Edebiyatın mutfağında, pişerken okuma fırsatı bulduğum sıcacık hikâyelerdir Uğur Şen hikâyeleri. Derin edebi tasalar omuzlamadan, yüreğinden aktığı gibi, bir bakıma yolda konuşkan taksi şoförünün ya da otuz yıllık mahalle berberinin anlatacağı türden meraklı hikâyeler. Ancak her birinin raconu, delikanlı tavırları ve bizlere öğrettiği değerli dersleri vardır. Bazen hüzünlendirse de çoğunlukla gülümsetirler insanı. Kahramanınızla birlikte âşık olur, yine kahramanlarınızla birlikte birbirinden garip maceralar

Gelin hep beraber çeşitli yaşamları ziyaret edelim, bazen hayatların, bazen de olayların içine dalalım. Hikâyelerin içerisinde illa sosyal mesajlar aramayalım. Amacım, birlikte yaşanabilecek, belki de yaşanmış hayatları ziyaret etmek. Yazım diline fazla takılmadan, sokaktan beslenen, ‘evet ya bizim mahallede de böyle birisi yaşamıştı' diyeceğimiz, yani içimizden çıkan hikâye kahramanlarının oluşturduğu bir kitap yazmak istedim. Biraz yaşanmışlık, biraz izlenim ve sokaktan gelmenin bana verdiği yetkiye dayan

Orhan Veli Sızlıyor Bir Yanımda Orhan Veli sızlıyor bir yanımda, Orhan Velisi olamadığım Burdur bir yanımda. İki şehrin sızısı var kanımda. Dişimde, tırnağımda, Kitaplık raflarımda, Uykularımda, yastığımda, Orhan Veli sızlıyor bir yanımda. 10 Kasım Şehri Bugün 10 Kasım Şehri´ndeyim Ve sırt üstü uçuyor kuşlar. 10 Kasımlar gelince Kendime göç ederim ben, Tarihten yaman bir haber çalar kapıyı. Gözyaşı boyun eğer Tarifi imkansız bir güne, Yanına alır da binlerce kadırgayı.