu medeniyetinin eseridir. Fakat geri kalan her şey; dil, vezin, nazım şekilleri, nakaratlı dörtlükler, kısacası bütün bir üslup millidir; halkın içinden, halkın yaşattığı estetikten alınmıştır. Yunus
Tükendi
Molla Kâsım, Yunus Emrenin şiirlerinden sakıncalı bulduğu binini yaktı; binini suya attı ve Yunusun ermiş kişi olduğunu anlayınca binini bıraktı. Külü savrulan o şiirleri gökte melekler; suya atılanları balıklar; kalan kısmını da insanlar okumaya başladılar. Yedi yüz yıldır o üç bin şiirin üç bini de üç âlemde durmadan okunuyor. Dünya durdukça da hep okunacak.
Tükendi
Aşk İklimi, söz ve ses dünyası, ruh yüceliği, insan sevgisi ve vicdan özgürlüğüyle günümüze dek eşsizliğini koruyan Yunus emre, yaşadığı dönemin halk diliyle söylenmiş tasavvuf şiirleriyle hatırlanır. Derin bir insan sevgisini ve hoşgörüyü yüceltmiş olan Yunus emre, Türk dilinin en büyük ustalarından biri olduğu kadar, efsaneleşmiş bir bilgedir de. "Şiirleri, insan ömrünün çeşitli merhalelerini çok berrak bir dille ifade ettiğinden, adeta birer halk türküsü olmuş ve bu şiirlerde her devrin okuyucusu ya da
Tükendi
7-8 asırdan bu tarafa insanlığa nur dağıtan Türk aydınları arasında Yunus ilk sırayı alan şairlerimizden biridir. Bizlerin de Yunus un şiirlerinde mevcut olan ilahi aşkın hakikatine ermemiz gerekmektedir Mevlana dan Taptuk Emre den ışık alan bu aşk sultanı milletimizin gönlünde taht kurmuş şiirleri, ilahileri dilden dile, kulaktan kulağa, şehir şehir, köy köy hatta ülke ülke Türklük âlemini gezip söylene gelmiştir. Bir nur aynası olan Yunus Emre milletimizin gönlünde canlı bir şekilde durmaktadır.
Tükendi
Bilindiği gibi Yunus Emre, Anadolu'da Türk milletinin yaşadığı bir dönem olan 13. yüzyılda yaşamıştır. Bu dönem; istilâların kol gezdiği, devlet otoritesinin zayıfladığı ve devletin beylikler hâline gelmeye başladığı bir dönem idi. Böyle bir zamanda, toplumların aradığı "sevgi-hoşgörü, birlik-beraberlik" v.b.leri gibi temel kavramlar bulunamıyorsa, o zaman "bilimsel çalışma ve yükselmeler"den de bahsedilemezdi.
Yunus Emre Divanından Seçmeler
Tükendi
Geçmişini yeterince algılayıp değerlendiremeyen toplumların geleceğe ilişkin açılımları da olamaz. Geçmişin kültür birikimini özümsemeden günümüzün anlaşılması olanaksızdır. Çağdaş yazarlarımızın yapıtlarını hakkıyla değerlendirebilmek, geçmişte yaratılan yapıtların tanınıp özümsenmesine bağlıdır. Kuşaklar arasındaki bağın sağlıklı bir biçimde kurulması, kültür ve edebiyatın geleceğe taşınabilmesi için geçmiş ve şimdi arasında kopukluk olmaması gerekir. Türk dilindeki gelişim ve değişim, yüz yıl önce yazıla
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2