Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
yağmur birçok hikâyenin başlangıcıdır ölüm dedikse bildik bir yolculuğa çıkıyor herkes sarı bir kurdela takılıyor yakamıza sarı bir kurdela şairsem sallanır vakit kandil gibi ölüm ürperten bir aşkın adı aslında ey aşk ey kendini uçurumlara vurmuş kuşların öyküsü işte ellerimi kanatarak geçiyorum kıyından sırtına dağlar vurulmuş hatıralar ve keskin bir hüzne çarpıyor yüreğim
Tükendi
Annesini küçük yaşta kaybedenlerin içindeki derin çukuru kapatmak mümkün değildir. Ve ömür denilen hikâyenin en onulmaz travması başlamıştır. Her insan uzaklara, çok uzaklara da gitse, döner dolaşır annesiyle yaşadığı "mekânlara" gelir. Sanır ki annesi hâlâ bu "mekânlarda" gülümseyerek dolaşmaktadır. Ya da uzaklardayken de hayâlinde hep o "mekânlar" vardır.
Tükendi
Yazmayı özlüyorum. Çölde içi kavrulan bir insanın suya hasreti gibi bir şey bu. Yazmak, bütün dış mekanlarda olanların, derlenip toparlanıp, bir yumak şeklinde ve en ağır yalnızlığında önüne konması da onun için özlüyorum belki. Kendi kendime oluyorum. Ve evet, kendi kendime. İyi ki bu sözcük hala var! Bazı kimselerden de duyuyorum. Hayatın doğal akışı içinde bir olayı anlatırken diyor ki: "Kendi kendime düşündüm." Demek ki hala kendi kendine düşünenler var. İçine eğilenler var. Ne güzel!
Tükendi
Kamil Aydoğan, hayatından izler ve kesitler de taşıyan, aynı zamanda bir dönem tanıklığı ve tarihsel sorgulamayı da içeren Kısık Vadisi'nden sonra yeni bir romanla, Atlık Dağı Türküsü'yle okuyucusunu selamlıyor ve yine çocukluğun derin vadisine dönerek yeni öykülerin kapılarını aralıyor. Yaşadıklarının ağır yüküyle yaralı, yorgun ve yenik düşmüş bir bürokrat olan Halil Yakup'un,yıkılmışlığını ve yenilmişliğini yeni bir umuda dönüştürmek üzere, çocukluğunun geçtiği toprağa doğru yola çıkışının, yol boyunca,
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1