Peygamber Efendimizin eşi Hz Hatice hakkında yazılmış çok özel bir çalışma!
HZ. Muhammedi (s.a.s.) peygamberliğinden evvel tanıyıp seven ve Ona ilk iman eden, müminlerin annesi Hz. Hatice'nin hayatına farklı bir bakış
Sadakatin, sevginin, güvenin zirvesi bir kadın
Ölümüne dek vefayla bağlı olduğu ve kendisine vefayla bağlı olan Son Peygamberin eşi
Tüm Müslüman kadınlar için bir örnek olan bu emsalsiz kadının hayatını, Sibel Eraslan, uzun bir araştırma döneminin ardından, şimdiye dek bilinen ve bilinmeyen
Onlar, bir rüyadan devlet çıkaran milletin, bir devleti rüya ile ayakta tutmaya çalışan anneleriydiler...
Asırlarca yedi iklime, adaleti, barışı, insana saygıyı ve onuru, refahı ve dayanışmayı götüren, Osmanlıyı bir medeniyet mührü kılan ruh, onların tezgâhında dokundu.
Çoğu kez tarihin solgun, eskimiş ve öne çıkarılmayan sayfalarında kaldılar, öne çıkanların ise kadınlık, eş ve annelik hisleri ya yadsındı ya da başka türlü yorumlandı... Güzelliklerinin ötesinde, pek çok meziyetlere sahip, cihana hükmeden
Hazreti Hacer...
İbrahim Peygamber'e eş, oğlu İsmail'e anne olan kutlu kadın.
Hazreti Muhammed'in(sav) temiz soyunun kaynağı.
Çölün ortasında, kucağında bebeğiyle yapayalnız kalmasına rağmen teslimiyetini bir an bile yitirmeyendir o...
Kadın olmanın en ağır imtihanlarından geçerken tevekkülden bir şehir inşa eden bir yürek...
'Şehirlerin annesi Mekke'nin mimarı...
Ceylanlarla sohbet eden, Rüzgârın kızı Hacer. Bizi Zemzem kıyısında bekleyen annemizdir o.
Asırlardan bugüne akan bir nehir...
Sibel Eraslan,
BABASININ ANNESİ: HZ. FATIMA
O Hz. Fatıma ki Allah Resulünün can parçası, dünya üstünde ona en çok benzeyen kişidir.
İlmin kapısı Hz. Alinin eşi, cennetin genç efendileri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinin annesi, iyilikler denizinin incisidir.
Üç günlük açlıktan sonra bile elindeki tek lokmadan feragat eden, Hz. Muhammed(sav) tarafından daima ayakta karşılanandır.
Ehl-i Beyt bir nur kandili, o ise bu nuru çevreleyen kristal fanus, Fahri Kainatın(sav) gözlerinin nurudur.
O Fatımadır. Ateşten kesik, ateşe uzak
Seni suların içinden çekip çıkardı kalbim,
Musa koydum ismini,
Bir göz aydınlığısın benim için,
Nil, bir kandil gibi astı seni içime.
Musa koydum ismini,
Seni sulardan çıkardım
Güzellik, bereket, iyilik ve cömertlik onda toplanmıştı. Asiye alçak gönüllüydü, cesurdu. Kavgaları yatıştırıp anlaşmazlıkları çözen, başkalarının selameti için kendini feda eden, haksızlığa isyan edendi o. Bir sütun gibi, çatıyı kurup taşıyandı. Yürüyen bir nehir gibiydi Asiye. Sudan gelen ve suyun içinden yükselen hikmete kucak aça
Ben Aişe
Muhammedin Aişesiyim
Salat ve selam üzerine olsun
Karasevdalısıyım Resulullahın
Salat ve selam üzerine olsun
Ben Aişe
Gözleriyim geceyle gündüzün
Onlar ki birbiri ardından gelerek dizildiler sirete
Ben Aişe
Şahidiyim vahyin
Ta-Ha ve Yasinin
Ben Aişe
Yoldaşıyım Son Resulün
O, babası Peygamberimizin (asm) en sadık dostu Hz. Ebubekir olan, Teymoğulları gibi seçkin bir ailenin en ince terbiyesiyle yetişmiş, çok küçük yaşlarından itibaren zekâsıyla ışıl ışıl parlayan, Peygamberimizin (asm)
Meryem'in açık alnı kandildir.
Meryem'in açık alnı ufuktur. Her seher güneş oradan yükselir ve her gecenin içine güneş o çizgiden batarak yürür.
