Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ömer Seyfeddin inancı kuvvetli bir Türk milliyetçisidir. Milliyetçilik inanç ve ülküsü şiirlerinde, makalelerinde, hikâyelerinde, romanlarında en belirgin öğe durumundadır. Ona göre ulusları yaşatan, kutsal bir amaç çevresinde toplayan şey bir ülküye bağlanmalarıdır ve ülküsü olmayan bir ulus ölmüş demektir. Bu kitapta Ömer Seyfeddin'in yaşadığı dönemin siyasi, politik durumuna dair görüşlerini, Turan ülküsüne olan inancını, milliyetçi kişiliğini yansıtan yazılarını bulacaksınız.
Tükendi
Ömer Seyfeddin üstün zekâsı ve inanılmaz gözlemleriyle yaşadığı dönemin sosyal hayatı içindeki çelişkileri, gelgitleri, kuşaklar arasındaki fikir ve yaşam farklılıklarını, değişim rüzgârlarını, Batı ve gelenekler arasında sıkışmış kişilikleri kısa, sade ama bir o kadar etkili hikâyelerle anlatıyor. Bahar ve Kelebekler'deki hikâyeler mizahın yanı sıra ironik ve hüzünlü taraflarıyla da dikkat çekiyor. Ömer Seyfeddin'in çoğu eserinde olduğu gibi Bahar ve Kelebekler'i de Osmanlı Türkçesi tıpkıbasımı ve sözlü
Tükendi
Çağdaş Türk edebiyatının öncülerinden olan Ömer Seyfettin, yaşıtları gibi çalışmalarını roman üzerine değil, kendisine daha yakın bulduğu küçük hikâye türü üzerine yoğunlaştırmış, bir yandan çağdaş Türk hikâyeciliğinin ana temellerini atarken diğer yandan özü ve anlatımıyla son derece kişisel bir hikâye evreni kurmayı başarmıştır. "Ömer Seyfeddin Bütün Eserleri" dizisinin beşinci kitabı Yüksek Ökçeler'de yazarın, çoğu kadın-erkek ilişkileri üzerine yazılmış hikâyeleri ile mizah içerikli hikâyeleri bir ara
Tükendi
Ömer Seyfeddin kısa süren hayatında, kabına sığmaz zekâsı ve millî heyecanıyla pek çok hikâye yazmıştır. Ashab-ı Kehfimiz de Ömer Seyfeddin'in sağlığında roman adıyla yayınladığı eserlerinden biridir (1918). Çağdaş edebiyatımızın bu ilgi çekici hikâyelerinde; toplumumuzun her türlü gaflet ve aptallıklarını eleştirmiş, II. Meşrutiyet döneminde kozmopolit ailelerin millî şuurdan mahrum hâllerini anlatmıştır. Yazarımızın zengin gözlemleriyle zekâsının dikkatinden kaçmayan toplumumuza ait her türlü yanlışlıkl
Tükendi
Efruz Bey, 1908'den Birinci Dünya Savaşı ortalarına kadar uzanan devrin romanıdır. Edebiyat dünyamızda, "Ömer Seyfettin'in Don Kişotu" diye anılan bu eserde, Türkiye'nin o dönemdeki siyaset, bilim, Türkçülük, köycülük, eğitim, felsefe vb. akımları ele alınmış ve bu akımların temsilcisi olan kişiler, adları değiştirilerek Efruz Bey'in kişiliğinde bir araya getirilmiştir. Osmanlıca tıpkıbasımı ve sözlükçe ilaveli olarak yayına hazırlanan bu eseri yeni nesillere aktarmaktan gurur duyuyoruz.
Tükendi
Gizli Mabed; çağı ve koşulları ne olursa olsun bir toplumun yaşadığı çelişkilerin, günlük hayatın içinden ilgi çekici konuların ince bir duyarlılıkla yoğrulduğu öykülerin toplamıdır. Dilde sadeleştirmenin öncülerinden biri olan Ömer Seyfeddin'in mizahi bir dille yazdığı öyküler, Osmanlıca tıpkıbasımı ve sözlükçesiyle birlikte siz okuyucularımıza sunulmuştur.
Tükendi
Ömer Seyfeddin, hikâyeleriyle dilde sadeleştirme hareketinin öncülüğünü yaparak hikâye türünün dil, anlatım ve konu bakımından ilk özgün örneklerini vermiştir. Hikâyelerinde çocukluk günlerinin geçtiği memleketi, günlük hayatımızda yaşanabilecek olayları ustaca kaleme almıştır. Bu eserde; hikâyeler seçildikten sonra Ömer Seyfeddin'in özgün dili korunarak yazı çevrimi yapılıp günümüz gençliğinin az kullandığı kelimeleri içeren bir sözlükçe de eklenmiştir.
Tükendi
Ömer Seyfeddin Yanlız Efe için şunları söylüyor: "Av peşinde gezerken iki hafta bütün uğradığımız köylerde, Yörük obalarında hep Yalnız Efe'nin menkıbelerini dinlemiştim. O vakit şairdim. Duyduğum canlı bir vecd ile kahramanın destanını yazmaya kalktım. Fakat niçin bilmem yarım bıraktım. Aradan işte yirmi beş sene, evet, yirmi beş sene geçti. Bugün tamamlama ihtimali kalmadığını görüyorum. İhtiyarlayan hatıramda kafiye yok. Bunayan zevkimde kelimelerin ahengi, veznin esrarı yaşamıyor. Fakat gençliğimde yaz
Tükendi
Nazan, modern yaşamı ve lüks olmayı seven, dürüst ve sadakâtli, kalbinde hiçbir kötülük olmayan bir kadındır. Kadınlı erkekli eğlencelere katılmanın hiç hoş karşılanmadığı dönemlerde o eğlencelere hem katılıp hem de düzenleyen birisiydi. Ancak bunda hiçbir kötülük düşünmez, bunu çağın gereği olarak görürdü. Sermet ise karısının böyle eğlenceler düzenlemesini, hatta o eğlencelerde bulunmasını bile istemezdi. Sermet lüks olmayı, kadınlı erkekli eğlenceleri hiç sevmezdi. Bunun asıl nedeni karısını çok fazla k
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1