"Dost ateşinde kalmış askerleriz bugünlerde
Cehennemini buzdolabında unutan piyade benim
Kokmuş ve sebzelerin arkasında duruyor işte
Kulağıma söyle diyorum, hadi sadece bir isim
Kaplanın kafesini açan kimdi sevgilim?
Birinin Cohen'e söylemesi gerek
Mucizeyi beklemesin artık
Gelmeyecek. Çünkü çarmıhta şair
Kaplanın gözlerinde saklanırken dahi Judas'a âşık
Bilmez ki görünmez olmak için bakmaması da gerekir."
"Hayatım
Birinin bana üçe kadar sayması gibi
Arka kapıdan en hızlı atlarla kaçırılan
Bir yok oluştur
Televizyonda bir şey yoktur. Telefon çalmaz
Su suda kaybolur"
Göbeği yolda düşen çocukların hayatları boyunca yolda olacaklarını, sabit bir yerde uzun süre ikamet edemeyeceklerini, biraz da başıbozuk bir ömür süreceklerini söyler eskiler. Kamyon kasalarında muşambalara dolanıp sınırı geçenler, develerin hörgüçlerine kundak yapanlar, dallara radyo asanlar, gümüş kemerleri emaye çanaklarla değiştirenler. Eskiler. Artık kimsenin eskisi olamayacak kadar eski olanlar... Gezen tilkiler mezarlığında, yatan aslanların diktiği çiçekler soldu artık. Kendi tabutunu sırtında taşı
''Ölçülebilen uzaklık ile ölçülemez yakınlık arasında bir yer vardır ve şairler oradan konuşur. Bu geometrik çelişki, bilincin yeri konusunda ancak ayrıntıların büyütebildiği bir kanı verir. Şöyle de söyleyebiliriz; absürt ile aşırı-gerçek arasında atom parçacıkları gibi hareketli kelimeler bir söylem haritası meydana getirir. Kelimenin yeni bir ses değeri kazanması, uğultunun müzikal bir kararsızlık içinde ritme dönüşme eğilimi, anlamın imkânsızı ihlali modern şiirin yeni dinamikleridir. Şairin doktriner b
Sonra bütün lambaları uyandırdık ayrılığı yakarak
Çünkü ölüm, yani ününe kapıldığımız ölüm
Topraktan yağmurlar altında yeşertir boz Enveriyeleri
Karıştırır kırkları birbirine karışan çocukları kırklara
Karşı tepede bekler Çatalca'da bir Bulgar generali
Her şey zahmetsiz bir "belki" ile başlar burada
Ve devam eder, harp ceridemizde yeni bir gelişme gibi
Bütün gün kalalım hiç durmadan
Bir hikâyeyi ortasında unutmak ile
Savaşır gibi yapan iki ordu olmaktan
Bizi korumayan aşk
Bir tepenin üzerinde bekler
Köprüler zentaya dökülür. Bazılarımız boğulur
Bazılarımız izler.
Ne bugünü ne yarını
Ben ölü olmadığımı biliyorum
Hatırlarmısın bir zaman
ölüm hayati bir şeydir
Dememiştin. Hırçın ve üzgün
Sen yaşadığını biliyorsun
A, abanoz ve yeni bir gün
Hayatım
Birinin bana üçe kadar sayması gibi
Arka kapıdan en hızlı atlarla kaçırılan
Bir yok oluştur
Sonra, bir oğul daha babasını andırır
Kanepeler çekilir bir yüzük daha bulunur
Sorarım, neden bütün keskin nişancılar kekeler
Ben neden sinirli birisi olurum, ki benim sinirim
Renklilerin arasına karışmış beyaz bir gömlektir
Ölümün rengi çıkar, yine de giyerim.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.