Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Mira dişlerini fırçalamayı çok severdi. Hatta diş fırçasına bir isim bile takmıştı ; " gıdıklama fırçası". Bir gün, annesi Mira' nın dişinde bir leke fark edince hemen diş doktorundan randevu aldılar. Ama Mira daha önce diş doktoruna gitmemişti. Orada neler yapıldığını bilmediği için birazcık endişelendi. Ta ki Doktor Ahmet ile tanışıncaya dek. Doktor Ahmet çok eğlenceli biriydi , Mira' ya dişlerin nasıl iyileştirildiğini anlattı. Bu eğlenceli hikaye , çocuklara diş doktorlarını tanımalarını ve varsa en
Tükendi
Merhum Prof. M. Tayyip Okiç Beyin naklettiğine göre, eskiden harb ve sıkıntı zamanlarında memlekette Buhâri hatimleri yapılırdı. 1939 Erzincan zelzelesi bütün yurdu dehşete düşürdüğü zaman Diyanet İşleri Başkanlığı bütün camilerde farz namazlarını müteakip Salat-i Münciye duasının okunmasını tamim etmişti. İnsanı çaresizlik ve hastalıklara sürükleyecek durumlar karşısında bu yola başvurulması gerçekten düşündürücüdür. Hadis-i şeriflerde, zemzemin ne niyetle içilirse onun için faydalı ve şifa verici olduğu b
Prof. Hamidullah Beyin anlattığı enteresan bir olay vardı. Meşhur Fransız musikî üstatlarından Jilber, Kurân-ı Kerimin musikîsine hayran kalarak, Müslümanlıkla şereflenir ve Kurân-ı Kerimi kendi branşı açısından inceler. Kurân-ı baştanbaşa fonetik, yani ses ve ahenk özelliği bakımından araştırırken aslında kendisinin yanlış okuduğu bir kelime bulur, büyük üzüntüyle Hamidullah hocaya koşar: Efendim, Kurân-ı Kerimde ondan olmayan bir kelime buldum, gece uykumu kaçırdı. Acaba Tevrata, İncile olduğu gibi Kurân-
Tükendi
Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük komutan, lider ve devlet adamlarından çağ fatihi ve ufuklar hâkimi büyük Sultan´ı, zamana bir tuğra gibi nakşeden, ondaki yüksek idealdir. Bu idealin hedefi Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- müjdesine kavuşma isteğidir. Fatih Sultan Mehmed Han, bu rüyasını bir emsalsiz azimle tahakkuk ettirmiştir: "Ya İstanbul beni alacak ya da ben İstanbul´u alacağım!" Bir müjde… Bir ideal… Bir azim… Ve cihana payitaht olan İstanbul. Tarihi tanımak, bugünü keşfetmek, yarını ku
Tükendi
Bazı yazılar vardır, günlük konuları işler. Bunların ömürleri bir gün, nihayet bir haftayı geçmez. Bazı yazılar da vardır geçmişe ve günümüze işaret etse de zamana ve mekâna bağlı olmadan her devrin meselelerine parmak basar, dolayısıyla tazeliğini ve geçer akçe oluşunu hiçbir sûretle kaybetmez. Böyle yazılar bir müddet devrini doldurmuş yazılar arasında bulunsa, kirli raflar arasında unutulup terk edilse bile, toz toprak içinde kalmış bir altın külçesi gibi meydana çıkarılınca hemen parıldar, değerini ve ö
Kur'an-ı Kerimde 'Ebedi Yurdumuz Olan Cennet' için; Geçici dünya hayatımız için yaptırmayı arzu ettiğimiz evimizin semtini ve planını uzun uzadıya düşünür dururuz. Coğrafya kitaplarını alır, sadece kendi yurdumuzu tanımaya çalışmakla kalmaz, ta Amerika'yı, Avustralya'yı öğrenmeye, tanımaya kalkarız. Bunun gerekli olduğuna da inanırız. Pekiyi ya ebedi yurdumuz olan cennet Cenneti tanımaya, Avustralya'yı tanımaktan daha mı az ihtiyacımız vardır?
