Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Jacques Rancière, geçmişten bu yana çeşitli deneyimler ve karşılaşmalardan hareketle, arşivlerde saklı belgeler ve yeniden yorumlanmayı bekleyen kâh edebi kâh sinematografik anlatılar ışığında, ütopyanın temelindeki dürtüyü, karşı konulmaz arzuyu mercek altına alıyor: halka, halkın ülkesine doğru yolculuk. Burada halk sosyoekonomik bir kategori değil kesinlikle, otantik bir ütopya diyarında yaşayan muhayyel bir toplumsal gövde. Diyar ise gerçekte hiçbir yerde var olmayan bir uzak ada değil örneğin. Tam ters
Siyasete özgü olan şey yarattığı kopuştur; halkın ihtilaflı “özgürlüğü” olarak ortaya çıktığı vakit eşitliğin yarattığı etkidir... Siyaset, paydan yoksun bir paydanın kayda geçmesi sonucu toplumun pay ve paydalarının hesabının altüst edildiği yerde varolur. Herhangi bir kimsenin herhangi bir başkasıyla olan eşitliği, halkın özgürlüğünde kayda geçtiği zaman siyaset başlar. Demokrasinin biçimleri, üç ilkeye dayanan bu düzeneğin tezahür biçimlerinden başka birşey değildir. Halkın görünür olabileceği belli
Dissensus: Politika ve Estetik Üzerine, Jacques Rancière’in sanat ve politika üzerine en son yazılarından bazılarını, en önemli iki kav­ramının eleştirel potansiyelini göstermek için bir araya getiriyor: Politikanın estetiği ve estetiğin politikası. Bu büyüleyici derlemede Rancière, sanat ve politika meseleleri üzerine çağdaşlarından bazılarının radikal bir eleştirisini yapıyor: Gilles Deleuze, Antonio Negri, Giorgio Agamben, Alain Badiou ve Jacques Derrida.Denemeler, Rancière’in fikirlerinin, 11 Eylül’ü çe
Tükendi
Son yirmi-otuz yılda tarihin bir anlatıdan özellikle de Napolyon veya Kanuni Sultan Süleyman gibi "büyük adlara" ilişkin birtakım anlatılardan ibaret olup olmadığı çok soruldu. Jacques Rancière tarihçilerin söylemini başka açılardan mercek altına alıyor: Jules Michelet, Fernand Braudel ve Annales okulu mensupları ile E. P. Thompson gibi tarihçilerin üslup ve anlatım tekniklerini siyaset ve bilim felsefeleri açısından inceliyor; tarihçiliğin dil ve edebiyatla ilişkisini masaya yatırıyor. Rancière, yepyeni bi
Tükendi
Felsefenin elması Joseph Jacotot'nun başına düşmüştür: 1818'de sürgünde bir devrimci olan Jacotot Belçika'da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorundadır... İkidilli bir Fénelon baskısı koşar imdadına; "öğrencileri"nin kendi kendilerine Fransızca ve Telemak'ı öğrenmelerine kılavuzluk eder. İnsanın bilmediğini de öğretebileceğini gösteren bu tuhaf deneyin sezdirdiği kaçınılmaz son
Tükendi
Filozof Jacques Rancière ile yayıncı ve aktivist Eric Hazan demokrasiyi, temsili sistemin demokrasi olup olmadığını ve "popülizm"i tartışıyor, "sınıf mücadelesi" ve "tahakküm" gibi kavramlara dönüyorlar. Tahakküme karşı son on yıl içinde dünyanın pek çok yerinde patlak vermiş olan halk hareketlerini, "isyanlar"ı başarılı ve başarısız yönleriyle ele alırken ufuklarında hep başka bir dünyanın nasıl mümkün olabileceği var: "Geleceği yaratan sadece şimdiki anlardır ve bugün için hayati mesele, eşitliksizlik yan
Tükendi
Jacques Ranciere, çağımızın yaşayan en önemli filozoflarındandır. Türkiye'de de hayli bilinen ve takip edilen bir filozof olan Ranciere, Aisthesis ile yapıtlarının yapıtını yazmış ve bir başyapıt ortaya çıkarmıştır. Estetiğin kurucu temellerini 14 epizot üzerinden açıklayan Aisthesis, bir estetik rejimin bilinenin aksine nasıl da radikal kırılmalardan geçtiğini gösteriyor ve sanatın büyüklüğünü herhangi bir şeyi kendisine dahil etmesine bağlıyor.
