Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tarih, bir zamanlar geniş topraklara sahip oldukları hâlde zamanla küçülen, hatta yok olan imparatorlukları yazdığı gibi uçsuz bucaksız gönül coğrafyasında yaşayan insanları da yazmıştır. İşte o nadir insanlardan biri de Hacı Bektaş Veli’dir. Suluca kara höyük’teki dergâhında ilim ve tevazuyla gönülleri fetheden ve o fetih sayesinde asırlardan beri gönüllerde yaşayan Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin kim olduğunu bilmek, onu kendi dilinden tanımak ister misiniz?
"Son Elçi'ye Sordum" isimli bu kitabı okurken, Hz. Muhammed (s.a.v) ile konuşuyormuş hissinin mutluluğunu yaşayacaksınız. Bu kitap, okura, Mustafa Ökkeş EVREN'in gönül diliyle ve şairane bir üslupla sorduğu sorularla birbirinden değerli 80 hadisi okuma ve her birinin üzerinde tefekkür etme imkanı sunmaktadır. Kitapta yer alan hadisler, İslam ahlakının temel esaslarını ele almaları ve özellikle Allah'a itaate götüren konuları ihtiva etmeleri açısından bir ‘hadis seçkisi' olma özelliği taşımaktadır.
"Üç Mekân, Üç İnsan, Üç Kitap" üçlemesiyle, şiirden beslenip hikâye edilen ve oradan bütün edebi türleri yansıtarak okuyucuya içtenlikle seslenen bir kitap Düne Düşen Yazılar. Yazar; mekânı, insanı ve kitabı güzelleştiren, anlamlandıran ve unutulmaz yapan nedir sorusunun cevabını arıyor bu kitabında, bulduğu cevapların ipuçlarını paylaşıyor okuyucuyla. Düne Düşen Yazılar, düne veda etmek yerine vefa göstermeyi hatırlatıyor bizlere; büyüsü bozulan dünyada şiirle, yazıyla, dostlukla yürümeye ve yaşamaya ça
Konuşmak, yalnızca dudak kıpırdatmak değil, biliyorsun.Beni duymuyor olman, konuşmadığım anlamına gelmez."Niçin susuyorsun?" diye sorma bana."Niçin kendinle konuşuyorsun da,benimle konuşmuyorsun?" diye de sorma. Soru sormanın,bilinmeyenlerin kapısını aralamak olduğunu bilirim.Fakat soru sormanın adabı vardır, herkes bilmez onu.Soru sormak hesap sormaya yönelikse, rahatsız eder insanı.Kabuk bağlamış yarayı kanatır bazı sorular. Bazı sorular, hançer gibi saplanır yüreğine adamın.Sonra her soruya cevap vereme
Dağlarda açan Çiçeklerinin adı Bahar olsun Güneşin gülmesi Cemrelerin düşmesi Bahar olsunKuşların şarkısı Kelebeklerin dansı Bahar olsun Nisan yağmurunun Çocukları öpmesi Bahar olsun Olsun Nasıl olsa Benim annem Dört mevsim ilkbahar
Okullar tatil olunca mahalle camiinde Kur’an öğrenmek için kursa başladım. Mahallede, okulda, dedemlerin köyünde birçok arkadaşım vardı. Şimdi kursta yeni arkadaşlar edindim. Cami imamı Yusuf Hoca (biz ona Şeker Hoca diyoruz) başta olmak üzere birçok arkadaşım oldu. Ama en önemlisi cami ile çok iyi arkadaşlık kurdum. Arkadaşım cami bana kendisinden şöyle bahsetti: – Ben bir camiyim. Mü’minlerin buluşma yeriyim. Benim olduğum yerde ne bir kimse kaybolur ne yabancılık çeker. Kubbemin altında huzur bulur mü
Çocuklar o gün gökten yağan kelimeleri tutmak için açtılar ellerini. Kelimeler kondu avuçlarına, belki de öptü. Çok sevdiler kelimeleri. Bir dünya kurdular kendilerine. Yerdeki karıncadan gökteki aya, denizdeki balıktan bahçedeki ağaca, evdeki bebekten ekmek kırıntısına her şeyi içine alan büyük bir dünya...