Tükendi
Gül Kurusu, Bardağı Taşırmadı Yirmi kişilik bir cemaat vardı. Hepsi aynı kaynaktan feyiz alıyordu. Pek incelmiş pek zarifleşmiş bulunuyorlardı. Bunlar hep birlikte meclislerinin üzerine titriyorlardı. Bir yenisi gelir de acaba ahengimizi bozar mı? diye çok korkuyorlardı. Bunun için kendi huzurlu dünyalarında yaşayan bu yirmi kişinin hallerine imrenen nice kimseler, bunların aralarına katılmak için can atıyorlardı. Fakat bunlar, onları reddediyorlardı. Nihayet bir gün bir davetsiz misafir ansızın içeri giri
Tükendi
İspinoz ve Fransız Balkon romalarındaki izleği sürdüren Ahmet Coşkun, yeni romanı Acuka'da da incinmiş, örselenmiş, engellenmiş bir roman kahramanının iç dünyasına yerleşiyor. Kamburunu, kısa boyunu, cılız bedenini, sırtındaki eğriliği taşımaktan yorulmuş bir adamın Acuka adını taktığı komşusu Madam'a duyduğu aşkın, daha doğrusu karşılığı olmayan bir tutkunun hikayesi bu. Roman kahramanının bunalımını sakatlığın bıraktığı bir maraza indirgemiyor Coşkun; sevgisizlikten, annesizliğin, kadınsızlığın yok edi
Tükendi
Öğretmen okulunda çalıştığım sıralarda, yaşlı bir hocanın okula zaman zaman uğrayan çocuklarının terbiye, bilgi, görgü ve nezaketli halleri dikkatimi çekerdi. Bu çocukların hallerine imrenirdim. Bir gün hissiyatımı kendisine belirttim. Hocam, maşallah çocuklarınızı çok iyi yetiştirmişsiniz dedim. O sizin hüsn-ü zannınızdır; teşekkür ederim dedi ve ilave etti: Keşke dediğiniz gibi yetiştirebilseydim. Aslında başta kendi çocuğumuzla meşgul olmak mesleğimizin gereğidir. Kendi çocuğunu cemiyete örnek bir insan
İmam Bûsîri Hazretlerinin Kaside-i Büresini tercüme ve şerh eden Abidin Paşa bu eserin mukaddimesinde şu hadiseyi anlatıyor: Bir gün evine giderken yolda bir pir-i faniye rastlar. Yaşlı adam ona: - Ya Bûsirî! Bu gece Rasullullahı rüyanda gördün mü? diye sorar. İmam-ı Bûsiri: Hayır görmedim, diye cevap verir. Bunun üzerine pir-i fani başka bir şey demeden ayrılır. Fakat İmam-ı Bûsirînin kalbine o anda Hz. Peygamberin aşk ve muhabbeti düşer. Hemen evine gider. O akşam rüyasında Hz. Peygamberi görür. Uyanınca
Tükendi
En güzel meşguliyet ve en güzel şifa kaynaklarından biri de mesleğimizin icabını yapmak üzere aldığımız vazifeyi tam yapmaktır. Peygamber Efendimiz mesleğine yan bakan, işini yarım yamalak gören kimselerin âhiretten önce dünyevi azaplara, türlü bela ve musibetlere düşeceklerini ihtar buyurmuşlardır. Dünyevi cezalardan birisi de türlü üzüntülere tutulmaktır: Kul, üzerindeki işi kusurlu yaparsa, Allah Teâlâ onu üzüntü ve kedere müptela kılar (Ahmed bin Hanbel, Müsned 6/157). Ahmed b. Hanbelin Müsnedinde yer
Tükendi
İmam-Hatip Lisesinin 5. sınıfında talebe iken yaz tatilinde bir İstanbul gezisi yapmıştım. Belli başlı camilerimizi gezerken hep yabancı turistlerle karşılaştım. Onlar, bizim gibi bakıp geçmiyorlar, ellerindeki kitaplar, rehberler vasıtasıyla cami müştemilatındaki bütün sanat değerlerini tetkik ediyorlar, ellerindeki resimler vs. gibi malzemeleri asılları ile karşılaştırıyor ve zevk alıyorlardı. Bunarın halleri bana pek tesir etti. Bu tesirle, Kayseriye döner dönmez daha önce görüp bildiğim işlerinde namaz
Tükendi
Bir müftü efendiye gelen bir misafir, müftünün dört-beş yaşlarındaki çocuğu ile konuşurken, ona Bakalım, en çok kimi seviyorsun? diye sorar. Çocuk Peygamberimizi, diye cevap verir. Misafir bu beklenmedik cevap karşısında Ya Allahı? deyince, çocuğun cevabı şu olur: Allahın cehennemi varmış, bizi yakacakmış. Annem bana, Kızım şöyle yaparsan, böyle yaparsan Allah cehennemde yakar diyor, ben de onun için Peygamberimizi seviyorum. Çocuk üzerindeki bu hatalı telkinin tesirini kaldırmaya çalışan arif misafir, Kızı
Tükendi
