"ama hâlâ iyi bir şeyler kaldı içimde, öldüremediler
güzel rüyalar görebiliyorum arada
inandığım her şey yıkıldı ama sen varsın
ayağım her tökezlediğinde
sana sığınırken buluyorum kendimi
tut elimi sevdiğim
madem bahar gelmiyor
gidelim buralardan demenin ferahlığına sığınalım
nasılsa alışkınız bir kıl çadırdan çıkıp at sürmelere
nereye göçsek yarım kalacak bir yanımız"
"Artık sevdiğine kavuşamayan kimse yok mu ki türküsü yakılmıyor? Artık ölümden şikâyet eden kimse
mi yok ki ölüme türkü yakılmıyor? Ölümlere o kadar alıştık ki bunun artık mümkünü yok. Nâzım; "en
fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı" diyordu. Biz yirmi birinci asırlıyız ve her gün çocuk
ölümleri görmeye alıştık."
Raşit Ulaş, Metrobüs, Domates ve Ev Kirası adlı kitabında Türkiye'yi, sevdayı, sokağı, çocuk olmayı,
geçim sıkıntısını konu ediyor; kısacası yirmi birinci yüzyıl Türkiye'sinde nasıl "i
Gülemiyorsam, o vakit çatlar gibi koşacağım
Bir kazma vurdum ve indim toprağıma
Deştim birkaç kökü yeniden yeşerir diye
Toprağa değmeyen çocuklar için de büyüdüm
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.