Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ey Yolcu. Ne Züleyha'yı kına, ne Yusuf'un iffetini yok say. Bil ki, Yusuf'un mintanını yırtan aşk, kendini yok ederek bu öyküyü yazdırdı. Kutsal gerçeklerini bir yalana değiştirmesen, tanrıya verdiğin yakarışı büyü bozulduktan sonra değiştirmek zorunda kalmazsın! Ey Yolcu. Bir dost kaybetmek, acının ve yalnızlığın en derini olmalı. Bir ikinci kendini kaybetmenin hüznü olmalı. Felek yanlışımızı yüzümüze vurduğunda, insanlığın derin pişmanlığı bizi sarmadan kapıyı çarpmadan gitmeli, dönmek istediğimizde o kap
Tükendi
mor bir nefestir yandıkça mum ağlayan bir yetimdir ellerinde ateş mevsim intizar, mevsim taşları yiyen dev bir ölünün cebinde kalan keder hatırlatıyor bana takvim yapraklarını ey sesimi sesine bastıran hüzün aydım, taşları yedim parmaklarımı kıran yabani rüzgar tutuşturulmuş hoyrat dal uçlarımı! yol bilmezim, içimdeki taşları bir bir ayıklayan giz her bir yıl, başka bir yola döşer sancısını ve yarım kaldı mı ay, yarım kaldı mı güneş şiirsiz kalır şehir, dumansız kalır ateş
Krallar, kendi ülkelerinin vatandaşlarını yemeğe başladığından beri, gecelerin gündüzleri yuttuğu, dağların gömülmek için diriltildiği, tanrıların insanların arasına karışıp insanlaştığı ve ölümlülerin tanrılar arasına alınıp tanrılaştırıldığından beri, kör ve topalın sağlam, sağlamın hasta kabul edildiğinden beri, acımanın acıma kabul edilmediği günden, ölüme ve dirime inancın kaybolduğundan beri, her kederin ve her kaderin ortak yazgısına ellerin karıştığı, hile ile karıştığı, kralın soytarıyı, soytarının
Tükendi
Bahar geçti, yaz geçti, yangın geçmedi, hezeyan geçmedi, geçmiş devirlerden kalan yalan geçmedi. Sanırım üç kuşak boyu içime hapsolan hüzün kuşları bir türlü uçmayı beceremiyor, beni hazandan hazana vurup duruyor. Ve her vurduğunda bir tarafımı kanatıyor sonbahar günlerinde. Bir yoksulluk, bir yoksunluk yapışıyor yakama. Beni sarsan yağmurlardan bilirim. Aylardır gecenin sesini duymuyordum, özlemiştim. Gecenin kalp atışlarını kulağıma fısıldayan ay ve yıldızlar. Suskun akasya ağacı. Onu kollarıyla sarıp sa
Tükendi
Bilgenin Günlüğü, şuuraltından fışkırmış, monolog yanı ağır basan; kültür, sanat, edebiyat, felsefe, sosyoloji kültü içerisinde vals yapan söz rakkasesi. Biline gelen bir tarzdan öte, öykümsü bir anlatım meddahı. Şiir ve şair, aşk ve âşık ile akrabalık bağları güçlü olan aşk ehli, kelam erbabı. Arada bir sahnede yerini alan Bilge; hikemî tarzıyla öğütler veren güne ve konuya dair son noktayı koyan, çağdaş bir derviş. Bilge, edasıyla ve bilgisiyle bazen bin/ler yaşında bir kâmil, bazen de delikanlı bir
Tükendi
Zagros Çığlığı, Zerdüş kültürünün ana prensipleri etrafında örgülenmiş lirik anlatımlı bir romandır. Karanlıkla ışığın savaşında her yeri aydınlatan ışığın, ateşle aşkla konuşması romanın kurgusunu oluşturur. Krallar, tanrılar, kâhinler ve bilge insanlar, kimi zamanda varlığın bizzat kendisi ateşi kutsar. O olmadan varlığın kendisi de anlamsızdır. Ateş kutsaldır. Ve kutsal olan ateş taliplileri için bir cennettir. Cehennem, ateşin kıvılcımlarından akan bir şelaledir. Arınmanın, sevinç ve üzüntünün arkadaşı