-Anneciğim sorularımdan sıkılmıyorsun değil mi? -Tabii ki sıkılmıyorum, ben de ilk yolculuğumda senin gibi merak içindeydim. -Güzel bir yolculuk yapıyoruz değil mi anneciğim ? -Rüzgar yok savrulmadan, serpilmeden süzülüyoruz sanki. -Ne kadar yolcu var öyle, hepsinin bir bekleyeni olmalı yeryüzünde? -Evet, milyonlarca yolcu var, hepsi de aynı duyguyla çıktılar yolculuğa, tıpkı bizim gibi. -Ne kadar kaldı yolculuğumuzun bitmesine? -Az kaldı.
Merhaba güneş! Yıldızlar, ay Ve galaksi Merhaba! Merhaba dört mevsim! On iki ay, yedi gün Ve gelecek zaman Merhaba! Merhaba papatya! Gelincik tarlası, buğday başakları Ve kızılçam ormanı Merhaba! Merhaba dağlar! Sarp yokuşlar, düz ova Ve okyanuslar Merhaba! Müjdeler olsun Bütün çocuklar Kardeştir hala
Harflerden heceler ve kelimeler, sonra cümleler ve hikâyeler, derken YILDIZ ŞEKERİ... Bizler, sizler, onlar... Çocukluğunun peşine düşen büyük insanlar, hepsinden bir dünya kurarlar... Her şey normal olsa, hiçbir problem yok aslında. Çocuk oyunda, balık denizde, horoz kümeste, yıldız gökte, anne evde, kitap elde... Şimdilerde çok arıyoruz normal şeyleri. Eskiden olan ve olmasını istediğimiz güzellikleri köşe bucak arıyoruz. Yıldız Şekeri, kaybettiklerimizi ve onları tekrar nasıl bulacağımızı kelebeğin kanad
Tükendi
Dili ele verirmiş insanı Öyle diyor babam Bakıyorum fotoğrafına Anlamıyorum ama Hadi siz söyleyin bana Bilim dili mi, deli dili mi? Einsteinin çıkardığı Şu pabuç dil Hiçbir şey kaçmaz çocukların gözlerinden. Görürler ve anlatırlar her şeyi kendi dillerinden. Anlatacaklarını doğrudan söylerler. Az söz, çok anlam; söz ustasıdır onlar. Çocukluğun dili, insanlığın dili aslında... İşte çocukluğun diliyle şiir/deyimlerimiz Mustafa Ökkeş Evrenin hep çocuk taraftarı olan büyük kaleminden.
Dili ele verirmiş insanı Öyle diyor babam Bakıyorum fotoğrafına Anlamıyorum ama Hadi siz söyleyin bana Bilim dili mi, deli dili mi? Einstein'in çıkardığı Şu pabuç dil... Hiçbir şey kaçmaz çocukların gözlerinden. Görürler ve anlatırlar her şeyi kendi dillerinden. Anlatacaklarını doğrudan söylerler. Az söz, çok anlam; söz ustasıdır onlar. Çocukluğun dili, insanlığın dili aslında... İşte çocukluğun diliyle şiir/deyimlerimiz Mustafa Ökkeş Evren'in hep çocuk taraftarı olan büyük kaleminden.
Çocuklar o gün gökten yağan kelimeleri tutmak için açtılar ellerini. Kelimeler kondu avuçlarına, belki de öptü. Çok sevdiler kelimeleri. Bir dünya kurdular kendilerine. Yerdeki karıncadan gökteki aya, denizdeki balıktan bahçedeki ağaca, evdeki bebekten ekmek kırıntısına her şeyi içine alan büyük bir dünya... Derken iki kelime de hediye geldi çocuklara: Salıncak ve Bayram. Mustafa Ökkeş Evren, çocukların dünyasını şekillendiren bu kelimelere misafir oldu ve onları çocuklarla tanıştırmak istedi. Nur Şafak Gür
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1