İki melek, mahşer gününün kesîf atmosferinde, sükûtun alfabesiyle konuşuyor-muş:
-Ne kadar da zor bir zaman
-Hayır hayır En zor zaman demelisin.
-Evet evet, en zor zaman.
-Bu kalabalık içinde, gözüne çarpan birileri var mı?
-Olmaz mı hiç? Bak, biri işte şurada oturuyor
-Hangisi?
-Başı dizlerinin arasında Bak! İşte orada, ağlıyor.
-çok pişman olmalı
-Evet, oldukça Lakin çok geç.
-Peki Neden?
-Neden mi? Nedeni çok açık: çünkü onun sırtında günahlar yok İnsanlar var da ondan.
Ne uçanı anlattım bu kitapta, ne de kaçanı
Devler ülkesinden haberler de yok hiçbirinde.
Gizem ve efsunun birbirine girdiği, melankolik anlatıların
yarıştığı hikâyeler de yok bu kitapta
Bunlar hak Bunlar hâl Vâsıl-ı Cânâna eren kâmillerin
destanı bu satırlar. lemin dualarıyla döndüğü, zikirleriyle
nefes aldığı, halleriyle edeplendiği, üstad ın Cennet Bahçesi
olarak nitelendirdiği bahçenin meyveleri O meyvelerin
lezzeti bunlar
Tüccar Sevilyan ın Garyan Usta dan, Garyan Efendi nin
mâ Hafız Ahmet Emmi den
Yılların berraklaştırdığı uzun seyrek saçlarını aralayarak, tekrar kavuşturdu dudaklarını başpâre ile.
Makamın neyin perdelerinde belirmesi ile adeta zikzaklar çiziyordu parmakları.
Neyden tezahür eden makam, ipli topaçların atılıp geri çekilmesini andırıyordu. Taksimin sonuna geldiğinde, bir maratonu bitirmiş sporcudan farksızdı hali. Dudaklarını yâri gibi gördüğü başpâreden çekti, ellerini neyin perdelerinden göğsüne götürdü ve mecliste bulunanların yüreklerine son noktayı koydu
Huuu
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.