Tükendi
sabah olmadan tapınırken sorgusuz sualsiz kimseler duymadan sevmek can dilinde virgül canan dilinde nokta kadar yağmurlarla ıslatarak saçlarımızı koşalım aşk meydanına daha kimseler varmadan ey mutsuzluk bana bir yalan uydur kimseler vurmadan
Tükendi
...kızıl, kıpkızıl güneş bohçasını dürmeden sokağa çık, dört yol ağzına gel... her yolun sonunda bir nehir göreceksin... her nehrin üzerinde kadim bir köprü kuruludur... birinci yolun birinci suyunun üstündeki köprü tahtadan, ikinci yolun ikinci suyunun köprüsü taştan, üçüncü yolun üçüncü köprüsü demirden, dördüncü yolun dördüncü suyunun üstündeki köprü alaşımdandır... her su ayrı bir renk, her köprü ayrı bir yapım, her yol ayrı genişliktedir... her yoldan gitmelisin, her köprüyü adımlamalısın, her nehire d
Tükendi
Bu kitap, Tuşbanın İncisi Semiramis romanının devamı şeklindedir. Olayları, kişileri ve romanın seyrini iyi anlayabilmek için birinci cilt niteliğindeki bu kitaba bakılmalıdır. Urartu Krallığının Başkenti Tuşbaya bağlı bir eyalet olan Daryon'a giden iyi niyet elçilerinin Tuşba'ya dönerken başından geçen macerayı anlatmaktadır. Bu heyette Kral Menua'nın oğlu Veliahtı Prens İnişpua da vardır. Tarihin seyrine baktığımızda, Kral Menua'dan sonra kral olan Argişti'dir. İnişpua'dan hiç bahsedilmemektedir. İşte tar
Tükendi
kaderime zar attın, gecenin sesiyim ben sesime türkü katar masalda ejderhalar çin ne kadar uzaksa güneş bana görünür uçtuğum her menzilde bir yıldız oluyorum sen savaşan kalbimin silahısın ok ve yay vuruldukça her yıldız damlıyor kıpkızıl kan ah canan, dilimde cananımsın gör dipsiz kuyulardan sana sesleniyorum
Tükendi
içimde dağdeviren bir yalnızlık türküsü bir yağmur hüznümün saçlarını taradı ritimler eşlik eder derbeder bir bakışa kalakaldım ansızın güz saçlarını döktü hazan morlaşan lâl dudaklarıdır leylanın kör bir nazar acıtır teninde esmerliği sapsarı bir sokakta gazeller halkalanmış bülbül feryat etmekte güller tomurcuklanmış al bir ata binmişim bir seherin vaktinde ağaran saçlarımda tel tel duvaklar kalmış kuşlar uçar yüksekten havada gam sesi var bahçeler yorgun düşmüş rüzgarın ney sesinden kimbilir hangi
Tükendi
...Zaman güçlünün ayakta kaldığı zamanlardı. Kim güçlüyse oydu kral. Kim güçlüyse yine baskın erk oydu. Büyük büyük dedesi kudretli Kral Sardur, Tuşba Kalesini inşa ederken, işte onun tam da en çok sevdiği burcun altına, o koca ve yekpare olan büyük taşa kitabesini böyle yazmamış mıydı? İçinde sevgi kırıntıları taşıyan her fert, umudun bir gün tazelenip yeşilleneceğini bilir, sırrın ve gizin bir gün faş olacağını anlar, bir düşün bir gün gerçekle yer değiştireceğini sezer, bu düşün içine gizlenen perinin b
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 13 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1