Meryem'in açık alnı haritadır. O, yol gösterir, işaret eder, el sallar, uğurlar, dua eder hepimize.
Kadim günlerden bilinmez yarınlara ilerleyen zaman gemisinin, yolunu rotasını çizdiği ışıklı fener, onun alnında yanar...
Meryem, deniz feneridir...
Meryem'in açık alnı kapısızdır.
Secdeler o pak alnı öpmek için birbiriyle yarışır.
Meryem, annedir. Allah'ın Kelimesi'
Niçin böylesin sen? Çünkü insanım... Bu direnci nereden alıyorsun? İçimdeki saklı kitaptan ve ruhumun gezindiği yerlerden... Fişler, kayıtlar, tutulmuş notlar, yuvarlak içine alınmış T harfiyle damgalanmış, kabarık dosyalara istif edilmiş hayatlar... Oysa hepsinin bir ismi vardı bugüne kadar. Hayır, bu odada hiçbirinin ismi yok; hepsi Tden ibaret... Srry, Shrysf, Mhdvrn, Mcd, Glstn, Dry, Blks Kesik Saçlı Kızlar Çetesi Ashab-ı Kehfi bugüne bağlayan bir ipti onların hikâyesi. Bir de Kıtmirleri vardı. Kıtmir n
Seksek oyununda kuraldır; Taşınız kırıldığında, herkesten önce 'Parçası Benden!' diye yüksek sesle bağırmazsanız, oyundan atılırsınız. Hayat da böyle değil midir? Taşı kırıktır biraz... Ve parça parça bulurlar bizi, parça parça...""Parça" ve '"parçalanma" diyalogu, Sibel Eraslan1 in bir türlü baş edemediği, hakkında kendisini asîa yatıştı ram ad ığs bir varoluş gerilimidir. Kopuş'un tüm sızısı ve yara beresi İçinden, adeta hayati bir refleks şeklinde atılan bir çığlıktır: "Parçası Benden"...'Kitaptaki hikây
Rumeli Rüzgarı, büyük ninelerimi İstanbul'a ve Anadolu'ya savurup getirmiş hicretin hikâyesi elbette... Rüzgar, sadece zorunlu göçün hatırası, nostalji notları olarak da geçmiyor bu defterlerde. Kuşaklar arasında yaşadığımız derin dönüşümler, şimdilerde yerleşik olduğumuz halde etrafımızdaki mekân üzerinden süren ve belki zorunlu göçlerden, hicretlerden çok daha kudretli akıl almaz değişimler, eşyanın hakikatine vakıf olmamıza engel müthiş hızlı süreçler de, Dört Defter'in hayretlerindendir... Buna rağmen R
Sanki çocukluk evimin kapısı açılıyor işittiğim her cümleyle, sanki tüm
kırık beyaz buzlarım eriyor işittiğim her nefeste...
"İçeri geçelim..." diyor kelebek gibi etrafta dönüp herkesi içeri buyur eden
pervane misali genç kızlar.
İçeri, içeri, içeri...
Ne güzel bir kelimeymiş şu içeri.
"Ben hazırım," diyorum kısık bir sesle.
2015 Necip Fazıl Öykü Ödülü'ne layık görülen Sibel Eraslan uzun bir aradan
sonra öykülerini Babam İçin Beyaz Bir Kuğu'da topladı.
Kadın olmak, yazmak, sanata tutunmak, anneli
Hatıra Defterimden: Tıpkı çocukluğumdaki gibi, gramer kurallarını bozmak pahasına, sana Annanecim diyeceğim, tüm kitap boyunca... Ne parmak uçlarını tersanelerden denize doğru uzatmış, ortasından akan dereyle yarık ikiz dağların üstünde birbirini arkalayan evlerini, ne adacıklarla çalkantılı sahilini, ne ihtiyar deniz fenerini, ne de sürgündeki prenslerden arta kalmış kalesini görmekle. Bilmiş sayılamazsınız Şileyi...
Sibel Eraslan´ın ilk hikaye kitabı. Bir "ilk kitap" olmasına karşılık gerek anlatımı gerekse kurgusu ile mükemmel denilebilecek metinlerle buluşuyoruz. Hemen her hikayede Eraslan´ın bu türe yakışan vurucu cümleleri, derinlikli çözümlemeleri, dramatik finalleri var.
"Ben" merkezli olmasına rağmen çevreyi ihmal etmeyen, özellikle "muhacirlik duygusu"nun altını çizen dokunaklı ilişkiler okuru etkiliyor.
Toplam 13 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.