Çağımızın önemli düşünürlerinden Jacques Rancière, günümüz düşüncesinin belkemiğine dönüştürülen uzlaşı kavramının politikadan sinemaya, edebiyattan medyaya çeşitli alanlarda izini sürerek, bu kavramla ilişkilendirilen yaklaşımlara esaslı bir eleştiri getiriyor. Masumiyet atfedilen uzlaşının neleri örtbas ettiğine dikkat çeken Rancière, ırkçılık ve etnik arındırmanın yeni biçimlerinin ve insani müdahalelerin uzlaşı çağının tam merkezinde yer aldığını ve bu kavramın ne barış ne de insanların kendi aralarınd
Sosyal bilimlerde kuramların polisiye kurmacalarla bir ilişkisi var mı? Nasıl bir ilişkisi olabilir? Karl Marx Kapital'de neden komedya yerine tragedyayı tercih etmiştir? Gazete haberlerinde saf gerçekliği mi okuyoruz? Peki "gerçekçi" denen anlatılarda kurmacanın rolü ne? Ya anlatılardaki pencereler nereye açılır? Geleneksel olarak kurmacanın dışında bırakılan insanlar romana ve öyküye nasıl dahil edildiler? Filozof Jacques Rancière uzun yıllardır siyasetin yanı sıra estetik, özellikle de edebiyat üstüne k
Tükendi
Sinematografik Masal modern sinema tarihinin izlerini sürüyor. Jacques Rancière'in bu yoğun ve çetin kitabı, olağanüstü bir kapsam ve analiz ile sinema aşkını defaten ortaya koyan lirizmle buluşturan nadir çalışmalardan biri. Rancière, Eisenstein ve Murnau'nun tiyatrodan filme intikalinden ve Frits Lang'ın televizyon ile karşılaşmasına; Mann'in kovboy filmlerindeki klasik şiir tekniğinden Ray'in romantik imgesel şiir tekniğine; Rossellini'nin yeni-gerçekçiliğinden Deleuze'ün sinema felsefesine ve Marker'ın
Tükendi
DÜNYACA ÜNLÜ FİLOZOF RANCIERE'DEN MODERN EDEBİYATIN GELİŞİMİ ÜSTÜNE BİR BAŞUCU KİTABI: "YAZILAR ARASINDAKİ SAVAŞ!" Ranciere, Suskun Söz'de Yazının Demokrasisinden, Yazısının Anarşisine varıncaya kadar modern edebiyatın ve kurgunun anlamını sorguluyor. Edebiyatın devrimci doğasını gözler önüne seriyor. Dünya üstüne yazılan yazı ile (bir su kanalı gibi: teknik, mühendislik); kağıda yazılan suskun söz ile geveze sözün yazısını (roman: edebiyat) karşılaştırıyor ve yazılar arasındaki bitmek bilmez savaşı ele al
Tükendi
Siyasal sanat veya sanatın siyasallığından ne anlamak gerekir? Eleştirel sanat geleneğinin ve hayatı sanatsallaştırma arzusunun neresindeyiz? Metalar ve görüntülerin tüketilmesine yöneltilen militan eleştiriler nasıl oldu da birden meta ve görüntülerin her şeye kâdir olduğunun melankolik bir şekilde kabul edilmesine veya "demokratik insan"ı hedef alan gerici bir eleştiriye dönüşebildi? Ranciere kitabında, çağdaş sanatın bazı önemli sorunsallarını inceleyerek bu sorulara cevap vermeye çalışıyor. Bir filozoft
Tükendi
Rancièrein yazıları, solun yönünü şaşırdığı günümüzde, direnmeye nasıl devam edebileceğimizi gösteren ender anlamlı kavramlaştırmalardan biri. Slavoj iek Düne kadar Avrupada resmî söylem totaliter dehşete karşı demokrasinin erdemlerini övüyordu. Devrimciler ise bugün ve buradaki demokrasiyi biçimsel bulup, gelecek bir gerçek demokrasiyi savunuyorlardı. Şimdi bütün bunlar geçmişte kaldı. Artık bazı hükümetler demokrasiyi silahların gücüyle ihraç ederken, Batıda yeni düzenin aydınları kamusal ve özel yaşamın
Tükendi
Rancière, günümüzün en özgün siyaset ve sanat kuramcılarından. Her iki alanda da ufuk açıcı ve ezber bozucu kuramlar geliştirmesinin yanı sıra, bu iki alanı daima birbirleriyle ilişkileri içinde ele alıyor. Çünkü ona göre sanat ve siyaset, birbirleriyle arızî olarak temas eden, iki sabit ve ayrı gerçeklik değil. Ortak bir mekân kurma, bu mekânda yer alacak özneleri ve nesneleri tanımlama etkinliği, sanatın ve siyasetin buluşma noktasını oluşturuyor. Estetik de, Platondan günümüze sanatın ve sanat üzerine sö
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1