Şanlı ecdadımız tarih boyunca bozmayı yıkmayı değil düzeltmeyi ve onarmayı esas almıştır. Fethettikleri beldeleri hiçbir zaman yıkıp yakmamış bilakis imar edip ölümsüz eserlerle süslemiş böylelikle gönülleri de fethetmişlerdir. Kısa süreli hayatlarında adaletten doğruluktan cihat aşkından bir lahza dur olmamış Cenab ı Hak ve Efendimiz S.A.V. 'in sevgisiyle adımlarını atmışlardır. Bu kitapta Osmanlı padişahlarının yaşamlarında bizzat başlarından geçtiği rivayet edilen menkıbelere olaylara tanıklık ederken
Tükendi
O Osmanlı sülalesi içinde yetişmiş üç beş zirveden biridir. Onların hepsine zirve denebilir ama Yavuz öyle bir Everest tepesidir ki yeryüzünde o saviyede insan çok azdır. Gerçekten o bir ikindi güneşi gibi çabuk sekiz sene içinde sönüp gitmişti ama muazzam gölgesi Kırım'dan Hicaz'a Tebriz'den Dalmaçya sahillerine kadar uzuyordu. Şehzadeliğinde iktidar hırsıyla yanıp tutuşmuş bu yolda önüne gelen her engeli babası bile olsa devirip gitmişti. Fakat sekiz yıla sığdırdığı işlere baktığımız zaman onun içinde yan
Tükendi
Hatıra ve sohbetler yaşanılan ve düşünülenlerin hangi ortamda ve bağlamda ortaya çıkarıldığının bilinmesi açısından önemli ayrıntılardır. Belki ilmi değerleri tartışılabilir fakat düşüncenin zemininin görülmesi açısından kayda değer metinler ve durumlardır. Sohbetler ve Hatıralar entellektüel bir düşünüş ve yaşayışın ortaya çıkardığı bir eserdir. Anlatılanların bütünlüklü bir şekilde verildiği bu eserde konular sohbet ve hatıra tarzında kaleme alındığı için kitabın okunmasını kolaylaştırmakta ise de bu kola
Tükendi
Hayat heyecanım azalıyor... Oysa camdaki siluetimin içinden geçerek sokağa, evlere, boşluğa, hatta güneşe bakmak her zaman daha güzeldir. İstediğimde sokaktan geçen insanların yüzüne camdaki görüntümü yapıştırarak "yürüyormuşum" gibi yapabiliyorum. Bu becerim sayesinde sabah akşam sokaktan geçen zayıf, çelimsiz oğlan gibi bir yukarı bir aşağı sokağı turlayabiliyorum. Bazen de sokaktaki tesadüfi karşılaşmalarda selam verip birileriyle yüz yüze öpüşebiliyorum. Romanın kahramanı, akşama kadar babasını bekledi
Tükendi
İspinoz, cenin halindeki kardeş adayının bir kuş tüyü marifetiyle yok edilişine tanıklık etmiş isimsiz bir kahramanın kendi tarihine, daha doğrusu bebekliğine yaptığı yolculuğun öyküsünü anlatıyor. Kahramanımız, ilerleyen yaşına rağmen, bebekliğinde bakınarak da olsa tanıklık ettiği olayın etkisinden bir türlü kurtulamamıştır ve bu yüzden de, ayrıntıları anımsamak için didinip durmaktadır. Günün birinde tesadüfen bebeklik fotoğrafı ile karşılaşır ve bu sayede kısa bir trans durumu yaşar. Kardeşinin yok edil
RIZIK VE İKTİSADİ HAYAT İÇİN Kuran-ı Kerim, rızka çok büyük önem vermiş ve onu Allahın varlığı ve birliğinin delillerinden birisi kabul etmiştir. Kâinattaki en güzel nizam, tertip ve ahengin birer parçası olan çeşitli renkteki ekinler, bitkiler, hayvanlar ve diğer faydalanılacak şeylerin hepsi hem birer rızık hem de birer inayet delilidir. Bu bakımdan Râzık oluş ve rezzâkiyet Cenâb-ı Hakkın en mübarek isimlerindendir. Rızıkta esas unsur eşyadan faydalanmaktır. Çünkü maddî ve mânevî cihetlerden herhangi biri
“Canlılar içinde kendi kendini terbiye edebilen yegâne varlık insandır. Okuyan, yazan, düşünen ve türlü alanlarda incelemeler yapabilen varlık da yine insandır. Bu özellikler insana mahsus olduğu gibi şuurlu olarak ibadet yapmak da insana mahsustur. Bilgi edinme ve eğitim gibi ibadet de hayat boyu devam etmektedir. “Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (Hicr 15/99) emri ile Peygamberimizin “ey Rabbim ilmimi arttır” şeklindeki duası, ilim ve ibadette ilerlememiz gerektiğini göstermektedir. Kur’an-ı Kerim
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1