Biz Müslümanlar Kur'an-ı Kerimin Allah tarafından bizlere yol gösterici bir rehber olarak indirildiğine inanırız. Hemen her dini sohbetimizde ve konuşmamızda Kur'an'ı kendimize rehber edinmemiz gerektiği üzerinde durur, Kur'an okumanın faziletlerinden bahsederiz. Ramazanlarda, bazı özel günlerde ya da organizasyonlarda cüzler okur, hatimler indiririz. Ve bu şekilde Kur'an okuma görevini yerine getirdiğimizi düşünürüz. Bu etkinlikler bizi birbirimize bağlayan, birleştiren ve bir araya getiren toplumsal, kült

Allah ilk insanlardan bu yana özünde tevhid olan aynı mesajı tekrarlamaktadır. Bilinen büyük kutsal kitaplardaki mesaj ve ana çerçeve her neyse onların öncesindeki pek çoğu bilinmeyen peygamberlere iletilen mesaj ve ana çerçevede aynıdır. Değişen olsa olsa hitap ettikleri insanların anlama ve idrak etme kabiliyetlerine ve onların toplumsal ihtiyaçlarına bağlı olarak mesajın içeriğinin ayrıntılı olup olmamasıdır. Örneğin bazı peygamberlere birkaç sahifelik mesaj/vahiy gelmiştir. Bu mesaj onlara evrende bir A

İnsanın var edilmesiyle birlikte yeryüzünün iki akım iki fikir oluşmuş ve bu iki akım ilk insanlardan günümüze kadar iki nehir olarak akıp gelmiştir. Bu nehirlerden biri -bozulmamış sağlam, arı, saf-iman/inanç nehri, diğeri ise inançsızlık yani günümüz tabiriyle ateizmdir.

Kur'an'ın mesajı aslında oldukça basit, belki bir sayfada özetlenebilecek kadar sade ve hayatı tümden değiştirip şekillendirebilecek kadar derin ve toplumun her seviyesinden insanın anlayabileceği kadar açık ve nettir. Bu mesaj Adem'den beridir süregelen ve hiçbir devirde ve şartta asla değişmeyen, aslında dinin de kendisi, temeli ve özü olan ve samimiyetle uyulması halinde yeryüzünü bir cennete çevirecek olan kutsal bir mesajdır. Bu anlamda Kur'an tastamam, eksiksiz, apaçık, anlaşılır ve nettir. Yine bu an